sarhoş

1.2K 119 193
                                        

Yorumlarınızı bekliyorum gençler

Yatakta esneyerek uyandığımda dudaklarımda bir tebessüm oluştu, ellerimi yatağın diğer tarafına attıp ama sevde yoktu.

Gözlerimi açıp odaya baktım, muhtelemen uyanmıştı çoktan. Nerdeyse saat akşama geliyordu.

Yatağımdan çıkıp direk banyoya girdim, dişlerimi fırçalayıp kıyafetlerimi giydim ve aşağı indim.

Dışarı çıkıp gezmemiz gerekiyordu,  bugün bizim ilk yılımızdı. "Sevdee" aşağı indiğimde kimse yoktu, annemde işe gitmişti herhalde ama sevde nerdeydi.

"Aşkımm nerdesin, sakın işe gittim demee" onunla geçirmek istiyordum bugünü çünkü.

Telefonumu alıp sevdeyi aradım, kapalıydı. Telefonu niye kapalı olsun ki, çok saçma.

Sonra annemi aradım "alo annee, sevde orda mı?" Gerçekten işe gittiyse fena trip atacaktım, bari bugün gitmesin.

"Hayır bugün gelmedi" yüzüm düşmüştü.  Nerdeydi ki bu kız "telefonu kapalı, ulaşamıyorum. Evde de değil"

"Ben 15 dakikaya evde olurum tamam mı? Endişelenme" başımı salladım ve evin diğer yerlerine baktım.

Bahçeye, mutfağa, çalışma odasına merdivenlerden yine yukarı çıkarken bu sefer arabanın anahtarını almak için gittim. Oda hâlâ dağınıktı.

Üzerime pantolon sweat aldıltan sonra çantama doğru gittim. O anda masada bir kağıt gördüm. Üzerinde büyük harflerle ismim yazılıyordu.

Kalbimde hir korku oluşurken hızlıca yatağa oturup okumaya başladım.

Bu satırları sana yazmak, belki de yapmam gereken en zor şey.
Ama yazıyorum… Çünkü söylemeden gitmek sana haksızlık biliyorum.

Yine de bir açıklama getiremiyorum. Kelimeler eksik kalıyor, sebeplerim suskun.

Sadece gitmem gerektiğini biliyorum.

Bazen kalmak, sevmekten daha çok acıtır. Bunu anlamayabilirsin belki

Ve bazen... bir insan en çok sevdiğinden uzaklaşmak zorunda hisseder.

Seninle geçirdiğim her an için minnettarım.
Gözlerin, gülüşün, bana sarılırken olan hâlin… hepsi içimde bir yerde kalacak.

Ama artık o yerde kalmalısın.
Çünkü bu hikâye, devam etmeyecek.
Bunu neden hak ettiğini bilmiyorsun. Düşünmeden duramayacaksın ama düşünme

bazen gitmek, sadece gitmektir.

Ben seni… unutmam.

Elveda alara.

Ellerim titremeye başlarken gözyaşlarım yüzünden yazıları artık okuyamıyordum.

Tekrar tekrar okudum tüm satırları, anlayamıyordum. Niye böyle bir şey yazsın ki. Şaka yapıyor olmalıydı.

Masanın kenarına tutunarak dizlerimin üstüne çöktüm. Sanki ayaklarım beni daha fazla taşıyamıyordu. O an dünya durmuştu ve içimde bir şey kırıldı,  sesi çıkmadan, ama yankısı sonsuza dek sürecek bir kırılma…

“Bu bir şaka… değil mi?” dedim kendi kendime, gözlerim hâlâ kâğıda takılı. Yazı onun el yazısıydı. Her harf, her eğik çizgi tanıdıktı. Kalemi tutarken baş parmağıyla küçük bir kıvrım yapardı, işte o kıvrım bile oradaydı.

Yüreğimde boşluklar oluşuyordu sanki… Nefes almak, dünyanın en zor işi gibiydi.

“Neden gittin Sevde?” dedim fısıltıyla.
“Beni hiç mi düşünmedin… ya da düşündün de mi gittin?”
Sorular cevapsızdı. Mektup, açıklamadan çok bir vedaydı.

Umudun Yolcusu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin