Karanlık gecenin sakin sesizliğini bozan nefes sesi... Kesik kesik ve hırıltılı. Gittikçe yaklaşıyordu bu ses ona. Gittikçe daha duyulur oluyordu. Ve birden karanlık yerini loş bir aydınlığa bıraktı. Bir anlığına birini görür gibi olmuştu fakat; aniden ortaya çıkan sis yüzünden bir şey göremez olmuştu. Duyduğu sesin sahibi bu kişi olmalıydı. Kim olduğunu merak etmişti. Sise doğru ilerledi. Ama bu işte bir gariplik vardı. Görüntüye yaklaşacağına daha da uzaklaşıyordu. Ve hiç beklemedigi bir anda belirdi önünde aradığı sesin sahibi. Bu Çınardı. Gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Perişan bir hali vardı. Saçı başı dağılmış, göz altları çökmüştü. Çınar, senin yüzünden, demişti ona. Sesi nefes alış verişi gibi hırıltılıydı. Senin yüzünden...
Dilek gördüğü kabustan yataktan fırlayarak uyanmıştı. Nefes alış verişi hızlanmış, boğazı kurumuştu. Başucundaki komedinin üstünde duran bir bardak dolusu suyu bir dikişte bitirdi. Komedinin üstündeki küçük sürahiden bir bardak daha su doldurup yine bir dikişte bitirdi suyu. Nefes alış verişi düzene girdiğinde terden ıslanmış saçlarını iki elini de kullanarak geriye attı. Belki de onun yüzündendi. Belki de başı dertteydi Çınar'ın. Evet, polisler Çınarla ilgili bir ipucuna ulaşamamışlardı ama; ne zaman polisler bir işi sonuna kadar takip etmişlerdi ki?
Ağlamaya başlamıştı. Gözyaşlarına hakim olamıyordu. Aslında onlara hakim olmak gibi bir derdi de yoktu. Gözyaşlarını kendi haline bırakırken, derin derin nefes almaya başlamıştı. Nefes almakta zorlanıyordu. Bu yüzden alabildiği kadar derin nefesler almaya çalışıyordu içgüdüsel olarak.
Benim yüzümden... Benim yüzümden işte. Onun benden başka kimsesi yoktu. Benim yüzümden... Elini yastığının altındaki telefona uzattı; ama telefonu eline almadı. Hakkı yoktu, rahatlamaya hakkı yoktu. O yüzden Merve'yi arayamazdı.
Yatağın üstünde bacaklarına sarılıp ileri geri sallanmaya başlamıştı. Yorgun düşüp başını dizlerinin üstüne koymuştu. Gözlerini aynadaki aksine dikerek dakikalarca sallandı. Dakikalar ilerleyerek yarım saat olduğunda sallanmayı kesip yataktan kalktı. Aynanın karşısına geçip kendine baktı. Saçları dağılmış, gözleri kızarmıştı. Rengi de solmuştu. Onun hakkettiği buydu işte.
Polisler Çınar'ı bulamamışlardı. Büyük ihtimalle başını dinlemek için gitmiştir demişlerdi. Önemli bir şey olsaydı haberimiz olurdu demişlerdi. Onlara inanmayı tercih etmişti Dilek ve bu yüzden onun hakkettiği güçlü ve başarılı bir kadın olmak değildi. Perişan olmayı hakkediyordu o, ağlayan taraf olmayı hakkediyordu. Çınar'ın nasıl böyle bir şey yapabileceğine inanmıştı ki? Hiç tanıyamamış mıydı onu? Merve haklıydı belki de. Yaptığı sadece kendini kandırmaktan başka bir şey değildi. Acısını içine atmıştı belki de. Terk edilmenin düşüncesi bile onu çıldırtmaya yetiyordu ve bu yüzden güçlü gözükmeye çalışıyordu. Aldatılmaktan korkuyordu. Aldatılan güçsüz kadın olmamak için umursamaz biri gibi gözükmeye çalışmıştı. Derslerine her zamankinden daha fazla önem vermeye başlamıştı. Aslında eskiden de tek düşündüğü şey dersleri değil miydi? Belki de vicdan azabını bastırmak için Çınar'ın onu terk ettiği düşüncesi daha cazip gelmişti ona. Bencildi. Tam bir bencildi.
Hiçbir şeyi hakketmiyordu bu yüzden. Ne güzel notları, ne sevmeyi, ne de yeni bir ilişkiye başlamayı hakkediyordu. Lanet olsun başka biriyle yeni bir ilişkiye başlayacaktı az kala. Hatta başladı bile sayılırdı. Sınıfındaki Serkan adındaki çocukla birlikte yemeğe bile çıkmıştı.
Aynadaki aksine bakarak, tam bir orospusun, diye kendi kendine kızdı. Tiksinmişti gördüğü kadından. Giydiği beyaz gecelik bile gizleyemiyordu adiliğini.
Sen var ya, tam bir kaşarsın kızım. O çocuğun kıymetini bilemeyecek kadar kendini beğenmişin tekisin.
Lanet olsun neredeyse 1 ay oldu.
Aynanın karşısından çekilmiş bir aşağı bir yukarı başını avuçlarının arasına almış volta atmaya başlamıştı.
1 ay oldu. Belki de... Olamaz, adi kaşar... Hemen bir dedektif bulmam lazım. Bu kadar aradan sonra işe yarar mı bilmem ama; bir dedektif bulmam lazım. En iyisini bulmam lazım. En iyisini. Nereden bulabilirim ki? Nereden, nereden? Yıldıray bilir bu işleri. Bu çocuğun bir gün bir işe yarayabileceğini kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Dilekkk! Yeter artık insanları küçümsediğin! Hayır, hayır ben böyle biri değildim. Nasıl bu kadar kötü biri oldum ben. Hırslarının peşine düşüp çevresinden bir haber olan birine nasıl dönüştüm. Tamam, yarın Yıldıray'ı arayacağım ve... Ne yarını be, hemen şimdi arayacağım. Saat kaç ki şimdi? Saatin ne önemi var geri zekalı. Dakikaların bile önemi var. Ne dakikası, saniyelerin hatta saliselerin bile önemi var. Aptalın tekiyim ben. Aptal... Kes! Hayıflanıp durma artık! Git ara artık şu çocuğu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM (TAMAMLANDI)
Mystery / Thriller"Konuşmanın ona bir faydası olmayacağını anlamıştı Çınar. Patlamış bir kaş, yüzüyle vücudundaki morluklar ona konuşmanın burada bir işe yaramadığını öğretmişti." "Söyle adi pislik." Adamın gözleri Çınar'ın bu sözlerinden sonra büyüdükçe büyüdü ve h...