Yusuf'un Hikayesi - Gelişme 29

13 0 0
                                    

Önsöz okuma hastalığım vardır benim. Sanki o önsöz, kitabın yazarının bir çeşit ön ikramıydı ve ben onu beğenmezsem kitabı da beğenmem gibi... Fakat burada farklı bir durum vardı, kitabın yazarı Tanrıydı... Buradaki önsöz ise sadece kitabın çevirmenine aitti ve şöyle başlıyordu:

"Hamd olsun o Allah'a ki Kuran'ı insanlık dünyasına indirdi."

Bu kadar yeter, nasıl olsa önsöz yazara ait değil. Üstelik beni deli olmaktan kurtaracak hikâyeyi okumak için sabırsızlanıyorum. Böyle cilalı reklam sözleriyle beynimi hiç oyalayamam.

Sayfa iki yüz on dördü açtım ve işte karşımda Yusuf!

Tamamen Türkçe yazılardan oluşan ve Arapça yazılardan arındırılmış olan bu kitap, bana sırf bu yüzden sevimli geldi. Gözümün önünde bilmediğim, anlamadığım harflerin olması beni tedirgin ederdi, babannemin sabah akşam Kuran okurken baktığı o sayfaları hatırladım da...

Neyse...
On iki paraf elli üçüncü sure diyor Yusuf Suresi başlığının altında. Natali sanki bap gibi bir şey demişti buna ama sorun değil. İster sure olsun ister bap, benim için bir ayrıntı bile değildi bu, neden kafamı böyle gereksiz ayrıntılara takıyorum ki?

Bir rakamının yanında "Elif, Lam, Ra" yazıyordu ve numaralarla birlikte cümleler devam ediyordu.

"O, apaçık, aydınlık bir kitabın ayetleridir."

Elif, Lam, Ra sahiden de yeteri kadar açık sayın Tanrı... Üstelik o kadar aydınlık ki neredeyse odamdaki lambaları kapatıp bu kitabın ışığıyla okumaya devam edeceğim...

Derhal kitabı kapattım. Kendime kızabildiğim kadar kızdım! Bütün bu saçmalıklar için koca bir günümü heba etmiştim! Ne için?

Yok Kuranmış, yok rüyaymış, yok Tanrı konuşmak istiyormuş! Daha da neler!

Bu kitap bana ne verebilir?
Bana ne anlatabilir?
Tanrı bana o güne kadar kulaklarını neden tıkadığını mı anlatacak yoksa?

Geç bunları geç!

Kitabı koltuğun üzerine bırakıp, sıcacık yatağıma gidip yatıp uyudum.

Yusuf'un HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin