1 ay sonra
"Hadii sevdeee" alara beni yataktan çekiştirirken seslice ofladım. "dışarı çıkmak istemiyorum ya "iyice yatağa yayılıp kafamı gömdüm "hayır çıkacaksın" dedi ısrar edip.
Üzerimdeki pikeyi çekince sakin durmaya çalıştım. "Hadi kalk artık" ellerini saçlarıma getirip yüzümü ortaya çıkardı. Gözlerine bakmadım.
İçimden bir şey yapmak gelmiyordu, ilk günkü kadar kendimi kapatmıyordum odaya ama bu sefer yine insanlardan kaçma eğilimi gôsteriyordum. En başa dönüyormuş gibi hissediyordum.
"Bak biraz hava alırsın, moralin yerine gelir. Üniversitelerde başlamak üzere" başımda sürekli konuşmasıyla hızla gözlerimi açtım, bugün inat etmişti illa dışarı çıkartacaktı beni.
"Kimseyle buluşmak istemiyorum ve kalabalık bir yere gitmeyelim" dedim baştan uyurarak. Güzel dişleri ortaya çıkacak kadar gülümsedi ve heycanla kalkıp ellerini birbirine çarptı. "Tamamm tamam"
İsteksizce yataktan çıkarken saate baktım, nerdeyse akşam olacaktı. Gecem gündüzüm birbirine karıştı davadan sonra. İçim rahatlamıyordu, sürekli düşünüyordum.
Dolaptan kendime siyah bol bir alt üstüne siyah bir üst giydim. Alaraya baktığımda ise benim tam tersim bir şekilde giyinmişti, cıvılcıvıldı. Gôzlerim giydiği şeye takılı kalmıştı, gözlerimi yavaşça gözlerine çıkarırken hala bana kocaman gülümsemesiyle bakıyordu.
"Çıkalım hadi" dedi zıplayarak yanına gelirken, derin bir nefes aldım ve elimi yüzüme götürüp ovaladım. "Ne oldu canım"
Aklım benimle oyun oynuyormuş gibi hissediyordum, huzursuzdum hemde çok. Kafamdaki olumsuz düşünceleri yıkamıyordum. Yanlıştı biliyorum ama susmuyor.
"Bir de soruyor musun gerçekten?" Gülümsemesi yavaşça solmuştu. "Neyden rahatsız oldun" dedi sadece. Elimi bacağına götürdüğümde sadece kafasını salladı. Hiçbir şey demedi.
Yavaşça dolaba ilerleyip kendine bir kargo pantolon ile üst çıkarttı. Banyoya gittiğinde sessizce içimden küfrettim. Yatağa oturup gelmesini bekledim.
Odaya geldiğinde üzerindekilere baktım, kalçasını sıkıca saran ama aşağı doğru bollaşan bir pantolondu. O ne giyse fiziği sayesinde çok iyi taşıyordu.
Siyah giyinmişti ama gülümsemiyordu bu sefer. "Hazırım ben" bana arkasını dönüp çantasını taktı. Onu takip edip aşağı indim. Konuşmak istiyordum fakat ne diyeceğimi bilemiyordum.
Sessizce arabaya geçtiğimzde o yolcu koltuğuna geçti, benim sürmemi mi istiyordu. Ehliyetimi almıştım artık. "Nereye gideceğiz" dedim sesimi ben bile zor duyarken. "İstediğin yere sür sadece" eline telefonu alıp yol boyunca bana bakmayı kesti.
"Bir yer söylesen" dedim ona dönerken, nereye gideceğimi bilmiyordum. "Bir restoranta götür işte, sen bilirsin" yüzüme bile bakmıyordu. Sinirle nefesimi verdim, o an bana dönmüştü.
"Beni sen dışarı çıkardın alaraa, ben evde uzanıyordum. Şimdide bana bakmıyorsun bile" kendime mi sinirliydim yoksa alaraya mı bilemiyorum. Tek bildiğim içimdeki biriken duyguların bu sefer öfke olarak gün yüzüne çıktığıydı.
"Rahatını mı bozdum" beni anlamıyordu, sinirden ağlamak istiyordum. Sadece o beni anlıyordu ama artık alarada da benden bıkmıştı işte. "Hayır, onu demedim. Sadece sen çıkarttın. Nereye gideceğimizide söyle"
"Sakin bir yere geçmek istiyordun, istanbulda bunun mümkün olan yere götür bizi. Şimdi ben bir yer söylersem bunun içinde sinirlenme bana"
"Ya niye sinirleneyim" dedim ama içimdeki öfkeyi bastıramamıştım. "Bana bağırma sevde, ne oluyor sana" arabayı sağa çektim ve kendimi geriye atıp derin bir nefes aldım. "Özür dilerim" gözlerim yanıyordu, ağlamak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umudun Yolcusu (+18)
RomanceBu hikayede akran zorbalığı ve yetişkin içerik bulunacaktır. İki liseli kızın arasındaki olaylardan ilerleyecek. Nefretle başlayan bir ilişki
