Aşk ile Savaşamazsınız

21 3 0
                                    


Moriah şatosunda hareketlilik doruktaydı. Büyük salonda toplanan soylular ve lordlar, yaklaşan Kanlı Ay'ı kutlamak için heyecanla bir araya gelmişti. Şatonun her köşesinde neşeli sohbetler, kahkahalar yükseliyor; müziğin ve kanın tadını çıkarıyorlardı. Genç çift, Charlotte ve Prens Kaelith, salonun ortasında duruyordu. Herkes sırayla onları tebrik ediyor, Kanlı Ay'da gerçekleşecek olan bağın kutsallığını dile getiriyordu.

Ancak, salonun arka köşelerinde toplanmış olan vampir lordları bu manzaradan pek memnun değildi. Charlotte'un bakışlarındaki boşluğu, donuk hareketlerini, duygusuz ve katı davranışlarını fark etmemek mümkün değildi. Hipnozun izleri, gözlerinin arkasındaki derinlikte belirgindi. Kanlarının asırlık bilgeliği, bu aldatıcı durumu anında sezip rahatsız olmalarına yol açıyordu.

Lordlardan biri, kadehinden bir yudum aldıktan sonra diğerine fısıldadı. "Charlotte'un ruhsuz hali... Moriah, gerçekten hipnoza başvurmuş olabilir mi?" Sesi alçak, ama içinde derin bir kaygı vardı.

Diğeri başını hafifçe eğip karşılık verdi, "Eğer doğruysa, bu Kanlı Ay'ı da karanlık bir ay yapacaktır. Bir diyar lordunun hipnoz ile bağ kurdurtması, kurallara aykırı..."

Konuşmalarını sürdürmek isteseler de aralarındaki gerginlik giderek artıyordu. Moriah'ın kararı sorgulanasıydı, fakat onun bu kadar ileri gitmeye hazır olduğunu görmek, lordların müdahale etme cesaretini kırıyordu. Hem politik dengeler hem de Austin soyunun gücü, onları sessizce izlemeye zorluyordu.

Bir anlık sessizlik içinde, vampir lordları birbirlerine bakarak, sorgulayıcı bakışlarını genç çifte doğru çevirdiler. İstedikleri her ne kadar bu oyunun parçası olmamak olsa da, Moriah'ın emri altında sessizce beklemekten başka seçenekleri yoktu. Müdahale, diyarın dengelerini altüst edebilirdi. Bu yüzden dişlerini sıkarak durumu kabullenmeye çalıştılar.

Ama içlerinden biri, hafifçe mırıldandı, "Moriah'ın bu oyunu tehlikeli. Umarım sonuçlarına katlanmaya hazırdır..."

Engfa ve ailesi, Moriah'ın şatosunun önünde belirdiğinde, etraflarındaki hava bir an sessizliğe büründü. Gece karanlığında, şatonun koruyucu büyüleri ışıldıyordu. Engfa, gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Artık başka biriydi; Kanlı Ay ile birlikte güçleri doruğa ulaşmış, içindeki kudret serbest kalmıştı.

Etrafındaki koruyucu büyülerin titreşimlerini hissedebiliyordu. Bir an, içini derin bir öfke ve kararlılık kapladı. Bu büyülerin onu ve kraliçesini ayırmaya yeteceğini düşünenlerin yanıldığını gösterecekti.

Yavaşça arkasına döndü, gözleri mor ışıklarla parladı ve Myx'e doğru yürüdü. "Bu büyüleri yapan cadıları bulmanı istiyorum, Myx," diye sert ve otoriter bir tonda emretti. Sesi karanlık geceyi dolduruyor, adeta etrafındaki havayı titretiyordu. "Hepsi önümde diz çökecek."

Myx, Engfa'nın bu yeni hâlini şaşkınlıkla izledi. Gözleri bir an için endişeyle parladı ama sonra, kraliçesinin kararlılığı karşısında başını eğdi. "Emredersiniz, kraliçem," dedi ve ellerini kaldırarak etraftaki büyüleri hissetmeye çalıştı.

Engfa, arkasında duran Rowena ve Elowen'e doğru döndü. "Bu gece her şeyin sonu ya da başlangıcı olacak," dedi, sesi soğuk ama içten bir güçle doluydu. "Charlotte'u almadan buradan ayrılmayacağız."

Rowena, torununun gözlerindeki kararlılığı görüyordu. Kendi içini de aynı şekilde derin bir korku ve gurur karışımı bir duygu kaplamıştı. Sadece başını sallayarak onayladı. Bu gece ne olursa olsun, Engfa'nın yanında olacaktı.

Myx, büyülerin kaynağını tespit etmeye çalışırken, Engfa'nın aurası giderek büyüyordu. Şatonun koruyucu büyüleri, Engfa'nın enerjisi karşısında titreşmeye başlamıştı. Myx birkaç adım attı, şatonun etrafındaki karanlığa doğru ellerini uzattı. Parmaklarının ucundan yayılan ışık huzmeleri, koruyucu büyülerle etkileşime giriyordu.

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin