Bu bölümü yazarken çok eğlendim gerçekten, yorumlarınız merak ediyorum lütfen eksik etmeyin.
Tam iki saattir uyanmıştım, bebeğim kollarımda masumca uyuyordu. İstese tüm günümü ona verirdim ama uyanınca gideceğinden de emindim.
Sürekli kıpırdanıp üzerimde hareket ediyordu, ellerini göğsüme koyuyor ya da boynuma sıkıca sarılıp hareket etmemi imkansız hâle getiriyordu
Kolumu hiç hissetmiyordum zaten, çokta önemli değildi. Başından öpüp boynumda düzenli nefesler alıp veren sevgilimi sarmaladım.
Yan dönmüştüm o da yüzünü boynuma gömmüş ve kolumun üstüne uyuyordu, bir elini üzerime atmıştı, bir bacağını kırıp bacaklarımın arasına atmıştı.
Biraz geri çekildim ve yüzüne baktım, gece boyu bir an için bile benden ayrılmadığı ve yüzünü kaldırmadıgı için ter içinde kalmış. Saçları yüzüne yapışmıştı.
Ellerimi yüzüne getirip saclarını yüzünü oksayarak geriye attım yumuşak bir şekilde.
Dudaklarımı alnına değdirdim ve narince öptüm. Yüzünü inceledim uzun süre, onu o kadar ôzlemiştim ki kendimi tutamıyordum.
Önü öpmek saatlerce sarılıp öylece durmak istiyordum. Kaybettiğimiz zamanı telafi etmeliydik, onsuz bir dakika bile geçirmek istemiyordum.
Kalemle çizilmiş kadar güzel hatları kücücük burnu ve pembe dudakları iç çekmeme sebep oldu.
"Daha fazla ağlamana izin vermeyeceğim" benim yüzümden ağlamamalıydı artık. Onu mutlu etmek için her seyi yapacaktım.
Benim dünyam o olacaktı ve ben sadece onun etrafında dönecektim, onunla ilgilenmem hep hoşuna gidiyordu. Bunu seve seve yapardım.
Yatakta esnedi ve birkaç mırıltı çıkartı, bana doğru gelip tamamen üzerime çıktı.
Yüzünü boynuma gömdü ve öylece durdu dudakları tenime değince kalbim hızlandı, uyanık mıydı değil miydi bilmiyorum.
Bir elimi beline diğer elimi saclarına daldırdım. Hareketleri durdu ve yavaşça başını kaldırdı.
Yüzlerimiz birbirine milim kadar uzaklıktayken bana şaşkın gözlerle bakıyordu.
"Günaydın bebeğim" belindeki elimi sıkılaştırdım kaçmaması için sonra da yüzüne dokundum.
Aralık dudakları ve yeni uyandıgı için şişmiş şaşkın gözleri onu çok tatlı yapmıştı.
Bu şaşkınlığından faydalanıp yanağından öptüm, kendine gelip üzerimden kalkmaya çalıştı ama buna izin vermedim.
"Bırak beni" sesi küçük bir çocuk gibi çıkarken gülümsedim. O kadar tatlıydı ki onu yemek istiyordum.
"Günaydın demek yok mu?" Hâlâ kendine gelemediği için dalıyordu, bana direnmemesi de oldukça hoşuma gitmişti.
"Yok" hâlâ yanaklarını okşarken dudağımı yaladım, onu öpsem bir şey der miydi ki.
Huysuzca hareket ederken ellerimi açıp kalkmasına izin verdim, kalkmasıyla tekrar yatağa düşmesi bir oldu.
Dudaklarımdan bir kıkırtı kaçtı, sinirle bana baktı. Tam bir şey diyecekken gözleri bacaklarıma kaydı, uyuduğum için baya bir açılmış ve yukarı çıkmıştı.
Yanakları kızarmaya başladığında gôzlerini zar zor çekip bana baktı. Bir şey demeyip ayağa kalktı ve lavaboya girdi.
Bende peşinden kalkıp üzerimi düzelttim. Saçlarımı düzeltip çıkmasını bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umudun Yolcusu (+18)
RomanceBu hikayede akran zorbalığı ve yetişkin içerik bulunacaktır. İki liseli kızın arasındaki olaylardan ilerleyecek. Nefretle başlayan bir ilişki
