Yekta yeni güne alarm sesiyle uyandı " oh ne hoş " dedikten sonra kulak tırmalayan o alarm sesini kapattı. ' Saat 06:30 birkaç dakika daha..' aklından geçirirken kafasını yastığa gömmüştü.
On dakika geçmemişti ki telefonun alarmı yeniden çaldı. Bu sefer, " tamam lan kalktım... herkes başıma amir kesildi arkadaş! Telefon bile 'kalk kalk' diye diretiyor. Gönlünüz oldu mu ? aha da kalktım" deyip oflaya puflaya yatağın sağ tarafına doğru imekledi.
Yekta ayaklarını yere bastığı yerde bulunan ev terliklerini giydi mi dersiniz ? hayır giymedi öylece yürüdü gitti. Bekar adamlığın dört dörtlük hakkını veriyordu. Ortalık öyle dağınıktı ki, " bir kadın eli değmeli " dedi.
Ona, " evlen o zaman kardeşim " diye bağırdım ama beni duymadı, duyamazdı da ben kimim ki zaten; horlanan dışlanan görmezden gelinen basit bir anlatıcı. Her neyse!
Yekta söylenmesine devam etti. " Ekmek getiren kapıcıya söylerim, hanımı gelir bir ara temizlik yapar, etrafı toparlar " diye kendi kendine konuşa dursun daha karşılaşacağı görüntüden habersizdi.
Telefonunda müzik açtı ve onu yatağın üstüne attı. Uykusu tam açılmamıştı. Lavaboda elini yüzünü yıkadı, tıraşını oldu. Mesai de zıpkın gibi hareketli olan adam eve girince yavaşlıyor ve tepkime süresi o derece düşüyordu. Bir büyük baş hayvan gibi ağır hareket ediyordu. Boynunda duran havlu ile yüzünü gözünü sildi, ellerini sildi.
Bir müddet aynaya bakan Yekta'ya, " hadi geç kalacaksın. Acele et " diyecek bir kadını yoktu. Ne annesi ne de bir eşi daha doğrusu Sahra yoktu ama her şey onu hatırlatıyordu.
Kendine, " Mutfağa geçip bir şeyler hazırlamalıyım " dedi. Dolabı açtı gözüne meyve suyunu kestirdi. Bir büyük bardak dolusu içti. Yeterli olduğunu düşünmüş olacak ki; daha doğrusu üşenmiş olacak ki, kendine kahvaltı hazırlamadı. Mutfaktan çıkıp doğruca yatak odasına geçti. Gardıroptan ütülü bir gömlek ve bir pantolon çıkartıp onları giyindi.
Saat 07:00 ve nihayet evden çıkacak hale gelen Yekta, vestiyerde bulunan ayakkabılarını giydi ve kapıdan çıktı. Çelik kapıyı usulca örttü ve anahtarı ile tam tur kilitledi. Sonra geri açtı ve bir müddet bekledi. ' Bir şey unuttum mu? 'diye düşünüyordu. Unutmadığına kanaat getirince kapıyı tam tur yeniden kilitledi. Anahtarı cebine attı ve yürüdü merdivenlerden iki basamak indi. Sonra geri döndü Asansörün önüne gelip durdu ve asansörün tuşuna basarak asansörü kata çağırdı. Eli cebinde öylece bekledi ve asansör geldi. Kapısını açtı. Bir müddet dairesinin kapısına baktı Sonra asansöre bindi.
Aşağı inen asansör içinde yalnızdı. Bu adam zaten hep yalnızdı. Asansörde yalnız olması dert olmadı. Ama takıntıları ve zorlanımlı davranışları öyle artmıştı ki, bu davranışları yüzünden kimse yanında kalmayabilirdi.
Asansör zemin katta durdu. Yine elleri cebinde olan Yekta öylece apartman kapısından çıktı arabasına doğru ilerledi. Sağ elinde ki kumandalı anahtar ile merkezi kilidini açtığı aracına bindi. Kontağı taktı ve çevirdi. Geri manevra ile park yerinden aracını çıkarmayı denedi. Sağ tarafta tuhaflık vardı. Geri geri geldi ve direksiyonu kırarak site çıkışına yöneldi. Araçta bir anormallik vardı ama aklına lastiğin patlamış olabileceği hiç gelmiyordu.
Çok gitmemişti ki ileride büfesi bulunan bakkal amca aracın sağa doğru yalpaladığını görünce el işareti ile ona durmasını söyledi. Bir şeyler söylüyordu el kol hareketi ile ama ne söylediği anlaşılmıyordu.
En nihayetinde yanında durdu. Aracın camını indirdi. " Yekta Bey, hayırlı sabahlar. Sağ ön tekeriniz patlamış haberiniz yok sanırım? " diyen bakkal amcanın bıyıkları sigara içmekten sararmış haldeydi. Şaşkınlıkla ona bakan Yekta'nın yüzüne bakarken o sigarasından bir fırt çekti. Sonra kavisli bir baş hareketi çizerek dumanını boşluğa bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ BUL !
Acción... KGYS merkezi amirlerinden Yekta Tozkoparan sorumlu olduğu bölge kameralarını izleyen ve mesai saatleri içinde asayişin temini için var gücüyle çalışan bir Emniyet amiridir.. Saha da görevli Polis memurları ile koordineli çalışarak iletişim trafi...