Karanlık köşede bir şahıs battaniyesine sarılmış altında karton serili olduğu halde yerde iki büklüm yatıyor. Bulunduğu odanın tavanı çok yüksek ve küçük bir penceresi var. Etrafına cılız ışık yayan ampulü ise önünde uçuşan sinekler sayesinde odada huzursuz edici bir hava yaratıyor.
Zaten o oda da bulunan hiç kimse huzur verici bir iş yapmıyordu. Yalnızca köşede battaniyesine sarılmış iki büklüm yatan şahısla birlikte huzur isteyen bir tek o vardı;
O, tahta sandalyeye elleri arkasından bağlanmış bir şekilde oturtulmuş ve kendinden geçmesi sağlanmış birisiydi. Olduğu yerde süzülürken onun hemen karşısında iki metre açığında oturan şahıs ise bıyık altından gülüyordu. Gerçi bir tutam sakalı vardı. Amuda kalmış bir vaziyette olsaydı eğer bu şahıs sakal altından da gülebilirdi.
Her neyse bir anlatıcı olarak bu kadar beyin fırtınası yapmam akla zarar bir durum.
O bıyık altından gülen şahıs şekerim kuaför'ün, "Patron" dediği adam, yani mafya babası Celal Yörükoğlu, namıdiğer Yörükoğlu idi.
Arkasında dikilen iki kirli adamın diğer adıyla mafya fedaisinin direktiflerine hazır beklediğini biliyordu. Onun verdiği öz güvenle karşısında oturan ve kendisinden geçmiş olan zavallı adama sunturlu küfürler yağdırıyordu.
Patron coştukça coşuyorken köşede battaniyesine sarılmış iki büklüm yatan adam bundan duyduğu rahatsızlığı belli eder şekilde oflayıp pufluyor, olduğu yerde kıpırdanıyordu. Göz ucuyla köşede yatan adamın kıpırdanmasını gördüğü halde aldırış etmeyen ve küfürleri boşluğa savurmaya devam eden Yörükoğlu, sigara içmekten sararan pos bıyıklarını sol eliyle sıvazladı. Zahmet etmek istemiyormuş gibi eliyle devam edin işareti yaptı.
Arkasında bulunan iki kirli adam; bunlardan biri Vecdi diğeri Necmi idi. Solunda bulunan Vecdi ivedi bir şekilde elleri bağlı olan adama yöneldi. Kenarda duran kovayı kavradı ve içinde bulunan suyu adamın kafasından aşağı döktü. Buz gibi su ile ıslanan adam birden kendine geldi. Boğulurcasına nefes almaya başladı. Etkiye tepki veren vücudu gayri ihtiyari ne olduğunu anlamaya çalışan beynine cevap veremiyordu. Kirli adam Vecdi onun önüne geçip hafif eğildi ve iki eliyle hızlı hızlı yüzünü tokatladı." Heeey kendine gel fare suratlı " derken elleri bağlı adamın başını sallıyor onu kendine getirmeye çalışıyordu.
" Noldu bana? " diyen elleri bağlı adamı çenesinden kavrayıp yüzünü ışığa doğru kaldıran Vecdi, " Hazırsın " dedi ve yeniden efendisinin arkasına geçti.
Celal Yörükoğlu, " biz ağzı gevşekleri napıyoruz ha Veli? "
" Patron ben, ben Vallahi bir şey yapmadım " diyen esmer adam, Yektanın önceki gün nilüfer caddesinde gördüğü işportacıdan başkası değildi.Bıyık altından gülen adam ayağa kalktı ve Velinin yanına doğru ilerledi. " pekii tanımadığımız bilmediğimiz adamlara napıyorduk biz Veliciğim? " diye kinayeli sorular sormaya devam etti.
Veli buraya neden getirildiğini patronun son söyledikleri ile birlikte anlamıştı. Yektaya Şekerim kuaförü tarif etmesi büyük bir aptallıktı ama patronu duymaz diye düşünmüştü . Şimdiyse korktuğu şey oldu. Yörükoğlu olayı duydu. " patron boş bulundum özür dilerim bir daha böyle bir şey olmayacak anam avradım olsun ki!! " ağlamaklı bir sesle kendini acındırmaya çalışıyordu.
Yörükoğlu," biliyorum biliyorum " bu sözleri söylerken bir yandan da Veli'nin etrafında ağır ağır dönüyordu. Sözlerine devam etti. " Elbette olmayacak! Bilirsin ben işimi garantiye almayı severim ve bu kural senin için istisnasız uygulanacak " derken fantazi yaparcasına elini işportacı Velinin daha doğrusu muhbir velinin başına götürmüş ve kısa saçlarının üstünde gezdiriyordu. " her yapılan hatanın bedeli ödenmeli değil mi ? " diye korku salan soruyu sordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ BUL !
Action... KGYS merkezi amirlerinden Yekta Tozkoparan sorumlu olduğu bölge kameralarını izleyen ve mesai saatleri içinde asayişin temini için var gücüyle çalışan bir Emniyet amiridir.. Saha da görevli Polis memurları ile koordineli çalışarak iletişim trafi...