Oley oley

593 103 412
                                    

Bir hafta sonra...

"Amirim amirim "

Kubilay, Yekta amirine seslenmişti. Ama onun masasının başına geldiğinden bile haberi olmayan Yekta kollarını masaya dayamış başını da üstüne koymuş uyukluyordu. Ancak Kubilay'ın üçüncü defa "amirim" deyişi ile onu fark edebilmişti. 

" Söyle Kubilay " diye karşılık verdi. Ama hala gözlerini tam açabilmiş değildi.

" Efendim bunu görmelisiniz? " diyen Kubilay'a baktı ve onun işine olan heyecanını görünce kendinden utanır gibi oldu. Bir müddet öylece boş boş karşıya bakıp düşündükten sonra, beklemesini söyledi.. Kalktı ve bir yerlere gitti. Ancak geri dönmesi fazla uzun sürmedi. 

Elinde soda şişesi olduğu halde salona gelen Yekta elini yüzünü yıkamış, kendine gelmiş ve yüzü gözü açılmıştı. Bunu gören Kubilay gayri ihtiyari gülümsedi. " Ne gülüyorsun Kubi ?" diyerek ona takıldı. Tabi onunla birlikte kendisi de gülümsüyordu. 

Kubilay uzun zamandır amirini böyle gülerken  görmemişti. O yüzden görmesini istediği şeyi ona  göstermekte bir an tereddüt etti . Çünkü keyfini bozabilirdi ve buna sebep olmak istemiyordu. Ama ona göstereceği şeyin mühim bir şey olduğunu düşünerek gelmemiş miydi? Ve o, yani amiri Yektada işini ciddi yapan bir insandı. 

Kubilay  onun hazır olduğunu düşünerek, 'göstermeliyim belki de bu habere çok sevinecek' diye düşüncesini tamamladı. "hadi Bismillah" diyerek amirine doğru eğildi. Yekta'nın bilgisayarını uyku modundan çıkardı.. Ondan yetkili şifresini girmesini rica ettiğinde, klavyeye uzanan Yekta göz ucu ile de Kubilay'ı süzüyordu. 'Ne olabilirdi ki bu kadar heyecan duyduğu şey' diye düşünürken şifresini girmiş ve sistem açılmıştı.. Kubilay sistemden bir yerlere girdi ve bazı bilgileri muhtelif yerlere yazdı. Sonra ne mi oldu?

" CAM 5 " diyerek irkildi Yekta ..." Yoksa kubi..." dedi gözlerinin içine bakarak. 

Kubilay, " Evet efendim bu gün ekranıma tahmin ettiğiniz gibi bir görüntü takıldı. Bilinçli bir şey değildi yaptığım. Geçen hafta İsmet İnönü caddesinde ki kovalamaca da bir görüntü sizi çok etkilemişti. Gördüğünüz yüze bakarken bende sizden etkilenmiştim . 'Ne ola ki bu! Yekta amiri bu kadar etkileyen insan da kim? ' diye düşünürken, baktığınız o yüze bende dikkatli bir şekilde  bakmış olmalıyım ki farkında olmadan o yüz zihnime kazınmış . Bu gün onu CAM 5'te gördüğüm an sizinde bunu görmeniz gerekir diye düşündüm. Umarım kötü etmedim" 

Tereddüt ettiği her haline yansıyan  Kubilay , Yekta amirden gelecek cevaba kendini hazırlıyordu. Ama kaygılanacağı bir cevap gelmedi. 

Yekta, "yok yok Kubilay çok teşekkür ederim bu duyarlılığın için" deyip omzuna dostça dokundu. Ona kızmaya hakkı yoktu. Son bir haftasını zehir eden kadını tekrardan görmek ya da görmemek istediğini kendisi bile bilmezken Kubilay nasıl bilsin diye düşündü.

 Kubilay, " Rica ederim yapmamı istediğiniz başka bir şey var mı amirim? " diye sordu. Belli ki görevini tamamlamış hissediyordu ve işinin başına dönmek istiyordu. 

Yekta, " Kubi, biliyorum bu şahsi bir iş olacak ve benim vicdanım hiç rahat değil ama senden CAM5'i takip etmeni istiyorum. Geçen hafta ki takip görevinde gördüğümüz görüntünün zaman dilimini salisesine kadar not et ve bu görüntünün zaman aralığını da aynı şekilde not et. Hangi gün? saat kaçta? hangi semtte? hangi sokakta? nereden geliyor? nereye gidiyor? yol üstünde konuştuğu, selamlaştığı kimseler var mı? Hangi kameralara takılıyor? bunu senden ayrıntılı bir dosya olarak istiyorum. Tabi tüm mesaini buna harcama. Sadece elimizde ki iki görüntüden yola çıkarak o zaman dilimi çerçevesinde bağlı kal. Zaten bu iş zamanla çok detaylanacak. Zaman mekan ve günler çok değişecek ve de hayli çok mesaimizi alacak.  Haydi göreyim seni " 

BENİ BUL !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin