En ilginç olan da şuydu: Bu tiplerden biri diğerine tavsiyede bulununca, o kişinin de yenilenmesi gereken ya bir ofisi olurdu ya da bir evi...
Böyle birkaç müşteri sayesinde sınıf atladığımı inkar edemem. Ama bu defaki müşterim, her ne kadar Türkiye zenginler listesinde yer almıyorsa da, sahiden de çok paralıydı! Biliyordum.
Yolda giderken bir iki kere Selim'i arayıp ofisin o anki durumu hakkında bilgi almaya çalıştım. Toz duman içinde konuşmaya çalışan Selim'i, her defasında anlamadım ama tekrar tekrar aramaktan da kendimi alamadım. Merakımı gidermenin en iyi yolunun kısa sürede işe gitmek olduğunu anlayınca ayağımla gaz pedalına biraz daha bastım.
Yollar, virajlar, ışıklar derken işte Boğaz'ın muhteşem manzarasına sahip ofisin bulunduğu noktadaydım. Aceleyle inip ofise geçtim.
PARAnın kokusu muydu beni buraya acilen getiren?
İki katlı bu binanın tamamını elden geçiriyorduk. Sadece dört duvar sabit kalmıştı, geriye kalan tüm alanları değiştiriyorduk. Öyle dayanılmaz bir projeyle adama sunum yaptım ki "Evet! Hemen yapın, ama beş günde yapın size iki katını vereyim!" demişti. Ben de "O zaman üç günde yapalım da üç katını verin!" demiştim. Adam bu jestimi sevmişti, bir kahkaha patlatarak "Siz o işi üç günde yapın, ben beş katını hemen ödeyeyim!"
Böyle kızışmış bir pazarlık da hiç görmemiştim! Bir anda elli bin liralık işi iki yüz elli bin liradan satmıştım!
İç mimarlığı bırakıp satış temsilciğine mi başlasaydım, ne yapsaydım?
Selim, burnundan tozlar soluyarak karşıma dikildi; tam anlamıyla sinir küpüne dönmüştü. Önüne gelen bağırıp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yusuf'un Hikayesi
Художественная прозаYusuf'un Hikayesi / ÖNSÖZ “Sende Yusuf’un hikâyesi yazılıdır!” GİRİŞ Uyandım.... Ne korkunç bir duyguydu o! Ne sarsıcı bir beyanat… Bu arada Yusuf kim? ENG : Josph's Story / Preface "Joseph's story is written in you..." ENTRY I woke up... What a ter...