Sana Ne Yaptılar ?

18 3 0
                                    


Engfa kararlı adımlarla ilerlerken, salonun dört bir yanından birkaç vampir askeri hızla önüne geçerek onu durdurmaya çalıştı. Silahlarını çekmiş, gözlerinde kararlılık olsa da, Engfa'nın karşısında titredikleri belli oluyordu. Engfa, duraksamadan onlara doğru yürümeye devam etti, gözleri Charlotte'un üzerindeydi.

Bir an duraksadı, gözlerini askerlerden birine dikti. Ardından, sanki etrafındaki havayı yönlendiriyormuş gibi hafif bir el hareketi yaptı. Ellerinden çıkan mor ışık dalgaları, etrafını saran bir enerji alanı oluşturdu. Anında bir fırtına patlaması yaşandı ve vampir askerleri, adeta bir kasırga tarafından yakalanmış gibi dört bir yana savruldular. Duvarlara çarparak yere yığıldılar, birkaçı acıyla inleyerek yerlerinden kalkmaya çalıştıysa da, Engfa'nın gücünün büyüklüğü karşısında hiçbir şey yapamadılar.

Engfa, askerlerin etrafa saçılışını bile umursamadan yürümeye devam etti. Gözleri kararlı, yüzünde keskin bir ifade vardı. Her adımı, salonu sarsıyor, kudretiyle etrafındakilere korku salıyordu. Onun bu tavrı, etrafındaki herkesin yüreğine bir korku yerleştirmişti.

Charlotte'un hemen yanında duran Prens Kaelith, bu sahneyi dehşetle izliyordu. Engfa ona yaklaştıkça yutkunmaya başladı, ter içinde kaldığını hissetti. Engfa'nın gözlerindeki kararlılığı ve kudreti gördükçe, kaskatı kesildi. Sanki tüm vücudu felç olmuştu. Bir adım dahi atamıyor, zihni ona kaçmasını söylüyordu ama bedeni sanki kök salmış gibiydi. Engfa yaklaşırken, Kaelith'in zihninde sadece bir şey yankılanıyordu: "Engfa durdurulamaz."

Engfa, Kaelith'e bir metre kadar yaklaştığında bir an durdu. Ona doğrudan baktı. Kaelith'in gözlerinde korkuyu gördü, hatta hissetti. Yavaşça başını eğip soğuk bir sesle konuştu, "Çekil önümden, bu sana son uyarım."

Tam Engfa, Kaelith'e son uyarısını yapmışken araya Moriah girdi. Salonda geriye kalan tek otorite gibiydi. Etrafındaki herkes, ne olacağını görmek için nefesini tutmuştu. Moriah, kaşlarını çatarak Engfa'ya doğru ilerledi. Gözlerinde kızını kaybetme korkusu ve onu koruma arzusunun derin gölgeleri vardı.

"Yeter!" diye gürledi Moriah. Sesi, salonun her köşesinde yankılandı. Gözlerini Engfa'ya dikerek konuşmaya devam etti. "Ne yapmaya çalışıyorsun? Bu yaptığın... yanlış! Savaşla, zorbalıkla bir bağ kurulamaz. Kendi ellerinle felakete sürüklediğin bu durum, Charlotte'u korumak değil, onu tehlikeye atmaktır!"

Engfa, Moriah'ın bu sözleriyle öfkeden adeta deliye dönüyordu. Gözleri, karanlık ve yoğun mor bir renkle parlamaya başlamıştı. Moriah'a doğru bir adım atarak yüzünü ona yaklaştırdı. Gözlerinde öfke ve kararlılıkla, dişlerinin arasından hırlayarak konuştu:

"Peki ya senin yaptığın doğru mu, Moriah? Kızına hipnoz uygulayarak onu başka birine mühürlemeye çalışmak doğru mu? Kendi iradesini elinden alıp, ruhunu bir köle gibi kullanmak mı sevgi ve koruma?"

Moriah bir an irkildi. Engfa'nın sözleri onun içine işlemişti, ama gururu ve kararlılığı sarsılmazdı. "Ona doğru olanı yapması için yol gösterdim," dedi soğukkanlı bir şekilde. "Ailemi korumak zorundayım, diyarın düzeni için bu şart. Senin bu zorbalığın ve karşı koyuşun yalnızca kaos getirir!"

Engfa'nın gözleri daha da karardı, derin ve içsel bir öfke dalgasıyla titreyerek, "Sen ona yol göstermedin," dedi, sesi soğuk ve keskin. "Onun iradesini çaldın. Kendi kararını vermesine izin vermedin. Bunu sevgi diye adlandıramazsın, bu sadece bencillik. Ve ben bunu düzeltmek için buradayım."

Engfa, gözlerini Charlotte'a dikti ve tekrar Moriah'a döndü. "Bu gece sona erecek. Ya barış içinde kraliçemi bana verirsin, ya da ben zorla alırım."

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin