Ailene Sahip Çık !

435 48 389
                                    

" Yekta! Hangi Yekta? " 

Sahra koltukta kıvranırken, Semih rahat tavrı ile oturduğu yerde doğruldu." Hatırlatmamı ister misin hanımefendi!? " ellerini birleştirmiş birbirine sürtüyordu. 

Sahra zeki kadın, elbette Semih'in kimi sorduğunu ve ellerini birbirine sürterek neyi ima ettiğini çok iyi biliyordu. Eski aşkından bahsetmek onun için sıkıntı değildi. Fakat küçük Yektaya eski aşkıyla aynı ismi vermiş olması, aile içinde bir ömür pişmanlık yaratacak durumları ortaya çıkartacaktı. Kısa bir müddet akıl fırtınası estirdikten sonra, 'acaba nasıl bir cevap vermeliyim ' diye düşünürken ağzı burnu, yüzü ve başı sızlıyordu. Öte yandan hiddetli bakan gözleri, gergin vücudu ile sert görünmeye çalışan sırık adam, yani ünlü mimar Semih Yörükoğlu; fiziksel şiddet göstererek kendisinin erkek olduğunu ispatlamış oluyordu. 

Oysa ki, kazın ayağı öyle değil. Erkek öyle olmalı ki; sevgisi, şefkati, heybeti ile yuvayı ve o haneyi sarıp sarmalamalı. Erkek dediğin, ne kadar huzur üretirse o kadar mutlu bir aile yaratacağını bilmeli. 

Lakin Bu fasulye sırığı, ailevi meselede nasıl bir davranış geliştireceğini bilemediği için kaba kuvvete başvurmuş ve Sahrayı incitmişti. Şimdi akşam yerini geceye bıraktı ve koyu rengin üstüne huzursuzluğun kasvetli de ekleniyordu. Sahra, ' Zifiri karanlık böyle bir şey olmalı ' diye düşündü. Zihinlere karanlık çöktüğü zaman, gece gündüze de çevirse rengini, değişen bir şey olmuyordu. Sahra nereden nasıl başlasa durumu nasıl kurtarsa bilemedi. İki ucu boklu değneği tutmuştu bir kere. 

Her şey iç içe geçmek ve keşmekeş yaratmak için sıra bekliyordu. Yekta tarafı, Kenan tarafı, Sahra tarafı hepsi birden sıkıntıları üstlerine çekmeye başlamışlardı. Sanki kader bunları bir noktada toplayacağa benziyordu. Sahra, kibar bir insandı ama bir o kadar da haşin ve de cevval olabilirdi. O yuvasını kurtarmanın derdine düştüğü için sırık adama canım cicim demekten imtina etmiyordu. 

Kocası tarafında durum tam tersiydi. Semih için sıkıntı büyüktü. Ona göre karısı, Yekta isimli bir adamla kendisini aldatıyordu ve yetmezmiş gibi bir de çocuğuna Yekta ismini verme salaklığını göstermişti. ' Kendimi hıyar gibi hissediyorum ' kıvamında bir ruh haline bürünmüşken, dürtüleri tavan yapmış düşünemez olmuştu. Sadece kaba kuvvetle duymak istediklerini Sahraya söyletmenin çabası içine girmişti. Lakin sandığı gibi de değildi. İşte sahra böyle bir keşmekeşin içinde," ne anlatsam da durumu kotarabilsem " diye dertlenirken, ona," anlatacağım sana her şeyi anlatacağım ! " dediği an da o, sahranın üstüne bir hışımla yürümüş ve uzunca güzel saçlarını avuçlamış ve de aşağı doğru çekmeye başlamıştı. Yüzü tavana doğru kalkan Sahra'nın genzine yine kan akıyor, boğulacak gibi oluyordu. Sırık adam, " demek ihanetini kabul ediyorsun! Ölümlerden ölüm beğen kaltak! " . Daha sıkı kavradığı için saçlarının dibi acıyan Sahra'nın yüzüne doğru eğilmişti. " Sana Yörükoğlu ne demek hatırlatacağım! " dedi ve hızlı adımlarla salondan ayrıldı.

Semih'in gittiği yeri ve gelirken nasıl bir halde geleceğini bilmeyen Sahra, Semihten korkmaya başladı. Daha kötü duruma gelebilecek olmasına rağmen baba yörükoğlu'na mesaj atma fikrine kapıldı. Sırık adam gelmeden masada duran çantasından telefonunu çıkarttı. Son arama listesinde aradığı kişiler arasında duran Celal Yörükoğlu ismine tıkladı ve açılan sayfada mesaj gönder butonuna tıklayıp açılan sayfaya iletisini yazdı. " Baba acil yetiş Semih bana kötü şeyler yapacak! " sonra gönder tuşuna bastı ve telefonu orta sehpada duran çantanın altına sıkıştırdı. Sonra hiçbir şey yapmamış gibi eski pozisyonunu aldı. 

Sahra " İnşallah mesajı almıştır! " diye dualar ederken Sırık adam elinde ki usturayı sallayarak geldi. O an da Sahra'nın beti benzi attı. Oysa ki Semih çok kibar adamdı. Bu güne kadar böyle aşırılıklarını görmemişti. Bir elindeki mendil ile yara beresinin üstüne bastıran Sahra, diğer elini ağzına götürmüş hayretini ifade ediyordu. Sırık adam bir kadın için güzellik daha doğrusu görüntüsü çok önemli olduğunu biliyordu ve bu yüzden anlaşılıyor ki, kalıcı bir iz bırakmak isteyecekti. Sahraya, "Seni dinliyorum " dedi ve onun orta sehpada bulunan çantayı elinin tersiyle itip yere savurdu. Çanta ile birlikte savrulan Telefona pek aldırış etmedi. Sonra sehpada boşalan yere oturdu. Sahranın tam karşısında bulunan bu yerde onun tam hakim noktasındaydı. 

BENİ BUL !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin