BENİ BUL !

Bu savaşı kaybedeceksin!

Kenan kendisini bekleyen gerçeklerin yakıcı sonucunu ertelemeye ne gücü ne de umudu kalmıştı. Mecburen anlatmak zorunda kaldı. Yalanlar onu çok yoruyordu ama artık kendisinin bile inandığı yalan hikayeyi Yektaya anlatmaya başladı. " Sahra yüzünden!... O seni terkettikten sonra sen büyük bir boşluğa düştün. Psikolojik durumun kaldırmaz olmuştu ve kendini avutacak çareler arıyordun. Yalnızdın, her daim bende yanında olamıyordum ve böylelikle alkole başladın. Sonra çok fazla tüketmeye başladın. Mesleğin tehlikedeydi ve bende Emniyet genel müdürlüğüne bağlı bir kurum içi tedavi merkezine senin yatışını sağladım ", yarın oraya gidelim ", " gidelim... gidelim tabi!"

karanlığın ve soğuğun hakim olduğu oda da yüreklerde soğuktu. Kollarını bağlamış karşılıklı oturan Kenan ve Yekta karanlık olmasına rağmen gözlerini yere dikmiş kaybettikleri bir şeyi arar gibi yere bakıyorlardı. Sessizlik üşütüyordu artık. Kenan üşüyerek oturmanın mantıksızlığını farketmiş olacak ki feneri yanan cep telefonunu eline aldı ve kalktı. " hadi bize gidelim Yasemin yemek yapmış hem uzun bir gündü dinleniriz! " Kenan telefonun fenerini kılavuz yapmış arkasından gelen Yekta ile dairenin dış kapısından çıkmıştı. Göbeği değişen kapı kilidinin yeni anahtarını Yektaya verdikten sonra asansör ile inerek apartmandan çıktılar. Yola çıktıklarda aracın çalışan kaloriferi Yekta ile Kenan'ın üşüyen vücutları ile birlikte kalplerinide ısıttı.  Öyle ki uzun yolda açık radyodan dinledikleri türküye mırıldanarak eşlik ediyorlardı.

Uzun bir günün ardından herkes odasına çekildi. Yekta üzerinde dönüp durduğu pamuk döşeğe alışamamıştı. Aslında yatakta dönüp durması zihninde biriken düşüncelerden başka bir şey değildi. Gündüz Sahra ile zaman geçirdiği vakitlerde kendini o kadar rahatlamış hissetmiştimki kaplumbağa'nın sırtında taşıdığı kabuğu gibi üzerine giyindiği tarifsiz atıp kurtulmuştu. ' konuşulması gereken çok şey var ' diye düşünmeden edemedi. Lakin bir müddet sonra Kenan ile eve araçta aralarında gecen konuşmayı hatırladı.

...

"Yekta seninle konuşmamız gerekenler var" , "Elbette Kenan geçmişimle alakalı her konuda bana açık olmanı söylemiştim" , "Biliyorum söylemiştin...Yörükoğlu ikimizinde ortak düşmanı bunu biliyorsun?" , "Elbette biliyorum Sahra ile olan ilişkim ekseninde tüm anlattıklarınızı hatırlamasamda Yörükoğlu'nun o metruk binada bana işkence yaptığını hatırlıyorum ve biliyorum. Bu da bana anlattıklarınızı zihnimde bir mantığa oturtuyor" , "Sorun şu ki Yörükoğlu hala senin Sahradan uzak durmanı istiyor...Ve onu hatırlayıp hatırlamadığını bizatihi görmek istiyor!" , "Eee nereye varmak istiyorsun Kenan söyle hele" , "Beni ailemle tehdit etti!" , "bak şu şerefsize! Neden peki anlatır mısın?" , "Seni onun ofisine götürmemi ve kendisinin seni test etmesini istiyor... Tabi bende buna karşı çıktım. Olmayacak bir işti çünkü ve sana yaptıklarından sonra ona hiç güvenemem" 

"Ah Kenan ah sen bu adama yakanı fena kaptırmışsın!", "Halledeceğim ben, sen merak etme" , "Yok yok ne zaman istiyorsa gidelim!" , "Nasıl... Bu katiyyen olmaz! Başka çareler düşüneceğim ben" , "Kenan bu adamın yapabileceklerini gördün aileni tehdit etmesi boşuna değil. Yarın ofisine gidelim onu tekrardan  görmek belki zihnimi canlandırır" , " hımm peki ama önce ona bir oyun kuracağım. O oynadığım oyunla uğraşırken bize odaklanamayacak... Bir de Yekta senin Sahrayı hatırladığını kesinlikle bilmemeli. Gerektiği yerde rol yap ama sakın onu hatırladığını açık etme!" , "Elbette sen merak etme. Ben, beni bu hale getiren adam kim? tek istediğim onu tanımak! İnşallah hafızam kısa zamanda yerine gelir ve tüm bu yaptıklarının hesabını ona sorarım!" , "

...

'Soru işaretleri Sahradan çok Kenan'ın üzerinde daha belirgin duruyor' düşüncesi Yekta'nın zihninden akıp gitmişti. Bir oyun içinde olabilirmiydi? Kurda kuzuyu yem etmeyi düşünüyorsa eğer Kenan'a karşı da tedbirli olması gerektiği düşüncesinde  sabitlendi.