Bölüm 42

473 14 0
                                    

Bileğindeki bileklikle oynayan Dilek, gözlerini kapatmış Çınar'a duyduğu öfkeyle söylenirken aynı zamanda kendisine de kızıyordu. Çınar yarın Esin  ile buluşacaktı ve buna engel olamamak onu deli ediyordu.

"Senden nefret ediyorum Çınar."

Dilek, Çınar'dan nefret ettiğini çenesini bir milim  oynatmadan dişlerinin arasından söylemişti

"Sen...den nef...ret ediyorum!"

Sevdiği ve aynı zamanda onu sevdiğini bildiği adama sözünü dinletememenin yaşattığı sinir harbiyle bu seferki "Senden nefret ediyorum."un özellikle son kelimesini ciğerlerindeki tüm havayı serbest bırakırcasına sarf etmişti. Yaşadığı sinir harbi basit bir benim dediğim olsun inadından kaynaklanmıyordu. Dilek, Çınar'ın verdiği kararın tamamen yanlış olduğuna inanıyordu. Çınar gereğinden fazla hassas yaklaşıyordu bu konuya. Yapması gereken ön doğru şey Esin'in ailesiyle konuşmaktı.  Oysa Çınar, bu konuda aceleci davranmak istemiyordu. Aklı sıra Esin'i hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu ama, yaptığı tek şey Esin'i oyalamaktı.

"Neymiş? Esin'i kırmak istemiyormuş. "

Dilek gözlerini açmış bilekliğiyle oynamayı bırakıp koparırcasına  çekiştirmeye başlamıştı.

"Beni kırıyorsun be, görmüyor musun?"

Kısa bir süre duraklayan Dilek yine dişlerinin arasından söylenmeye devam etti.

"Geri zekalı!"

"Offf!"

Dilek, artık durduğu yerde duramıyor, içi içini yiyordu. Ayağa kalkıp odasının eşyalardan arınmış boşluğunda dolaşmaya başladı.

"Yok böyle olmayacak."

Saçlarını sıvazlarken ellerini ensesinde birleştirdi.

"Olmaz. "

Gözlerini kapatıp başını hafifçe iki yana salladı.

"Buna izin veremem."

"Hıh."

Ensesinden çekerken serbest bıraktığı ellerini yumruk yapıp tizleşen sesiyle "Nasıl engel olacaksam..."

"Söz verdim. Off ya söz verdim. "

Ellerini arkasında birleştirirp başını dikleştiren Dilek bir iki saniyeliğine gözlerini kapatıp söz verdim diye fısıldadı.

"Ben de en az Çınar kadar geri zekalıyım. Hep ondan oluyor bunlar."

Kendisine her geçen saniye daha çok kızan Dilek hızla arkasına döndü. Gözü çalışma masasına takıldı. Kendini yatağına atmadan önce devirdiği kalem kutusundaki kalemlere kaydı gözü önce sonra da yere fırlattığı kitaplarına.

Bir süre yerdeki kitaplarına bakakalan Dilek, "Yemişim sözünü. "diye fısıldadı ve sütlü kahverengi masasına koşar adımlarla ulaşıp üzerindeki telefonunu aldı ve hemen Çınar'ı aradı. Çınar çok geçmeden açmıştı telefonu.

"Efendim aşkım."

"Çınar."

Dilek'in sesinde az önceki öfkesinden eser yoktu. Öfkesi yerini duygusallığa bırakmıştı. En azından ilk kelimesi için. Sesinin ağlamaklını çıktığı fark etmişti çünkü. Bunu fark eder etmez de kendini toparlamıştı.

"İzin vermiyorum Çınar."

"Dilek."

Dilek, Çınar'ın adını söylerken ona yapma ama, demek istediğini anlamıştı.

MAHKUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin