Asi şaşkın bir şekilde odadaki manzarayı süzerken, kızların üçünün de gözleri kocaman kocaman olmuş, ağızları ise beş karış açık kalmıştı. Asi çaresizce derin bir nefes bırakıp, gülmemek için dudaklarını dişlediği sırada ise Hamuş, şaşkınlıktan heykel gibi hareketsiz duran Melike'nin ellerinin arasından kurtularak cam balkon kapısının girişinde dikilen Alaz'ın yanına koşturmuştu. Ağzında dalını ısırdığı bir adet kırmızı gül olan Alaz'ın..
"Alaz?" demişti Asi ne diyeceğini bilemez bir halde kimsenin konuşmayacağını anladığı sırada odadaki ölüm sessizliğini bozarken. "Niye geldin sen aşkım?"
Asi tabi ki de onun niye geldiğini adı gibi biliyordu. Alaz yine kendi bildiğini okuyarak, uyuyacağı ana kadar onu beklemiş ve uyuduğunu söylediğinde de her zamanki gibi balkondan odaya girmişti. Ağzındaki kırmızı gülle birlikte.. Asi bu manzarayı gördükçe kahkaha atma isteği giderek daha da fazla çoğalıyordu. Genç kız, sorduğu soru havada asılı kaldığında, adamın az önce kucağına koşturan Hamuş'u kucağına aldığı için ağzındaki gül nedeniyle konuşamayacağını fark etti. Bu nedenle birkaç adım atarak ilerlemiş ve gözlerini Alaz'ın gözlerine dikerek, adamın ağzındaki gülü dikkatlice eline almıştı. Bunu yaparken de nasıl oldu da kahkaha atmadan durabilmişti, kendisi de bilmiyordu doğrusu.
"Şey için geldim ben." dedi Alaz, sevgilisi ağzındaki gülü alır almaz kızın sorduğu soruya yanıt vererek. "Kitabı iade etmeye.."
Asi o sırada adamın yanında kitap namına hiçbir şey olmadığını fark etmesine rağmen bu konuda herhangi bir yorum yapmamıştı. Arkadaşları da bunu fark etmemiş gibiydi. Bu nedenle bu konu arada kaynayabilirdi.
"Okudun mu bir gecede?" diye sordu Melike de o sırada gülmemek için kendisiyle savaş vererek. Şaşkınlığı nihayet geçmiş ve bu olayı aşırı komik ve tatlı bulmuştu. "Bu ne hız?"
"Yarısını burada okumuştum zaten." dedi Alaz, Melike'nin sorusuna da cevap vererek. Bir yandan da kucağında mayışan kediyi durmaksızın okşamaya devam ediyordu. "Diğer yarısını da eve gidince okudum. Sıkıntıdan hep.. Sevgilimi göremeyince, kitaplara sardım diyelim."
"Vah vah.." demişti Melike kafasını aşağı yukarı sallayarak. "Ama keşke aklımızı almasaydın be enişte. Valla ödüm bokuma karıştı sen bir anda pat diye içeri girdiğinde."
"Sizi korkutmak gibi bir niyetim yoktu kızlar. Kusura bakmayın." demişti Alaz omuzlarını rahat bir tavırla silkerek. "Ben Asi odada sanıyordum. O yüzden öyle pat diye girdim içeri."
"Balkondan?" demişti Melike kıkırdayarak ağzını kapatırken. Bunun üzerine Çağla da başını öne eğmiş ve sessizce gülmüştü. "21. yüzyıl Romeo'suyla karşı karşıyayız arkadaşlar."
"Bu da ağzındaki gülü açıklıyor zaten." dedi Ceren gülümseyerek Alaz'a baktığında. Ama bu konuyu fazla uzatmak istememiş ve Melike densiz bir yorum yapmadan önce müdahale etme gereği hissetmişti. "Her neyse kızlar. Çok geç oldu. Yatalım artık biz. Hadi."
"Ama-"
"Yürü Melike." dedi Ceren itiraz kabul etmediğini son derece belli eden bir tonlamayla kızın lafını bölerek. Melike, Asi ile çok fazla uğraşmaya başlamıştı ve Ceren ona bu konuda uyarılarda bulunmayı aklına koymuştu. Alaz'ın Asi olmadan uyumak istememesi konusu ona da diğer kızlar kadar tatlı geldiği için onları bir an önce yalnız bırakmaları gerektiğinin bilincinde Melike'ye delici bir bakış attı. Hemen sonrasında ise kibarca gülümseyerek odanın ortasında dikilen adama doğru dönmüştü. "İyi geceler Alaz."