Engfa ve Charlotte, mor bir ışık hüzmesiyle odada belirdiler. Engfa, Charlotte'u kollarında taşırken ayaklarının altındaki taş zemin yavaşça dokunuşlarına karşılık verdi. Oda, dağların tepesinde, kanlı ayı daha yakından görecek şekilde inşa edilmişti. Tavan, baştan başa camdan yapılmıştı, dışarıda yükselen ayın kızıl ışıkları odayı aydınlatıyordu. Yatak, tavanın altına tam ortalanmıştı; geniş, krallara layık ve üzerine serilmiş kar kadar beyaz çarşaflar ayın solgun ışığında parlıyordu. Yatağın dört bir yanında yanan meşalelerin alevi hafifçe titriyor, odanın içinde gizemli bir hava yaratıyordu.Yatağın hemen yanında büyük bir küvet vardı. İçinde gül yaprakları süzülüyor, mumların ve odanın köşesine yerleştirilmiş gümüş sürahilerde ki kanın yansımaları suyun üzerinde dans ediyordu. Küvetten yayılan gül kokusu, odanın atmosferine yoğun ve baş döndürücü bir hava katıyordu.
Engfa, Charlotte'u yavaşça yatağın kenarına yerleştirirken gözleri onun gözlerinde kilitlenmişti. Kalbi göğsünde hızla çarpıyordu. Kanlı ay, birleşmelerine tanık olacakmış gibi tepelerinde asılı duruyordu. "Burası, sevgilim," diye fısıldadı Engfa. "Burada, bu kutsal anın içinde, sadece sen ve ben varız."
Charlotte, çevresine göz gezdirdi, odanın büyüsü ve atmosferi onu etkisi altına almıştı. "Bu geceyi... unutulmaz yapacaksın, değil mi?" diye sordu, dudaklarında hafif bir gülümseme belirmişti. Engfa, yavaşça başını salladı, bakışları Charlotte'un gözlerinin derinliklerinde kayboldu.
"Kanlı ayın huzurunda, bu gecenin her anı bize ait olacak," dedi Engfa. Yavaşça Charlotte'un yüzüne doğru eğildi ve dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu. "Ama önce," diye devam etti Engfa, gül yapraklarının yüzer olduğu küvete işaret etti, "Biraz rahatlayalım, bu gece uzun olacak."
Charlotte, Engfa'nın kucağından yavaşça kalktı ve derin bir nefes alarak ona sarıldı. Kollarını Engfa'nın boynuna dolarken gözlerini kapattı, başını sevgilisinin omzuna yasladı. "Seni üzdüm... Hipnoz altındaydım ama yine de..." diye fısıldadı, sesinde pişmanlık ve özlem vardı.
Engfa, Charlotte'un bu sözleriyle daha da sıkı sarıldı ona, elini Charlotte'un saçlarında gezdirerek onu sakinleştirdi. "Artık buradasın," diye fısıldadı, dudaklarını Charlotte'un alnına kondurdu. "Bunları sonra konuşuruz."
Engfa'nın elleri yavaşça Charlotte'un sırtına kaydı, oradan aşağıya doğru indi. Parmak uçları Charlotte'un elbisesinin yumuşak kumaşı üzerinde gezinirken ikisinin de gözlerinde aynı anda bir tutku parlamaya başladı. Engfa, başını geri çekip Charlotte'un gözlerine derinlemesine baktı; içinde hem şefkat, hem de ihtiras vardı.
Charlotte, Engfa'nın bu dokunuşlarının onda yarattığı duygulara engel olamıyordu. Bir an nefesi hızlandı, yüzüne yayılan hafif kızarıklıkla başını eğdi. Engfa'nın parmaklarının elbisenin kenarına doğru kaydığını hissettiğinde gözlerini yeniden sevgilisinin gözlerine dikti.
"Bu gece," diye fısıldadı Engfa, başını Charlotte'un boynuna doğru eğerek, "Sadece ikimiz varız, sevgilim..."
Engfa, Charlotte'un narin elleriyle pelerinini çıkarmasını izlerken içinde fırtınalar kopuyordu. Charlotte,onu soyarken Engfa adeta nefesini tutmuştu. Gözlerini kaçırmak istemiyor ama bir yandan da bu anın kutsallığını kaybetmekten korkuyordu.
Charlotte, Engfa'nın gözlerinde beliren heyecan ve çekingenliği fark edince, tatlı bir gülümsemeyle dudaklarını araladı. "İlk defa beni böyle göreceksin, değil mi?" diye fısıldadı, sesinde hem bir merak hem de heyecan vardı.
Engfa, dudaklarını ısırarak başını hafifçe salladı. "Evet," dedi iç çekerek. "Seni ilk defa... göreceğim." Sesi titremişti ama içinde büyüyen arzu onu sakinleştirmekten uzaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...