Hipnoz Mühüre Boyun Eğdi

23 3 0
                                    


Moriah, salonun karşı tarafından Engfa'ya bağırdı, sesi çaresizlik ve öfkeyle doluydu. "Hipnozu sadece yapan kişi bozabilir! Ama beni öldürsen de bunu yapmayacağım!"

Engfa, Moriah'ın söylediklerini duymazdan geldi. Duyduğu tek şey, kalbinin derinlerinde yankılanan Charlotte'un sevgisiydi. Charlotte'un karşısına geçti, gözlerine bakarken sanki bir parça umut arıyordu. "Geldim sevgilim... Buradayım artık," diye fısıldadı, sesi sakin ama kararlıydı.

Charlotte, donuk bakışlarını Engfa'ya çevirdi. Yüzünde ne bir sevgi belirtisi ne de tanıdık bir duygu vardı. "Seninle bağımı kestim. Prens Kaelith ile olacağım," dedi, sesi buz gibi soğuktu. Bu cümle, Engfa'nın kalbine saplanan bir hançer gibiydi; içi acıdan kıvransa da, pes etmeyecekti.

"Seni geri alacağım, sevgilim..." dedi Engfa, gözleri kararlılıkla parlayarak. Yavaşça alnını Charlotte'un alnına yasladı, ellerini tuttu. Parmaklarının arasında Charlotte'un ellerinin soğukluğu bir gerçeklik gibi duruyordu, ama onu geri getireceğine dair inancı sarsılmıyordu.

Zihninde yoğun bir büyü hissetti, içindeki gücü toplayarak Charlotte'un zihnine dokundu. Anıları bir bir gözlerinin önüne gelmeye başladı. İlk mühürlendikleri anı gösterdi Charlotte'a; o gece, ay ışığının altında birbirlerine yemin ettikleri o an... Telepatik bağ kurdukları, Charlotte'un titrek sesiyle ona sevgisini fısıldadığı ilk anı paylaştı.

Sonra ilk buluşmalarını, yasak ormanda gizlice kucaklaştıkları günü... O heyecan dolu kaçamak bakışları, ilk öpüşmelerini... Charlotte'un dudaklarının tadı, o anın sıcaklığı zihninde canlandı. Ardından, Engfa'nın diz çökerek ona evlilik teklif ettiği ve gözyaşları arasında "Evet!" dediği o anı gösterdi.

Her bir anı, Charlotte'un gözlerinin önünde parlak birer ışık gibi belirdi. Engfa'nın gözlerinden yaşlar süzülüyordu, her görüntüyü zorlukla zihninde canlandırıyordu, ama Charlotte'a ulaşması gerekiyordu. Gözyaşları içinde, kalbinin tüm sevgisini ve özlemini onun zihnine akıttı.

"Seni seviyorum, Charlotte... Lütfen, bana geri dön," diye fısıldadı, sesi titriyor ama içindeki umudu kaybetmiyordu. Parmaklarını Charlotte'un ellerinde sıkıca kavradı, sanki onun ruhunun derinliklerine dokunmak istercesine... "Lütfen, hisset beni... Buradayım," dedi, gözleri kapalı hâlâ o anıları onunla paylaşıyordu.

Charlotte'un gözlerinin donukluğunun yerini yavaşça bir titreme aldı. Engfa, alnını ondan ayırmadan bekledi, içinden dua ediyordu. Tekrar o sevdiği gözleri, o hayat dolu bakışı görmek istiyordu.

Engfa, Charlotte'un gözlerindeki o titremeyi fark ettiği anda hiç düşünmeden harekete geçti. Nefesi kesilene kadar süren bir kararlılıkla, Charlotte'un dudaklarına eğildi ve dudaklarını kendi dudaklarıyla birleştirdi. Kalbindeki bütün sevgi, özlem, acı ve umut o öpücüğe doldu.

Başlangıçta Charlotte, taş gibi soğuk ve tepkisizdi. Engfa'nın dokunuşları ona ulaşamıyor gibiydi; sanki hipnozun etkisi hâlâ derinlerinde hüküm sürüyordu. Ancak Engfa vazgeçmedi. Parmaklarını Charlotte'un ellerinde sıkıca tuttu, ona ruhunun en derin köşelerinden sesleniyordu.

Ve sonra, yavaşça, tıpkı buzun güneşte erimesi gibi, Charlotte'un dudakları yumuşamaya, Engfa'nın öpücüğüne teslim olmaya başladı. Kalbi daha hızlı çarptı, nefesi Engfa'nın nefesiyle birleşti. Öpücükleri derinleşti; içinde sakladıkları tüm özlemi, korkuyu, aşkı birbirine aktarmaya çalıştılar.

Tam o anda, etraflarında güçlü bir enerji dalgası yayıldı. İki kadının arasında kıvılcımlar çaktı, adeta bir elektrik fırtınası oluştu. Aniden, bileklerindeki mühürler tüm ihtişamıyla parlamaya başladı. Koyu kırmızı ve morun karıştığı bir ışık, odanın içini doldurdu, salonu aydınlattı.

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin