50. Bölüme kadar gelmişiz, bunun şerefine bôlümü smutla bitirdim.
Sizden ricam fikirlerinizi yazın, bôlümleri yorumsuz bırakmayın.
"hayır, hayır kalkma ben getiririm" elimdeki muz kabuğunu tabağa koydum, yere düsünce kaldırmaya üşendim ve telefonu getirince kaldırırım diye içimden geçirdim.
hızla alaranın telefonunu alıp ona götürdüm, aradan 5 gün geçmişti. Alaranın yüzündeki izler geçiyordu ama kaburgaları hâlâ acıyordu
"Sevgilim iyiyim diyorum size" eline telefonu verdikten sonra saçlarını taramaya başladım.
"Tamamen iyileşene kadar böyle olacak" bu hafta okuldan geri kalmıştık ayladan derslerin en azından ses kaydını almasını rica ettim, karşılığında ona tüm notlarımı verecektim.
"Ya bari dışarı çıkalım, bunaldım evden" alara söylenmeye devam ederken tarağı bıraktım ve önüne gectim.
"Olmaz" bunu saye bizi takip eder diye istemiyordum, korkuyordum. "Biraz daha böyle çocukmuşum gibi davranırsanız kacıp giderim"
"İlgileniyoruz işte seninle" yemeğine kadar her şeyini düşünüyorduk, hatta kendi ellerimle veriyordum "ilgilenin, ilgileninde. hani sevgilim ben yatalak değilimki şükür elim ayağım tutuyor."
Kaşlarımı çattım ona. O takmayıp devam etti "Banyomuda kendim yapabilirim di mi?" Hâlla hâlla normaldede beraber yapıyorduk, şimdi mi sorun oldu. Ne güzel yıkıyordum işte.
"Seni düşünüyoruz, hastasın diye" kendimi savunduğumda alay eder gibi güldü "içerde yıkama bahanesiyle fırsatçılık yapıp beni ellemeyi biliyorsun ama, o zaman hasta değil miyim ben"
Ağzımı açsamda tek kelime bile edemedim. "iyileşme sürecemi mi hızlandırıyor" diye sordu bu sefer, hâlâ dalga geçiyordu.
Evet bu arada hızlandırıyordu, nedense o zaman hic ağrısı yok. Sevismek için can atıyor hanımefendi.
"Yaa, tamam ilgilenmeyeceğim senle git"
Dedim ellerimi göğsümde birleştirip başımı başka tarafa çevirirken.
Hemen yatakta benim tarafıma dönüp yüzüme bakmaya çalıştı ama hiçbir şekilde buna izin vermiyordum.
"Hayatım, küsecek ne var ki bunda şaka yaptım" o mavi gözlerine bakmayacaktım, bu sefer tribim uzun sürecekti.
"İstediğini yapıyorum işte, bunalmışsın ya ilgimizden. Rahat bırakıyorum seni, git istediğini yap karışmayacağım"
Ayağa kalktığımda hızla ayağa kalktı "aaahh" dedi kaburgalarını tutup, hızla ona dönerken hemen onu tuttum "hii ne oldu, alaraaa çok mu acıyor"
Onu yine yatağa oturttum, inatçı keći her fırsatta korseyi çıkartıyordu ama tehtit ederek tekrar takıyorduk. Rahat edemiyormuş hanımefendi.
"Evet acıyor aşkım" dedi, dudağımı büzüp elimi koydum. "Sen niye kalkıyorsun ki bu kadar hızlı" diye azarladığımda ağlıyormuş gibi sesler çıkarttı.
"Canım acıyor, senin dediğine bak. Bana küsüp gidiyordun az önce. Benim suçum değil"
"Ne yapayım, sende ısrar etme. İyileşmedin daha" onu sıkmayacağım desemde onun için endişeleniyordum. Buda tabikide fazla korumacı olmama sebep oluyordu.
"Bir şey olmazki, biraz yürüyeceğiz sadece, aşkım çok sıkıldım evde" dedi bana kedi gibi bakıp dudağını büzerken. Gözlerinide kırpıştırdığında derin bir nefes aldım.
Gözlerimi caktırmadan gezdirirken Gelen farkındalıkla kaburgalarının üzerindeki eline baktım, canı acıyor gibi gôzükmüyordu "acıyor mu?" Dedim tek kaşımı kaldırıp. "Haa"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umudun Yolcusu (+18)
RomanceBu hikayede akran zorbalığı ve yetişkin içerik bulunacaktır. İki liseli kızın arasındaki olaylardan ilerleyecek. Nefretle başlayan bir ilişki
