Bölüm 33- Kitap -

577 17 0
                                    

Saat akşam yediye geliyordu ve mayısın bașlarında oldukları için hava henüz kararmamıştı. Esin oturduğu pencere kenarında dışarıyı seyrederken açık pencereden yüzüne vuran hafif esintiyle huzursuz ruhunu dinlendiriyordu. Dışarıda o kadar tatlı bir hava vardı ki bu güzel akşam üstünde Çınar ile sahilde dolaşabilmek için vermeyeceği şey yoktu Esin'in. Ya da en azından balkonda bu güzel havaya karşı oturup bir şeyler içselerdi de yeterdi. Ama Çınar onunla değil Dilek ile olmayı tercih ederdi. Bunu bilmek Esin'i kahrediyor, Çınar'nın aşkıyla dolu olan kalbini katılaştırıyordu. O buradayken Çınar'ın insanın içini karartan o odada zincirlenmiş olmasına razı olmasını sağlıyordu. Çınar onun olmayacaksa kimsenin de olmayacaktı. Eğer hür iradesiyle onu seçmiyorsa, onun yanında olmak istemiyorsa zincirlerin zoruyla yanında olacaktı.

Esin önündeki sehpanın üzerinden bardağını alıp çayını yudumladı. Çayın insanı dinlendiren etkisi onun yorgun bedenini rahatlatmak yerine kezzap etkisi yapıp boğazını yakmış midesine büyük bir taş gibi oturmuştu. O karnını doyurup keyif çayını yudumlarken belki de Çınar açlıktan kıvranıyordu. Buna izin veremezdi. Hızla oturduğu koltuktan kalktı Esin ve doğruca mutfağa gitti. Mutfağa gittiğinde Serhat'ı buzdolabın önünde bulan Esin gözlerini devirdi. Serhat dolabını kapağını açmış bilindik bir şarkının melodisini mırıldanıyordu. Serhat elinde soda şişesiyle dolabının kapağını kapattığında Esin ile göz göze gelmişti. Serhat Esin'i umursamayarak dolabın üstündeki açacağı eline alıp sodasını açtı ve açacağı yerine geri yapıştırdı. Sodanın kapağını kaldırıp tezgahın üstündeki küçük çöp kutusuna atıp sodasında büyük bir yudum alarak Esin'e baktı.

Esin Serhat'ın soran bakışları karşısında kendisini açıklama yapmak zorunda hissedip,

"Çınar'a yiyecek bir şeyler götürmem lazım." dediğinde Serhat, Esin'e hak verircesine başına salladı.

"Dolapta çorba var, bulgur pilavıyla tavuk da var. Eee salatayı da sen yaparsın artık."

"Tamam." dedi Esin ve tezgaha yaslanmış Serhat'ın yanından geçip buzdolabın kapağını açarak Serhat'ın koyduğu tencereleri çıkarıp dolabın kapağını ayağıyla kapattı. Tencereleri ocağın üstüne koyup altlarını yaktıktan sonra tekrar dolabı açıp salatalık malzemelerini çıkarıp muslukta bir güzel yıkadıktan sonra kesme tahtasında kesmeye başladı. Salatalık ve domatesleri küçük kareler halinde kestikten sonra dolaptan çıkardığı küçük yuvarlak bir tabağa boşalttı ve üzerlerine yağ, limon ve biraz tuz ekleyerek hazırladığı salatayı iyice karıştırdı. İşi bitince yemekleri kontrol etti ve ısındıklarını ı görüp altlarını kapattı. Dolaptan çorba kasesiyle, bir tabak çıkardı. Yemekleri tabaklara boşalttıktan sonra bir tepsi çıkarıp salatayı ve yemekleri tepsiye dizdi ve büyük bir bardağa su doldurup tepsiye koydu. Çatal, kaşık ve ekmeği de tepsiye koyduktan sonra derin bir nefes alıp tepsiyi eline aldı. İçinde önüne geçemediği bir heyecan vardı. Çınar, tüm yaptıklarını biliyordu artık. Çok önceden öğrenmişti belki onu kaçırtanın o olduğunu ama Esin, Çınar'ın her şeyi bildiğini yeni öğrenmişti ve bunu bile bile Çınar'ı serbest bırakmamıştı ve Çınar ile yüzleşmesi gerekiyordu şimdi. Çınar'ın ona her şeyi bildiğini söylediği zamanki gibi anlayışlı davranmayacağının farkındaydı Esin ve bu durumla yüzleşmeye korkuyordu.

Esin tepsiyle birlikte aşağıya inerken kendine güçlü olması gerektiğini tekrarlayıp duruyordu. Çınar ne derse desin, ona nasıl davranırsa davransın geri adım atmamalıydı. Eğer Çınar'ı bırakırsa onunla bir daha hiçbir zaman şimdiki kadar yakın olamayacaktı. Çınar ona rağmen Dilek ile olmaya devam edecekti ve bir gün Dilek ile evlenecekti ve işte o zaman Esin, Çınar'ı ebediyen kaybetmiş olacaktı. Bunu istemiyordu. Hiç yapmaması gereken bir şeyi yapıp hiç istemese de bir erkeğe aşkını itiraf etmişti. Yeminini bozduktan sonra geri adım atamazdı. Onun sonu ablası gibi olmayacaktı. Sevdiği adam da onu sevecekti ve sevdiği adamla evlenip bir ömür mutlu olacaktı.

MAHKUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin