Esin, Çınar'ın göğüsünde ağlaya ağlaya yorgun düşünce ikisi de hiç konuşmadı ve beklediler. Serhat'ın gelmesini ve bu oyunun sona ermesini beklediler. Bu oyunun bitişi aslında yeni bir başlangıçtı ikisi için de.
Çınar,Esin omuzuna başını dayayıp sessizce nefes alıp verirken ne yapması, ne düşünmesi gerektiğini bilemeden gözlerini kapatmıştı. Gözlerini tüm gerçeklere kapatmak istese de bunu yapamazdı. Bir karar vermesi lazımdı. Onu öğretmen olma hayalinden belki de uzaklaştırmış olan Esin'i polise şikayet mi etmeliydi, yoksa hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam mı etmeliydi? Esin'in çok büyük bir derdi vardı. Çocukluğundan beri içinde taşıdığı ve onu yanlış kararlar almaya sürükleyen bir derdi vardı. Bunu bile bile Esin'i şikayet edemezdi. Ama Serhat denen adamın da cezasız kalmasını istemiyordu. Ona yaşattıkları yenilir yutulur şeyler değildi. Özellikle de ilk günlerinde yaşattıkları.
Çınar gözlerini bu karanlık odada ilk açtığında o kadar çok korkmuştu ki tarif etmek istese yaşadığı korkuyu tarif edemezdi. Aklına öyle kötü şeyler gelmişti ki. Bir hiç gibi kaybolup gitmekten korkmuştu. Kimsesi yoktu. Ölüp gitse onu arayacak kimse yoktu. İçten içe korkardı her zaman bir gün yaşlandığında ve her insanın başına gelen şey başına gelip de öldüğünde kimsesizler mezarlığına gömülmekten ve buraya hapsedildiği o ilk günlerde bir mezar taşının bile olmayacağı düşüncesi onu kahretmiş ölüm korkusuna kaybolup gitme korkusunu da eklenmişti.
Bekledikleri an gelip de Serhat kapıyı açtığında ikisi de kapatmış oldukları gözlerini açtı. Esin başını omzundan kaldırıp ayağa kalktığında Çınar başını hafifçe Esin'e doğru çevirip bir elini diğer elinin içine alıp ne yapacağını bilmez halde parmaklarıyla oynayan genç kıza baktı. Serhat kafasında planladığı oyunu oynamak için onlara yaklaştıkça Esin daha çok geriliyor ağzını bir şeyler söylemek için açsa da bir şey söyleyemeden susuyordu. Serhat iyice onlara yaklaşınca Çınar bakışlarını Serhat'a dikip çok iyi rol yapan bu adamın yeni oyununu merakla bekledi. Oyunun bittiğini anlayınca vereceği tepkiyi gerçekten merak ediyordu.
Serhat başını yana eğip ona acıyan gözlerle bakarak alaycı bir ses tonuyla Çınaaar, dediğinde Çınar da aynı alaycı tonda efendim, dedi.
"Acıktın değil mi?"
"Hem de çok."
Çınar oturduğu yerden Serhat'ın gözlerinin içine bakmaya devam edince,
"Ne oldu? Hayırdır?" diye soran Serhat'a yüzünde oluşan çarpık gülümsemeyle karşılık verdi Çınar, Esin Serhat dediğinde de bakışlarını Serhat'dan ayırmadı.
"Artık numara yapmana gerek kalmadı." dediğinde Serhat'ın üzerine diktiği bakışlarını şaşkınlıkla Esin'e çevirişini görmek Çınar'a büyük bir haz vermişti. Baş başa verip arkasından iş çeviren bu ikilinin bu hali çektiği acılara değer nitelikteydi.
"Nasıl yani?"
"Her şeyi öğrenmiş."
Serhat kaşlarını havaya kaldırıp "Biliyordum." diye bağırdı. Biliyordum dedi bir kez daha ve Çınar'a doğru yürümeye başladı. Ona doğru ilerlerken bakışları Esin'in üzerindeydi. Biliyordum dedi aniden Çınar'ın önünde dizlerini kırıp Çınar ile göz göze gelirek. Dişlerini sıkarak biliyordum dedi bir kez daha Çınar'ın çenesini kavrayıp sıkarak.
"Çek ellerini üzerimden."
"Yoksa."
İki adamın restleşmesini bozmak adına "Tamam." dedi Esin.
"Ona bir daha dokunma." dedi üzgün çıkan sesiyle.
"Bu herif benimle oyun oynadı." diyerek Esin'e bakan Serhat, " Senin kadar adi bir oyuncu olamasam da, diye soluyan Çınar'ın nefesini hissettiğinde gözlerini Çınar'a çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM (TAMAMLANDI)
Mystery / Thriller"Konuşmanın ona bir faydası olmayacağını anlamıştı Çınar. Patlamış bir kaş, yüzüyle vücudundaki morluklar ona konuşmanın burada bir işe yaramadığını öğretmişti." "Söyle adi pislik." Adamın gözleri Çınar'ın bu sözlerinden sonra büyüdükçe büyüdü ve h...