Engfa, karanlığın içinden yavaşça bilincine kavuşuyordu. Gözlerini açtığında, tanıdık bir odada olduğunu fark etti. Waraha Klanı'nın görkemli ama soğuk yatak odasındaydı. Başında hafif bir ağırlık, vücudunda ise bir yorgunluk hissediyordu. Çevresine bakarken, odanın loş ışığında ailesinin siluetlerini gördü. Luther, Elowen ve Rowena Waraha, endişeli bakışlarla kızlarına bakıyorlardı.
Engfa, başını yastıktan hafifçe kaldırdı ve etrafını saran bu tanıdık yüzlere baktı. Ama asıl dikkatini çeken, bileğinde hissettiği soğukluk oldu. Yavaşça başını aşağı eğdi ve bileğine baktı. Gözleri genişledi, kalbi hızla atmaya başladı. Bileğinde, soğuk, ağır demirden yapılmış bir bileklik vardı. Bu bileklik, cadılar arasında kötü ün salmıştı; sadece tehlikeli ve kontrolsüz cadılara takılan bir nesneydi. Bu bileklik, cadı güçlerini kısıtlamak için kullanılırdı ve onu ancak takan kişi kendi rızasıyla çıkarabilirdi.
Engfa'nın kalbine bir korku dalgası yayıldı. Gözlerini tekrar ailesine çevirdi, onlara olan inancının sarsıldığını hissederek konuşmaya başladı. "Bu... Bu nedir? Beni neden bu şekilde kısıtladınız?" dedi, sesi titreyen bir öfkeyle doluydu. "Bileğime bunu neden taktınız? Bu... Bu bileklik, güçlerimi engelliyor!"
Luther, kızının bu tepkisini bekliyordu. Gözlerinde endişeyle karışık bir kararlılık vardı. "Engfa, bunu yapmaktan başka çaremiz yoktu," dedi, sesi ağır ve kararlıydı. "Bu mühürlenme, senin kontrol edebileceğin bir şey değil. Klanımızın güvenliği ve senin iyiliğin için bunu yapmak zorundaydık."
Elowen, kızına bir adım daha yaklaştı, gözlerinde hem acı hem de şefkat vardı. "Engfa, seni korumak zorundayız. Bu mühür, çok tehlikeli. Kendi gücünü kontrol edemeyebilirsin, bu yüzden bu bilekliği taktık. Seni kaybetmek istemiyoruz."
Rowena ise sessizce torununa bakıyordu. Onun bu duruma nasıl tepki vereceğini, içsel bir çatışma yaşıyor gibi izliyordu. Rowena, bu bilekliğin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu; bu, bir cadının kendi ailesi tarafından kontrol altına alınmasının en uç noktasıydı.
Engfa, bileğindeki demir bilekliğe tekrar baktı. Güçlerinin sanki içinde hapsolmuş olduğunu, tüm enerjisinin bir kafese kapatıldığını hissediyordu. Bu bileklik, sadece fiziksel bir nesne değildi; aynı zamanda ona olan inancın, güvenin bir yansımasıydı. Ailesi, ona güvenmiyordu.
"Bunu bana nasıl yaparsınız?" dedi, gözlerinden yaşlar süzülmeye başlarken. "Ben... Ben sizin kızınızım! Bana neden güvenmiyorsunuz? Bu mühür... Bu mühür bizim kaderimiz! Charlotte'la olan bağımı nasıl böyle görmezden gelirsiniz?"
Luther, kızının bu tepkisi karşısında içten içe acı çekti, ama bunu belli etmemeye çalıştı. "Engfa, bu bağ, sadece seni değil, tüm klanı tehdit ediyor. Biz seni korumak zorundayız. Bu mühür, seni tüketebilir. Onu kontrol edemezsin."
Elowen, kızına yaklaşarak onun yüzünü elleriyle okşadı. "Bu bileklik, seni korumak için. Seni kaybetmek istemiyoruz, Engfa. Bunu anlamalısın. Senin güvende olman için bu gerekliydi."
Engfa, annesinin dokunuşunda bile acıyı hissedebiliyordu. Bileğinde hapsolan güçlerinin çaresizliği içinde, ailesine derin bir sitemle baktı. "Ama ben... Ben Charlotte'a aitim. Bu mühür, sadece bir bağ değil, bizim kaderimiz. Siz bunu anlayamazsınız. Beni, gücümü, kaderimi kontrol edemezsiniz. Bu bileklik, bana olan güveninizi sarsıyor. Nasıl bu kadar zalim olabilirsiniz?"
Rowena, torununun bu çaresizliği karşısında sessizce durdu, ama içinden geçen fırtınalar onun da yüzüne yansıyordu. Engfa'nın içinde yaşadığı çatışmayı anlıyordu, ama bu durumun nasıl yönetileceğine dair kesin bir cevap bulamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...