Engfa, Charlotte'a büyüleyici bir bakış attıktan sonra parmaklarını hafifçe şıklattı. Odanın içinde parıldayan bir ışık dalgası yayıldı ve Engfa'nın üzerindeki giysiler anında değişmeye başladı. Göz açıp kapayıncaya kadar, sıradan kıyafetleri yerini kraliçelere yakışır bir ihtişama bıraktı.
Üzerinde koyu siyah ve zümrüt yeşili işlemelerle süslenmiş, zarif bir takım elbise belirdi. Ceketinin kenarları altın ipliklerle işlenmiş, kraliyet sembolleri göğsünde parlıyordu. Pelerin omuzlarına sabitlenmiş iki zarif, gümüş toka ile dökülüyordu. Pelerin, Engfa'nın arkasında zarifçe süzülürken, üstüne işlenmiş detaylar, kadim cadıların güç sembollerini simgeliyordu. Pelerinin iç yüzeyi ise derin kırmızı renkte olup, asaletin ve gücün simgesiydi.
Engfa'nın yüksek yakalı ceketinin altından ince bir beyaz gömlek görünüyordu, boynundaki zarif siyah kadife kravatı ona kraliçeye yakışan bir ciddiyet katıyordu. Pantolonu vücuduna tam oturmuş, bacaklarını uzun ve güçlü gösteriyordu. Gümüş çizmeleri ise zarif işçilikle yapılmış, her adımda gücünü hissettiriyordu.
Engfa, kendine bakarak bir an için pelerinini düzeltti ve Charlotte'a döndü. "Nasıl olmuşum?" diye sordu, sesi sakin ama özgüven doluydu.
Charlotte hayranlıkla gözlerini Engfa'nın üzerinde gezdirdi. "Lilith Aşkına," dedi gülümseyerek, "Gerçek bir kraliçe gibisin. Muhteşemsin."
Engfa, Charlotte'un gözlerine bakarak hafifçe gülümsedi. "Ama bir şey eksik," dedi. Charlotte merakla kaşlarını kaldırdı. "Yanımda bir kraliçem olmadan bu kıyafet hiçbir anlam ifade etmiyor," diye ekledi Engfa, sevgi dolu bir sesle.
Engfa, Charlotte'a doğru adım atarak ellerini nazikçe onun vücudu üzerinde gezdirmeye başladı. Parmak uçlarından bir enerji yayıldı ve Charlotte'un üzerinde parıldayan ışık dalgaları dans etmeye başladı. Bir anda Charlotte'un eski kıyafetleri, büyünün etkisiyle yerini kraliçeye yaraşır bir elbiseye bıraktı.
Charlotte'un üzerindeki elbise, gece kadar siyah ve kadife gibi yumuşaktı. Üst kısmı dar ve zarifçe işlenmiş, omuzlarından aşağı dökülen ince, dantel detaylarla süslenmişti. Bel kısmında bir altın kemer, onun asaletini vurguluyordu. Elbise aşağıya doğru genişleyerek yere kadar iniyor ve her adımda zarif bir şekilde süzülüyordu. Eteğin kenarlarında ince gümüş işlemeler, kraliyet sembollerini taşıyordu. Elbisenin sırt kısmı hafif açık olup, omuzlarından aşağı zarif bir şekilde dökülüyordu.
Boynunda zarif bir gerdanlık parlıyordu; zümrüt taşlarla süslenmiş bu aksesuar, Charlotte'un doğal güzelliğini daha da ön plana çıkarıyordu. Saçları ise büyünün etkisiyle hafifçe dalgalanmış, omuzlarına ve sırtına dökülerek tamamlanmıştı.
Engfa, Charlotte'un elini tuttu ve ona hayranlıkla bakarak fısıldadı, "Şimdi tamamlandık. Yanımda bir kraliçe olmadan hiçbir anlam ifade etmezdim."
Charlotte aynadaki yansımasına baktı ve gülümsedi. "Gerçekten muhteşemim..." dedi.
Engfa, Charlotte'u kendine çeker, ona sevgi dolu öpücükler kondurur. Ardından gözlerinde bir kıvılcım beliren bir ifadeyle, "Hazır mısın?" diye sorar. Charlotte, heyecanla Engfa'nın gözlerine bakar ve parıldayan bir sesle, "Hazırım," der.
Engfa yumuşak bir tonda, "O zaman gözlerini kapat ve bana güven," diyerek ellerini uzatır. Charlotte ellerini ona teslim eder, alınlarını birbirine yaslarlar. Bir anlık sessizlik içinde, Charlotte derin bir nefes alır ve güven dolu bir sesle, "Sana güveniyorum," diye fısıldar.
Bu sözlerle etraflarındaki enerji yoğunlaşır, iki ruh bir kez daha derin bir bağ ile kenetlenir.
Charlotte, Engfa'nın ellerini sımsıkı tutarken, vücudunda bir enerji dalgası hissetti. Sanki yerden yükseliyor, havada süzülüyormuş gibi hafif ve serbestti. Gözlerini kapalı tutarken, çevresindeki dünyanın saniyeler içinde değiştiğini fark etti. Engfa'nın sıcak nefesi kulağında yankılandı, "Gözlerini açabilirsin," diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...