Neyin var Yekta'm?

410 65 393
                                    

' Bu işte bir terslik var. Sahra'm bu kadar gamsız, bu kadar duygusuz olabilir mi ? '

Yaka cebinde her daim bulundurduğu Sahranın görüntü fotokopisine bakarken bunları söyleyen Yekta; yine aynı rıhtımda, aynı yerde, aynı arabanın kaputu üstünde otururken, gelmeyeceğini bile bile sol tarafına  doğru kayarak yanında Sahraya yer açtı.

Doyamadığı görüntüsüne devamlı bakmaktan yıpranan A4 kağıdı deforme olmuş görüntü silikleşmişti. " Yarın ilk işim, bu görüntüden yeni bir çıktı almak olacak " dedi ve fotoğrafa bakmaya devam etti.

Aracının camları açık olduğu haldeyken radyonun sesini açmış yalnızlığına şarkılar eşlik ediyordu. O an da radyoda çalan şarkı çok tanıdık geldi. İçinde ince bir cızlama ile akıp giden şarkı, onu geçmişin en aşk dolu günlerine götürdü. Çünkü bu Sahra ile onun vazgeçilmez şarkısıydı.
...

Hem utangaç hem hevesli

Mektepli sevgililerdik

Pek kırılgan pek acemi

Bir söyler bin gülerdik

...

Ah kaldırımlar biliyor

Bir devir muhteşemdik

Güz güneşinden hüzünlü

İlk yazdan şendik

...

Gözleri nemlenen Yekta, o gözünden düşecek damlaların yer çekimi kuvvetine karşı koyamazken, içinde biriken duygu selini nasıl tutabilirdi? " İşte aşk, böyle en savunmasız anında adamı söyletir" dedi ve döküldü içindekiler,

Biz iki papatya çiçeği kadar şanslıydık

bir dalda boy verdi aşkımız

Biz tek solukta nefeslendik

Liseli aşıklar kadar acemi

İlk yaz kadar şendik...

Bizdik bizdik

Kaldırımları şahit tutan sevdalılar

Kahramanca sevdik, masumca öldük...

Şimdi ne ismimiz kaldı, ne de cismimiz

O kaldırımlar umutsuz

Işıkları renksiz lambaları hevessiz

Sinekleri daha bir efkarlı şimdi...

Şahitlik yarım kaldı

Tamama ermedi sevdamız...

Bizdik, bizdik

Kapılıp bir yalanın ardına

kendi dünyamızda debelenen

Aşılmayan her yolun başında öylece kala kalan

Ardımızda bıraktıklarımıza ulaştırmıyorken zaman

Yıllar geçti ve biz boy boy küfürler edindik...

Bir sevda kondu başımıza

Nasıl da telaşlı, nasıl da dertli

nasıl da heyecanlı, nasıl da ruhani

Dünyanın sonu gelmeyecekmiş gibi

Varlık içinde kaybolup

Kaf dağının ardında dolaşan Anka gibi...

Ah sevdam sen değil misin eğriyi doğru yapan

Ve doğruyu eğri?...

Geçmiş geçmiyor, gelecek gelmiyor

BENİ BUL !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin