Aradan tam 2 ay geçmişti, sınavlar çoktan bitmişti. Hatta ikinci sınavlargelmek üzereydi ama sevde hiçbir şekilde bu bir ay içinde randevuya katılmadı.
Hep bir bahane buluyordu, bu süreçte yanından bir dakika bile ayrılmayıp ikna etmeye çalışıyordum. Sadece bahane buluyordu. Gitmek istemiyordu, önyargılı davranıp çekiniyordu çok fazla.
Üstelik dediğini yapacağım demiştim ona ve gerçekten çok fazla karışıyordu her şeye. Dışarı çok fazla çıkmıyorduk, sevde korkuyordu hâlâ
Bunun anlamsız olduğunu sôylesem bile ikna olmuyordu, dışarı arada çıkıyorduk. Ondan sonrada şirkette duruyorduk
Ben telefonumla ilgileniyordum ama sevde annemin verdiği tüm işleri ôzenle bitirip her şeyi ôğrenmeye çalışıyordu.
Öyleki artık haftalık toplantı planlarını bile o yapmaya başladı, o böyle titiz bir şekilde islerini hallettikçe annem daha fazla ona önemli işler veriyordu. Sevde de bunu seve seve kabul ediyordu.
Fakat bu benim istediğim bir şey değildi, ben sevgilimle eğlenip vakit geçirmek istiyordum, şirkette işle ilgilenmek değil.
Telefonumu oflayarak kapattım ve masaya koydum, sevde uzun süredir amnemin önemli gördüğü bir işi bitirmeye çalışıyordu. Tabikide ônceden detaylıca ne yapması gerektiğini anlatıyordu ona.
Toplantılara katılıyordu ve orda her şeyi babamla birlikte neden bu kararlar verildiğini kar zarar durumunu ögretiyorlardı.
Sevde bilgisayarda da çok iyidi, bir kere öğretmen yeterliydi. Hemen kapıyordu ve ben hiçbir şey anlamıyordum.
"Ne zaman gideceğiz eve" o burda diye bende burda boş boş oturuyordum, sevde yanlız kalamıyordu çünkü. "Çok az kaldı"
"Yarın halletsen olmaz mı ya, sıkıldım artık" okuldan gelip dolaşmak yerine burda oturup bitmesini bekliyordum işinin.
"Yarın toplantı var, yetişmesi gerekiyor." Sôzleşmeleri ve sartlarını detaylıca geçiriyordu bilgisayara. Tabi bunu onların dilinde yapıyordu, bu dosya hem türkçe hemde fransızca yazacaktı.
Yanlış anlaşılmasın sevdeyle gerçekten gurur duyuyorum, onun zaten ne kadar başarılı olduğunu da biliyorum ama yine de daha genciz biz gezip eğlenmek varken niye zamanımızı sadece isle heba edelim ki.
Sevgilimle vakit geçirmek istiyordum sadece, bunu istemek benim hakkım değil mi?
Aradan tam 45 dakika geçti ve sonunda işini bitirmişti, oturmaktan heryerinin ağrıdığınada eminim.
Bana doğru gelirken telefonumu elimden bırakmadım, bu konuda ona söyleniyordum evet. Benimle ilgilenmesini istiyordum çünkü.
Ben ondan ilgi istiyordum, bu benim en doğal hakkım ama o eve giderken bile ya dersleri ya da işi düşünüp çalışıyordu.
Ve bunu yaparken asla beni yanından ayırmıyordu. Psikolog olayınıda unutturmaya çalışıyordu, konusunu açılınca bile hemen değiştiriyordu bir şekilde. Ya da yakınlaşıyordu.
"Bitti bebeğim, gidelim hadi" oysaki buraya gelirken işini erken bitirip dışarıya çıkacağımıza söz vermişti. Erken bitiremedi iki saat daha fazla durduk.
Ona bakmayıp ayağa kalktım, ellerimi tutacaktı ama cebime koydum. Hava soguktu, ceketle dolaşıyorduk artık.
Koluma girdiğinde sesimi çıkarmadım, sessizce arabaya bindik. Bakalım verdiği sôzü hatırlayacak mıydı?
"Niye sessizsin, uykun mu geldi" saat 9.30'tu. Yorgundum evet ama şu an bile istediğimi yapsa yumusardım.
"Uykum yok" trip attığımı anlayınca biraz gerildi, ortamda sessizlik oluştu. Konuşmayacaktım, bir haftadır bir kere bile dışarı çıkmamıstık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umudun Yolcusu (+18)
RomantizmBu hikayede akran zorbalığı ve yetişkin içerik bulunacaktır. İki liseli kızın arasındaki olaylardan ilerleyecek. Nefretle başlayan bir ilişki
