Bir sigara daha yaktım. Bir tanesiyle içimdeki öfkeyi dindirememiştim.
Evlerin ışıkları yavaş yavaş sönmeye başlıyordu. Demek, uyku vakti gelip çatmış... Elbette ki Tanrı'nın konuşmak istemediği insanlara uyku serbestti. Ama ben Tanrı'nın konuşmak istediği biriydim ve uyku bana zehir edilmişti...
Al sana ilahi bir ödül!
Sanırım tanıştığımıza pek memnun olmadım...
Kendini bana bin türlü yolla anlatmaya çalışan bir Tanrı yerine Yunan döneminde kaslı, kıvırcık saçlı bir Tanrım olmasını yeğlerdim. Gerçekten de ben, neden o dönemlerde yaşamamıştım da şimdiki bu sıkıcı zamanda yaşamak mecburiyetinde bırakılmıştım?
Bunu ben hangi Tanrıya borçluydum?
Yunan kültürünün entellektüalitesinin ortalığı kırıp döktüğü o muhteşem zamanlardaki Tanrılarıma mı, yoksa şimdi benimle iletişim kurmaya çalışıp uykularımı rüyalarla bölen Tanrıya mı?
Önceki yaşam diye tutturdukları şeyde aslında benim hayatımdan memnun olmam gerekirmiş. Çünkü bugünün Tanrı anlayışı bana hitap etmiyordu. Geçmişteki Tanrımdan memnun olmam gerekiyordu...
Peki, o zaman benim bu yüzyılda ne işim vardı?
Evet evet! Sahiden de ben, neden bu yüzyılda yaşıyordum? Hiçbir şeyi bana hitap etmiyorken üstelik!
Ben böyle yüksek binaları sevmem!
Oyuncak gibi görünen evleri de sevmem!
Yapay çimlendirme ile süslenmiş bahçeleri de sevmem!
Elektrik ile aydınlanan yerleri de sevmem!
Akşam olunca yıldızları seyretmek isterim doyasıya, tahta pervazların kokusunu içime çeke çeke perdemi aralayıp bakmak isterim yaban otlarıyla haşır neşir olmuş bahçeme...
Evimin kapıları gıcırdasın isterim, tahtaları birbirine sürttükçe... Karıncalar dolaşsın isterim mutfak tezgâhımda, kıçlarını kıvıra kıvıra ekmek kırıntıları taşısın ve ben onları seyredeyim isterim. Ne güvenlik olsun isterim kapımda, ne zilim... Tavşanlar koşsun benden habersiz sağımda solumda...
Evet evet! Ben kesin olarak geçmişte yaşamış biriydim ve kesin olarak mutlu biriydim! Bunca mutsuzluğumu da sanırım milenyumda yaşıyor olmama borçluydum!
O halde önceki yaşam dedikleri şey de ne oluyordu?
Buyur buradan yak!
Reenkarnasyona da mı burnumu sokuyordum?
Her gece türlü türlü belayı başıma üşüştürmeyi nasıl da başarıyordum?
Demek reenkarnasyon...Sigaramı aceleyle bitirip, dudaklarım son nefesin hırsından yanıncaya kadar içime çekip ve küllüğe izmaritini bastırdıktan sonra salona koştum. Hemen dizüstü bilgisayarımı açıp bir araştırma yaptım. Arama motoruna tek kelime yazdım:
REENKARNASYON!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yusuf'un Hikayesi
Ficción GeneralYusuf'un Hikayesi / ÖNSÖZ “Sende Yusuf’un hikâyesi yazılıdır!” GİRİŞ Uyandım.... Ne korkunç bir duyguydu o! Ne sarsıcı bir beyanat… Bu arada Yusuf kim? ENG : Josph's Story / Preface "Joseph's story is written in you..." ENTRY I woke up... What a ter...