is görüşmesi

1.1K 99 97
                                        

Titriyordum ama soğuktan değildi, sonunda iki hafta geçmişti. Bugün fransadan misafir gelecekti ve bende onlara birlikte olacaktım.

Terleyen elimi peçeteyle sildim ve derin bir nefes aldım, geçen hafta melek teyzenin istediği dosyaları geçirmiştik bilgisayara alarayla birlikte.

Okul başlayalı 4 hafta olmuştu, dersler bana zor geliyordu bu yüzden her gece çalışıyordum. Hayatım yine bir rutin haline gelmişti, okul iş ve ders çalışma.

Yalan söyleyemeyeceğim bu sürede alarayla hep birlikte olsak bile vakit geçiremiyorduk. Bundan yakınıyordu, elimden geldiğinde ona zaman ayırmaya çalışıyordum zaten ama bu iki haftadır stresten hiçbir şey yapamıyordum.

Fransızcam iyidi evet, yeterliydi. Yine de korkuyordum. Yanlış yapmaktan, daha doğrusu rezil olmaktan. Ya melek teyzeyi utandıracak bir şey yaparsam. Ben herkesin içinde konuşamazdım ki, utanıyordum.

Ellerimi tutan parmaklarla bacağımı sallamayı bıraktım, hiçbir şey söylemedi. Bu ufak dokonuşu bile beni rahatlatmış ve biraz bile olsa sakinleştirmişti.

Hoca 10 dakika sonra dersi bitirdiğinde hızlıca alaraya döndüm. "Alara ben gitmeyeceğim, yapamam ben" dedim hızlıca. "Bende yanında olacağım, niye korkuyorsun ki" doğru o da biliyordu fransızca ama olsun, ben hiç konuşmak istemiyordum.

"Çünkü hiç bir şey yapamayacağım" rezil olmak istemiyordum, korkuyordum işte. "Tamam seni zorlamayacağım" dediğinde şaşırdım sonra rahat bir nefes aldım. Benim bildiğim alara beni ikna etmeye çalışırdı.

Melek teyzeye karşı kendimi çok mahçup hissediyordum, bana bu kadar iyi geliyorken onlar için bunu bile yapamıyordum. Üstelik onların bana ihtiyacı yoktu ki zaten, sırf kendimi geliştirmem için yapıyordu. İstese yüz tane bulurdu ve eminimki vardırda.

"Ben zaten orda olacağım, yani korkmanı gerektirecek bir şey yok tamam mı? Rahat ol" dudağımı dişlemeyi bırakıp başımı salladım. Sınıfta herkes çıkmıştı, bende çantamı alıp ayağa kalktım.

Alara koluma girdiğinde birlikte arabaya doğru yürüyorduk. Önümüzden biri bizi tarafımıza doğru baktı, kaşlarım çatılfı "niye buraya baktı"

"Karşındayız ya hani sevde, görmesi bakması norma değil mi?" Alara bu hareketlerimden sıkılmıştı ama içim içimi yiyordu. "Bakmasın, onca alan varken sana bakmasın." Alara gözlerini devirdi.

"Off sevde, her şeyden anlam çıkarma" durup üzerini süzdüm, tayt giymişti. Oysaki giyme demiştim. "Keşke bunu giymeseydin, tüm kıvrımların belli" dediğimde şaşırarak baktı bana. "Yok artık, pes cidden"

Kafasını iki yana sallayıp arabaya bindik, istikametimiz evdi. Eve gidip hazırlanacaktık, bir restoranta yemek yerken iş konuşacaklardı.

Eve vardığımızda ikimizde kısa bir duşun ardından bornozlarımızla dolabın önünde durduk. Alara eline bir tane elbiseye almıştı. Dar ve bütün vücut hatlarını gôsterecek bir elbiseydi. Kalçasına kadar yırtmaçlıydı, onu bu elbisenin içinde düşünmek bile kalbimi hızlandırmıştı.

"Bu elbiseyi mi giyeceksin" dedim gözlerine bakarken. 3 haftadır istediğim gibi giyiniyor ama şimdi ne değişmişti ki.

"Bunu giymek istiyorum" dedi sakince, dudağımı dilimle ıslatırken istemsizce nefesimi seslice dışarı verdim. "Başka bir şey giysen olmaz mı?" Dedim sakinliğimi koruyarak.

Elbiseyi bırakmadı bana arkasını döndü ve gidip saçlarını kuruladı "alara" dedim arkasından, bu elbise içinde nasıl duracağını düşünemek bile delirtiyordu.

"Bunu giyeceğim sevde, tartışmak istemiyorum" bana bakmıyordu, konuşmama bile izin vermeyip kararını söyledi. "Beni dinleyeceğini söylemiştin" dedim isyan edip.

Umudun Yolcusu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin