Yusuf'un Hikayesi - Gelişme 24

12 0 0
                                    

Bana da bağırdı."Nerdesin sen?"Zor bir gün geçirdiği her halinden belliydi. Üstelemedim.Dudaklarına yapışmış toz zerrecikleri, o konuştukça yüzüme doğru fırlıyordu. Komik bir hali vardı ama ben gülmüyordum. Sadece işime ne kadar yabancılaştığımı hayretle seyrediyordum.Normalde kapıdan içeri girer girmez her yeri ellerimle kontrol etmem gerekiyordu. Selim bana söylenirken ben, malzemeleri inceliyor olmalıydım. İşçilere yeni işler yüklerken kendim de yeni bir işe koyuluyor olmalıydım. Oysaki o gün, orada öylece dikilmiş etrafa bakınıyordum. Selim'i dinlemeye çalışıyordum. İlk cümleden sonra ne dediğini ise hiç hatırlamıyordum.Anlaşılmıştı, bu durum bana çok tanıdıktı.Ne zaman aklım başka bir yerde olsa,bedenim oradan oraya savrulup dururdu.Evet, benim aklım o an başka bir yerdeydi ve ben nerede olduğunu çok iyi biliyordum."Selim, biliyor musun? Gece hiç uyumadım ve bugün biraz hasta gibiyim. Birkaç güne de iyileşecek gibi değilim. Ne yapalım biliyor musun? Sen burayı üç günde bitir ve bütün parayı kendin al. Hepsi senin olsun! Ben eve gidiyorum. Üç gün boyunca da yokum arkadaşım."Selim, hortlak görmüş gibi bakıyordu bana. Aylık maaşla çalışan bir eleman, maaşının elli katını bir anda üç gün sonra alacağını öğrenince demek böyle oluyormuş... Sorun değildi, Selim benim sağ kolumdu ve her zaman ona az maaş verdiğimi düşünürdüm. Bu onun için bir ödüldü benim gözümde. Ne de olsa kusursuz iş çıkardığına defalarca şahit olmuştum.Pörtlemiş gözlerine hiç aldırmadan gidiyordum ki dönüp şöyle söyledim:"Boşuna arama beni, bu işte teksin. Telefonumu sana yönlendiriyorum."Tozların tamamını yutmuş gibi derinden öksüren Selim, hımm kımmm mıımmm gibi sesler çıkarıp bir şeyler söylemeye hazırlandıysa da "Sana güveniyorum!" deyip onu orada, işçilerle birlikte bırakıp çıktım.Paranın bendeki hükmü, işte bu kadardı!

Yusuf'un HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin