Aman Allah'ım Sahra !

887 160 416
                                    

KGYS (Kent Güvenlik Yönetim  Sistemi ) merkezinde sıradan bir gündü ve mesai saati yaklaştıkça görevli memurlarda masalarındaki  yerlerini alıyorlardı. Bu arada amir Yekta erkenden gelmiş olacak ki  masasında oturur vaziyetteydi.

Geniş salonda hilal biçiminde belirli aralıklarla dizilmiş masaların ve monitörlerin düzenine ve de büyük ekrana hakim bir noktada bulunan masasında otururken, mesaiye yeni gelen memurları gözleriyle süzüyor ve bir göz kırpması hafif baş sallaması ile selamlarını alıyordu. Sol tarafında çay bardağında demli bir çay ve yanında bulunan tabakta iki poğaça olduğu halde kahvaltı yapmadığı ve öğünü onlarla geçiştireceği belli oluyordu.

Tüm bunlar onun bekar olduğuna işaretti ama bir çok mesai arkadaşı tarafından sevilen bir kişilikti. Sevildiği için de ona yakınlarından ya da evlenmesi için aynı meslekten olan kızlar önermişler ama hepsine o net cevap vermişti...  " Hayır, teşekkür ederim "

Yekta ilerleyen yaşına rağmen neden evlilik yapmak istemiyor bu bilinmezdi ama onun zihni hep meşguldü. Bir türlü kafasındaki keçileri kovamamıştı. Keçiler hep bir yerlere kaçıştığı için çoğu zaman onları bir araya toplayamıyordu.

Onun KGYS merkezinde göreve başlamasına sebep olan  Kenan'dı. Kenan'ın bağlantıları geniş olduğu için ricaları geri çevrilmez ve küçük bir ısrarla istediğini yaptırabilirdi.

Tabi öyle her istediğini yaptıran yüzsüz insanlar gibi de değildi. Sadece özel ve istisnai durumlar için mahcup bir şekilde ricacı olurdu. Bu durum şartları içinde Yekta da o istisnai ve özel durumlardan biriydi. Üç Yıl evvel onu izleyip bardan aldığı gün kullandığı bu inisiyatifini yeni görev yeri içinde kullanmıştı.

KGYS merkezi olayların dışında sakin aksiyon gerektirmeyen bir yerdi. Yekta sadece kameraları izliyor, izlettiriyor, telsiz ve mobil ağ üzerinden iletişimi sağlıyor ve ekipleri olay mahalline yönlendiriyordu. Bunun dışında monoton bir hayat onun yaşam tarzı halinde devam ederken o bundan pekte şikayetçi görünmüyordu.

İşte bu gün. Yani sıradan başlayan bir pazartesi günü; gün, usul usul aydınlanan seher vaktini atlatmış ve öğleye doğru güneşin haşin bakışıyla bulgur bulgur terlerken, günün en sıcak halini alıyordu.

Yerinde oturmaktan sıkılan Yekta ise masadan telsizini aldı ve kalktı. Masalar arasında gezinmeye başladı. Görevli memurlarla diyalog kuruyor ve ilginç gelişen olaylar hakkında bilgi alıyordu.

Ortalara yakın masalardan birinde oturan görevli memur Kubilay ile konuşurken onun monitöründe görülen bir görüntü gözüne takıldı. Kubilay tam o görüntülere odaklanıp ekiplere bilgi verecekken, amir Yekta omzuna dokundu ve " bende " dedi. O da onaylar şekilde başını salladı.

Hızlı bir şekilde geniş duvarı kaplayan ana ekranın önüne doğru yürüdü. Yüzü ekrana dönük haldeyken, duvarı kaplayan ekranı işaret etti.. " Kubilay görüntüyü ekranın dörtte birine yansıt " diye buyurucu bir sesle talimat verdi.

Anında değişen ekranın dörtte biri Kubilay'ın izlemekle görevli olduğu bölgenin bir kamerasına aitti. Kameraya takılan görüntüde bir kavga var ve bu kavgaya beş kişi dahil olmuş darp olayı gerçekleşiyordu.

" Kubilay haritadan olay yerine en yakın ekipleri bul bana "diye emir verdi. Ama gözünü ekrandan ayırmıyor olan biteni en ince ayrıntısına kadar takip ediyordu. Kubilay gps haritasını olay görüntüsünün yan ekranına yansıttı. Yakınlarda iki ekip vardı ve birinin ulaşımı daha kolaydı.

Yekta telsizi ağzına götürdü. " Merkez 4821 " birkaç saniye bekleyip sonrasında, " birinci caddede, başak pastahanesi önünde kavga olduğu sistemden net bir şekilde gözüküyor... Ayrıntılı bilgi aktaracağız!.. " diyerek yakında bulunan ekibe anonsu geçti. 

BENİ BUL !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin