hesap sormak

1.1K 107 44
                                        

Telefonuma baktım, saat gecenin ikisine geliyordu. Alara hâlâ yoktu ortalıkta. Onu aramamak için zor tutmuştum kendimi.

Dışardan motorunun sesi geldiğinde telefonumu bıraktım sehpaya, alara sessizce kapıyı açtı. Beni daha gôrmemişti.

"Ayyh" Göz göze geldiğimizde elini kalbine koydu, ona düz bir ifadeyle bakarken o bana kaşlarını çattı. Üzerinde deri ceketi çıkarttı, benimle konusmadı, dün yaptığı gibi.

Merdivenlerden yukarı doğru giderken sessizce peşinden gittim, odada konuşmamız daha iyidi. Kapıyı yavaşça kapattım, ortamdaki gerginlik belirgindi, ikimizde bunun farkındaydık.

Alaranın sırtı bana dönükken üzerindeki badiyi çıkarttı, yavaşça ona yaklaştım. İçimden bağırıp çağırmak niye mertle yan yanasın diye hesap sormak geliyordu ama yapmayacaktım.

"Bu saate kadar nerdeydin" dedim düz bir sesle, hiçbir duygu barındırmıyordu. Alara yavaşça bana döndü.

vücudunu kısaca süzdüm, kesinlikle siyahta çok yakışıyordu. Her Neyse bunun sırası değil, konuya odaklanmalıydım. Alaranın gôğüslerine değil.

"Kızlarla buluşucam dedim ya" alayla güldüm, o buluşmada mertin olacağını söylemiyordu mesela. "Kızlarla?" Başını salladı. "Başka bilmem gereken bir şey yok diyorsun yani"

Gözlerini kaçırdı, ellerim yumruk olurken derin bir nefes aldım. "Yine başlama sevde" dedi arkasını dönüp. Benden bunu saklayacak mıydı yani? Zaten hiçbir şeye inanmıyordum birde alaranın yalan söylemesi iyice ona olan güvenimi alt üst etmişti.

"Neye başlamayayım ya, bu saate kadar nerdeydin kiminleydin ne yapıyordun hepsini bilmek istiyorum"

"Tek tek sana isim verip her adımımı anlatacak mıyım ya" yine bana döndüğünde ona yaklaştım. Biraz gergin duruyordu.

"Evet tek tek her şeyi anlatacaksın, noktasına virgülüne kadar." Kaşlarını çattı, dediklerim onu sinirlendirmişti. "Hiçbir şey anlatmayacağım, kızlarla buluştuk geldim işte ya hâlla hâlla"

"Anlatmıyorsun yani" dediğimde başını salladı. Ona arkamı dönüp çekmeceye ilerledim, beni izliyordu gergin bir şekilde. Alara bu halimi çok görmemiştir, hatta hiç gôrmemiştir.

Elime aldığım kelepçeyi gördüğünde yutkundu "ne yapacaksın onu" onun önünde durduğumde hızla ellerini arkasına sakladı. "Sevde kendine gel ya" ona doğru gittikçe geriye doğru adımladı.

"Bak hiç sevmiyorum bu huylarını, sana tek tek her adımımı anlatmamı istiyorsun ya" sırtı dolaba değince önünde öylece durdum.

"Anlatacaksın zaten" yüzüme oflayıp gözlerini kapadığında bunu fırsat bilip hızlıca ellerine kelepçeyi geçirdim. "Sevdee, gerçekten sinirlendiriyorsun beni" bileğinden tutup yatağa doğru götürdüm.

"Sinirlen alara, inan şu an bu umrumda değil" yatağa doğru düşürüp üzerine oturdum. Ellerini yatağa sabitledim ve gözlerine baktım. "Sevde sinirlerimle oynuyorsun şu an, yeter artık"

Sinirden kıpkırmızı olmuş yüzüne baktım "ellerimi açarsam eğer sadece kaç tamam mı, Uyarıyorum seni " Dedi, güldüm ve yüzüne doğru eğildiğim. göz göze geldik, nefesi yüzüme çarpıyordu. "Hadi ya" dedim alayla.

Ellerini çekiştirip duruyordu "hadi anlat, dinliyorum" dedim. Hatırladıkça bile sinirlerim tepeme çıkıyordu. "Ya neyi anlatayım, neyii" bana bağırdığında yüzümü uzaklaştırdım. Kulağım çınlamıştı resmen.

"Her şeyi alara, bin defa mı diyeceğim" artık sabırsızlanıyordum, ona direkt söylememin tek sebebi nerden öğrendiğimi bilecek olmasıydı. Ona fotorafı gösterirsem sayenin bana mesaj attığınıda öğrenecekti. Bu yüzden kendisi söylesin ki ona istediğim gibi hesap sorabileydim.

Umudun Yolcusu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin