Aile Çatışmaları

2 0 0
                                    


Wahara Şatosu'nun büyük salonunda, Luther ateşin önünde sinirle ileri geri yürüyordu. Engfa'nın Moriah'ın şatosunda estirdiği fırtına, sadece Austin klanının değil, tüm diyarın kulağına gitmişti. Fısıltılar, dedikodular şatonun her köşesine yayılmıştı.

Rowena, Elowen, Myx ve Engfa salonun ortasında belirdiklerinde, Luther gözlerini kızına dikti. Engfa, babasının öfkeli bakışlarına aldırış etmeden, içinde yankılanan büyük bir güçle sakinliğini koruyordu. Bütün şatonun havası gerginleşti; sessizliğin içinde bile fırtınanın yankıları hissediliyordu.

"Bu ne cüret Engfa! Ne yaptığının farkında mısın?" diye haykırdı Luther, kızının gözlerinin içine bakarak. Öfke dolu sesinin salonun taş duvarlarında yankılanması, herkesin içinde bir ürperti oluşturdu.

Engfa, babasının karşısında dimdik durdu. Gözlerinde bir parıltı vardı, derinlerde bir yerlerde büyük bir fırtınanın gücünü taşıdığını hissediyordu, ama bu güç onu daha da sakin yapıyordu.

"Yapmam gerekeni yaptım," dedi Engfa, sesi alabildiğine sakindi, ama bu sakinliğin altında çelik gibi bir kararlılık yatıyordu. "Kimse ruh eşime zarar veremez, ona dokunamaz. Ve bunu herkese açıkça göstermem gerekiyordu."

Luther, kızının beklediği kadar öfke ile doluydu. "Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Tüm diyarı karşımıza mı alacaksın? Ailenin, klanının ne hale düşeceğini düşündün mü?!" diye hırladı, ellerini yumruk yaparak. Salondaki hava daha da ağırlaşırken, Elowen sessizce kızının yanında durdu; ama gözlerinde endişe vardı.

"Bu kararı vermek zorundaydım, baba," diye devam etti Engfa, gözlerini Luther'den ayırmadan. "Charlotte'a karşı yapılanları görmezden gelemezdim. Ben Morgana La Fey'in soyundan geliyorum ve bu gücü sadece onun için kullanacağım."

Rowena, bu anın ne kadar hassas olduğunun farkındaydı. Luther'in siniri Engfa'nın kararlılığı ile çatışıyordu ve bu çatışma büyük bir gerilim yaratıyordu. Myx ise sessizce kenarda duruyor, olacakları gözlüyordu. Engfa'nın içindeki bu yeni güç ve sakinlik, Myx'in de dikkatini çekiyordu.

Luther, sinirle ellerini yumruk yaparak öne atıldı. "Sadece sen değil, ben de o soydan geliyorum, annen de!" diye bağırdı. "Biz bağımıza saygılıyız, sen de ol artık!"

Engfa derin bir nefes alıp dik durdu. Gözlerinde kararlılık vardı. "Ben bu kuralları istemiyorum baba!" dedi. "Kendi kararlarımı vereceğim! Kendi hayatımı yaşayacağım!"

Luther öfkeyle Engfa'ya doğru bir adım attı. "Bu nasıl bir saygısızlık?" diye bağırdı, sesi odanın duvarlarından yankılandı. "Biz bu diyarda asırlardır kurallarımıza ve geleneklerimize sadık yaşadık! O soydan geliyorsun; aynı saygıyı senin de göstermeni bekliyoruz!"

Engfa derin bir nefes aldı, öfkesini kontrol etmeye çalışarak karşılık verdi. "Ben bu kurallara saygı duymak zorunda değilim, baba," dedi soğuk bir sesle. "Bu kurallar sizin hayatınızı belirlemiş olabilir ama benimkini değil! Kendi kaderimi kendim belirleyeceğim. Bu soyun kurallarına boyun eğmek zorunda değilim!"

Luther, Engfa'nın bu sözlerine daha da sinirlendi. "O soyun kurallarına saygı duymayacaksan bu soyun da parçası olamazsın! Sorumluluklarını, aileni ve soyunun geleceğini düşünmek zorundasın!"

"Ne demek ailemi düşünmek zorundayım?" Engfa'nın sesi yükseldi, öfkesi kontrol edilemez bir hal alıyordu. "Ailemin beni sevmesi, bana güvenmesi gerekiyordu! Charlotte ile olan bağımı anlamaları gerekiyordu! Ama siz sadece kurallara saplanıp kaldınız! Oysaki benim ne hissettiğim, ne yaşadığım umrunuzda bile değil!"

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin