Gözlerimi nefes nefese araladım, sol kolumda ve göğüs kafesimde olan ağrıyla dişlerimi sıktım "aaaah" ne olduğunu idrak edemedim başta, oda karanlıktı. "Sevgilim iyi misin?" Alara ellerini yanağıma koydu ve gözlerine bakmamı sağladı.
Göz yaşlarımdan ve odanın karanlık olmasından dolayı onu göremiyordum ışığı açıp hızla bana döndü. "Tamam kabus gördün sadece korkma" dedi beni sakinleştirmek istercesine.
Seslice ağlıyordum, çok canım yanıyordu. Kolumu hissetmiyordum bile ve sanki göğsüm delinmiş gibiydi. O kadar gerçekçiydi ki bir an gerçekten burda olduğunu düşünmüştüm.
"Kolum acıyor" dedim ağlamalarımın arasında "özür dilerim, benim yüzümden" beni kendine çektiğinde sadece ona sarılıp ağladım. Niye ağladığımı bilmiyordum hâlâ o kabusun etkisindeydim.
"Ağlama ne olur" sesi titriyordu, kolumun ağrısından ağladığımı düşünüyordu muhtemelen ama ben babamdan çok korkuyordum. Yine gelecek diye, hayatımı yine mahfedecek diye.
"Çok mu ağrıyor bebeğin kolun, hastaneye gidelim mi?" Başımı iki yana salladım. "Hayır yanımda dur sadece lütfen" dedim korkuyla, o beni korurdu. Alara yanımda olunca kendimi güvende hissediyordum.
"Canın acıyor mu hâlâ" yüzüne bakıp kafamı iki yana salladım "çok az, önemli değil" sesim iyice kısılmıştı ama fazlasıyla canın yanıyordu sadece endişelenmesin istiyordum.
"Sevde güzelim benim, kolun ağrıyorsa rahatsız oluyorsan niye söylemiyorsun. Salaklık bende ama sürekli sana yapışıp duruyorum. Özür dilerim" o bana yakın olduğu sürece önemli değildi ki.
"Rahatsız olmuyorum ki, nasıl rahatsız olabilirim" yüzümü boynuna gömdüğümde derin bir nefes aldım. "Önemli değil, geçer birazdan. Uyuşmuş sadece" saçlarımı okşadı "o zaman niye hâlâ ağlıyorsun hmm"
"Korktum çünkü" sesim titriyordu, onun yanında niye böyle oluyordum bilmiyorum. Sesim bir çocuk gibi çıkmıştı. Benimle ilgilensin istiyordum. Onun yanında tek böyledim. "Kıyamam bebeğime, neden korktun" dediğinde yutkundum.
"Kabus gördüm, çok korkutucuydu. Hâlâ korkuyorum. Bir an gerçek sandım, alara yanımda kal ne olur" dedim ona daha da sıkı sarılırken. "Tamam korkma aşkım, burdayım zaten. Bir yere gitmeyeceğim."
"Seni çok seviyorum" dedim sessizce, çok şanslıydım onu tanıdığım için. Bana karşı o kadar iyidi ki ağlayasım geliyordu. "Ben de seni çok seviyorum bebeğim ama artık ağlama" kafamı kaldırıp göz yaşımı sildim. Ona hafifçe tebessüm ettiğimde dudağımdan öptü.
"Uyuyacak mısın?" Kafamı iki yana salladım, zaten başım şişmişti uyumaktan. Gündüz uykusu beni sarhoş gibi etmişti resmen. "Uyumayacağım, ders çalışmadık dünden beri" o somurttu, ders lafını bile duymak istemiyordu.
"Şeyy ben bugün ders çalışmayacağım" kaşlarımı çattım. Sevgilim olabilirdi ama aynı zamanda hocası sayılırdım "niyeymiş" ellerimi tutup yüzüme yaklaştı. "Kızlarla antreman yapacağızda, geçenki gibi" bu sefer cidden sinirlenmiştim.
"Hayır, istemiyorum" tekrar bara gitmesi için mi izin verecektim. "Ama nedennn" dedi uzatıp üzgün bir ifadeyle. Bir de soruyor muydu yani. "Yine mekana gitmemen için" dudağını büzdü.
"Sensiz gitmem ki, hem uslu uslu oynarım sonra da gelirim. Bir şey yapmak isterlerse o yerlere gitmem" dedi masumca. O dudaklarını yerdim ben. Neyse dur kafa karıştırmaya çalışıyor geri adım atmak yok. "Olmaz, onlar yine seni bir yerlere götürür"
"Gitmem ki, yemeğe gitsek bile gitmem. Karım bekliyor derim." İkna olmuştum ama beni tek bırakmasını istemiyordum. "Hani beni tek bırakmayacaktın" o giderse her an babam gelecek diye derste çalışamazdım korkudan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umudun Yolcusu (+18)
RomanceBu hikayede akran zorbalığı ve yetişkin içerik bulunacaktır. İki liseli kızın arasındaki olaylardan ilerleyecek. Nefretle başlayan bir ilişki
