Üç ay sonra...
' " İskenderun sevimli bir kent, sırtını yasladığı dağlarla kendini güvende hisseder. Caddeleri kıyıya dik ulaşır, güzel bir yerleşimi vardır. O güzelim baharatlı yemeklerini özlememek mümkün mü? Bir de her köşe başını kebapçı dönerci tutar, orada aç kalmaz insan. Oyy hele ki künefesi her tatlıya bedeldir. Yazın çok sıcak olsada kışı güzeldir. Modern bir hale geldi son yıllarda, hem seviyorum baba memleketim haliyle kendisine çekiyor beni. Belki zora ki oldu ama yıllardır gitmiyordum iyi oldu " diyen ihtiyarın gözleri, İstanbul - Hatay arası uçan uçağın camından dışarıya bakarken onu seyretmiştim. Altmış yaşında olduğunu söylemesine rağmen yüzünde ki kırışıklıklar onu daha yaşlı göstermeye yetiyordu. '
Yekta üç ay öncesinde uçakta beraberce geldikleri ihtiyarı düşünüyordu. Onun babadan kalma evinde daha doğrusu İhtiyarın Yektaya baba evim dediği yerde oturan sahtekar kiracı, yıllardır bu evde kirayı ödemeden oturmuştu ve kendileri İskenderun'a geldiklerinde kiracıyı evden zorla çıkarmışlardı. Şimdi bu evde sadece kendisi vardı. Yattığı koltuğun üstünde öylece gözlerini tavanın kabarmış yer yer dökülmüş sıva aralıklarında gezdiriyor hayal aleminde yüzüyordu. Sabah tan yeri ağarmış ve horozlar ötmeye başlamışken, ' sabahın müjdesini almak bir farz ' diye düşündü. Kalktı ve koltuğun üzerinde doğruldu, bir müddet öylece bekledi. Kendini hala toparlayamamış olsa da, Yekta için ocak ayı olmasına rağmen ılıman bir havaya sahip bu kentte yaşamak güzel bir şeydi. En son hatırladığı ihtiyarla birlikte bir uçakta idiler ve sonra bu eve gelmişlerdi. Peki ya şimdi ihtiyar neredeydi?
Özel harekat polisleri şafak baskını için sessiz ve hızlı bir şekilde yerlerini aldılar. İki zırhlı araç müstakil evlerin bulunduğu ve Yekta'nın da yaşadığı sokağın iki ucunu kapattı. Her şey o kadar sessiz ilerliyordu ki profesyonel oldukları her halinden belli olan bu polisler sanki kendi mahallelerinde geziyor gibiydiler. Otomatik tüfekleri göğüslerin de asılı olduğu halde, parmakları tetikte hazır bekliyorlardı. Gözleri çatılarda sokak başlarında ve evlerin pencerelerinde gezinen gözcü polisler baskının sağlıklı ilerleyebilmesi için çevrede bulunan her ayrıntıya göz değdirmeden geçmiyorlardı.
Tim amiri işareti verdi ve baskın başladı. Dört kişi kapıyı tuttu. Pencerelerin çaprazında da birer kişi pencereleri tuttu. Koç başını eline alan Özel harekat polisi bir darbe ile kapının kilidini söktü. Azer'in deyimi ile baba yadigarı bu evde her şey orijinal durduğu için yılların yıpratıcı etkisine maruz kalan kapı koç başının bir darbesine dayanamamıştı. İçeri de Yekta vardı ve pencerenin önünde bulunan koltukta oturuyor öylece ihtiyarı düşünüyordu. Ne olduğunu anlayamadan olduğu yerden fırladı. Perdeyi aralayıp pencereden baktığında Özel harekat polisi ile göz göze geldi. Yüzünde kar maskesi olan Polis, " yat yere yat, yat yat yat " diyerek bağırdı. Bu sırada kapıyı tutan diğer polisler de içeri girmişti.
Ardından boşta kalan polislerde ellerinde tabancaları ile içeri girdiler. Odaları tek tek gezen polisler , " Temiz " diyerek baktıkları odalarda kimsenin olmadığının onayını verdiler. Yektanın bulunduğu oda da ona yakın polis toplanmıştı. Yektaya silah doğrultup yere çökmesini isteyen polislerden biri onun çökmesini beklemeden yüzü pencereye dönük elleri havada bekleyen Yektanın arkadan sağ dizinin iç kısmına tekme attı. Aldığı darbe ile hızlı bir şekilde yere diz çökmek zorunda kalan Yektanın belli ki dizi çok acımıştı. Tekme atan polise dönüp sert bir şekilde baktı. Oysa ki bu durum polisin umurun da değildi. Yektanın omzundan tutup koltuğun üstüne ittirdi ve yüzü koyun yatar hale getirdi. Sonra ellerini arkasında birleştirip kelepçeledi.
Tüm bu olanlara anlam veremeyen Yekta'nın apar topar evden çıkarılışı sırasında evde aranmadık delik bırakmayan polisler ne arıyordu o bunu hiç bilmiyordu. Zırhlı araca bindirildikten sonra Terörle mücadele şube müdürlüğüne götürüldü. Yektanın aşina olduğu şeylerdi tüm bu gördükleri. Polis arabaları, silahlar, üniformalar, kelepçe takma, baskın vs. her bir şey kendine o kadar yakındı ama bir o kadar da uzaktı. Kendini polisler arasında rahat hissediyordu. Lakin ben polisim diyemiyordu. Çünkü kendisinin gerçekten polis olup olmadığını bilmiyordu. "Aslında bu bir fırsat " dedi kendi kendine. İhtiyarın, " sen polismişsin " dediğini hatırladı birden ve belki de kendisinin bilmediği gerçek kimliği bu sayede gün yüzüne çıkabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ BUL !
Action... KGYS merkezi amirlerinden Yekta Tozkoparan sorumlu olduğu bölge kameralarını izleyen ve mesai saatleri içinde asayişin temini için var gücüyle çalışan bir Emniyet amiridir.. Saha da görevli Polis memurları ile koordineli çalışarak iletişim trafi...