Ashara Ailesi

12 2 0
                                    


Myx gittikten sonra Engfa, derin bir iç çekerek masasına oturdu. Önündeki parşömenlere göz gezdirmeye çalışıyordu ama zihni dağılmıştı. Kaelith ismi, içini bir kıskançlık aleviyle doldurmuştu ve bu ateşi bastırmakta zorlanıyordu. Elleri istemsizce parşömenlerin kenarlarını sıktı.

"Odaklanmalıyım," diye mırıldandı, derin bir nefes alarak. Fakat gözleri önündeki yazılara dalsa da aklı Charlotte'taydı. Düşüncelerini düzene sokmak istiyordu ama kalbi bir türlü izin vermiyordu. İçinde dolup taşan kıskançlık ve korku, odağını tamamen kaplamıştı.

Başını hafifçe geriye yasladı, gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Ama her denemesinde zihnine Charlotte'un yüzü ve Prens Kaelith'in adı doluşuyordu. Bir kez daha, engelleyemediği bir öfkeyle kağıtları kenara itti.

Engfa yerinden kalktı, derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatarak büyükannesiyle telepatik bir bağ kurdu.

"Büyükanne," diye seslendi zihninde. "Konuşmaya ihtiyacım var. Neredesin?"

Büyükannesi Rowena, Engfa'nın sesindeki huzursuzluğu anında hissetti. O an kütüphanede eski kitapları inceliyordu. Telaşsız ama kararlı bir sesle cevap verdi: "Kütüphanedeyim, canım. Gel, seni burada bekliyorum."

Engfa, derin bir nefes aldı ve büyükannesinin sözlerinden aldığı cesaretle gözlerini kapadı. Anında bir büyü mırıldandı; vücudunu çevreleyen dumanlar yükseldi ve kendisini kütüphaneye ışınladı. Gözlerini açtığında, etrafını kadim kitapların ve büyülü parşömenlerin doldurduğu, loş ışıklarla aydınlatılan kütüphanedeydi.

Rowena, ağır ahşap bir masanın arkasında oturuyordu. Engfa'yı görünce, yüzüne sevgi dolu bir gülümseme yayıldı. "Gel bakalım," dedi, bakışları torununun gözlerindeki huzursuzluğu fark ederek. "Ne oldu anlat, içindeki fırtınaları dindirelim."

Engfa, kütüphanenin içinde huzursuz adımlarla volta atıyordu. Düşünceler beyninde dönerken, dudaklarından sözcükleri dökmek zor geliyordu. Rowena, torununun bu gergin halini izlerken derin bir endişe hissetti.

"Prens Kaelith," dedi Engfa, sonunda kelimeler dudaklarından zor da olsa dökülerek. "Bu ismi duydun mu büyükanne?"

Rowena, aniden durdu ve derin bir nefes aldı. "Evet," dedi sakin bir sesle. "Ashara ailesinin prensi. Soylu ve köklü bir vampir ailesine mensup. Güçlü, etkili ve büyük bir hanedanın varisi." Rowena, gözleriyle Engfa'yı tarayarak devam etti, "Neden bu kadar merak ettin?"

Engfa, gözlerini kapatarak bir an kendini topladı. İçinde hem kıskançlık hem de korku vardı. "Charlotte," dedi kısık bir sesle. "Onunla bir yemeğe davet edileceğini söyledi. Babası Prens Kaelith'i seçmiş olmalı... Charlotte'u ondan benden tutmaya çalışıyorlar." Gözleri dolmaya başlamıştı, derin bir endişe ve kızgınlık içinde sözlerine devam etti. "Bu mühürü kırmak için ellerinden geleni yapacaklar. Ya... Ya Charlotte, Prens Kaelith'e karşı bir şeyler hissetmeye zorlanırsa? Ya gerçekten mühür kırılırsa?"

Rowena, Engfa'nın bu korkusunu derinden anladı ve kendini toparladı. Kafasından geçen düşünceler arasında, torununun bu endişesini nasıl dindirebileceğini bulmaya çalışıyordu.

Rowena, torununun gözlerindeki yaşam ışığının sönmeye başladığını fark ediyordu. Vampirlerin hamlesi her ne kadar beklenmedik olmasa da, Engfa üzerinde bıraktığı etki tahmininden daha derindi. Engfa'nın çaresiz bakışları, Rowena'nın içini sızlattı. Bir an bile tereddüt etmeden, torununa yaklaştı ve ona sıkıca sarıldı.

Engfa, büyükanne Rowena'nın sıcaklığını hissettiğinde içinde tuttuğu gözyaşlarını artık daha fazla tutamadı. Duygularını kelimelere dökerken sesi titriyordu.

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin