BENİ BUL !

Büyük Bir Sürprizim Olacak!

Beyaz odada yattığı yatak üzerinde ellerini başının altına koymuş uzanan Yekta zamanı öldürürken canı çok sıkılmış olacak ki, yatağında doğrulup üstünde hastane logosu ve ismi olan yastığı elleriyle düzeltti. Oturduğu yerde bacaklarını yataktan aşağı sarkıttı. Ellerini yanlarına koyup gözlerini yere dikti. Neleri düşünüyordu bilinmez ama acile geldiği vakit baygın olan Yekta ilk müdahalenin ardından kendine gelmişti. Sonra, şu an bulunduğu müşahede odasına alınmış sık sık kontrol ediliyordu. Yine öyle bir kontrol vaktiydi ve hemşire odaya girdi.

" Yekta bey uzanıp dinlenmelisiniz. Her geldiğimde sizi böyle kukumav kuşu gibi otururken bulmak istemiyorum", " hemşire hanım ben iyiyim lütfen ne zaman çıkacağım buradan? ", " doktorla bir konuşayım kontrole gelsin neye karar verirse ona göre hareket ederiz ", " peki ", "siz şimdi uzanın ve dinlenin lütfen! " hemşirenin ısrarı üzerine tekrar yattığı hastane yatağına uzanan Yekta kırmızı dosyayı düşünüyordu. Daha orada yazan hiç bir şeyi okuyamamıştı. Bir tek gerçek adını öğrenebilmişti ve öğrenmesi gereken çok şey vardı.

Yaklaşık yarım saat geçmişti ama hala hemşire ya da doktor, her hangi birisi gelmemişti. Kapı aniden açıldı ve içeri  beyaz önlüklü bir erkek girdi. " merhaba Yekta bey size bir ilaç yapacağız sonra gidebilirsiniz! " dedi. Yekta, 'doktor bu olmalı' diye düşünürken cevap verdi. " elbette doktor bey tabi... Yalnız enjeksiyon işini hemşireler yapmıyor mu? " doğru bir soru ile yakalamıştı beyaz önlüklü adamı. " haklısınız ben zaten doktor değilim... erkek hemşireyim " sözünü söylerken sahte bir gülümseme ile gülümsemiş Yektayı rahatlatmaya çalışmıştı. Oysa ne doktordu ne de hemşireydi. Yörükoğlu'nun Kenan'ın peşine taktığı   adamlarından birisiydi.

" öyle mi? Peki benimle ilgilenen hemşire nerede? " acilen yalan üretmesi gereken kirli adam." onun mesaisi bitti bana devretti. " öğle ortasına daha bir saat var ve mesaisi mi bitti? " Yekta kirli adam olduğunu bilmediği adamdan şüphelenmişti ve o ilacı hazırlarken kendisi uzandığı yerde doğrulmuş hazırlıksız yakalanmamak için gardını alıyordu. Kirli adam, " annesi rahatsızlanmış? "," aynı hemşireden mi bahsediyoruz acaba ismi neydi? " Yekta kendisi ile ilgilenen hemşirenin yaka kartında ismini görmüştü ve onu biliyordu. Lakin bu gelen adamın yaka kartı bile yoktu ve alacağı cevaba göre hareket edecekti.

Kirli adam eğildiği masa üzerinde elinde şırınga ve ilaçla daha doğrusu zehirle uğraşırken omuzu üstünden Yektaya baktı. Onun şüphelendiğini anlamıştı ve usulca elindekileri masaya bıraktı. Arkası dönük haldeydi ve belinden silahını çektiği anda arkasını dönerek namlusunu Yekta'nın yattığı yatağa doğrulttu. O anda eline metal tepsiyle darbe alması bir oldu. Yekta bir tüy kadar hafif oturduğu yatağından kalkmış ve yatağın ayak ucunda monteli bulunan küçük masadan metal tepsiyi alarak tersine gelecek şekilde onun arkasına geçmiş o silahını çektiği anda eline darbeyi indirmişti. Darbenin etkisiyle silah kapıya doğru savrulmuştu.

İkinci darbeyi atmak için kafasına doğru kaldırdığı tepsiyi indirdiğinde kendisine kolunu siper eden kirli adam üçüncü darbe gelmeden gardını aldığı o şekilde Yekta'nın üstüne yürüdü. Boynuzları ile dövüşen manda gibiydi ve başıyla birlikte kolunuda kullanmış Yekta'nın gögsüne tos vurmuştu. Aldığı darbe ile sendeleyen Yekta'nın elinden tepsi düştü. Kirli adam ikinci bir hamle ile tos vurdu ama Yekta onu boynundan kavradı ve bir güreşçi edesıyla boynundan çevirip yere vurdu. Kolu boynuna sarılı olduğu halde ikisi yere düşmüştü.

Yekta var gücüyle onun boynunu sıkıyordu. Kirli adamın boşta kalan sol kolunun yumruğu ile cılız cılız yumruk atmasına aldırış etmeden sıkmaya devam etti. Nefes nefese kalmıştı. " demek beni öldüreceksin! Demek beni yarım adam sanıyorsun! Sana gerçek gücümü tattırayım dur! " Yekta öyle bir sıkıyordu ki boynunu artık nefessiz kalan kirli adam pes edecek duruma gelmişti. Sağlak olan adam sol kolu ile cılız cılız yumruk atarken artık attığı yumruklar iyice şiddetini yitirmişti.