Soğuktu, üşüyordu. İliklerine kadar üşüyordu. Elleri arkasından bağlandığından ısınmak içinse hiçbir şey yapamıyordu. Ne ara buraya geldiği hakkındaysa hiçbir fikri yoktu.
Tabii ya, dedi kendi kendine. O şerefsiz kapıyı açar açmaz onun hamle yapmasına fırsat bırakmadan yüzüne bayıltıcı spreyi sıkmıştı.
Başı da ağrıyordu, kapattığı gözlerini ancak kapının açılma sesiyle sıçrayarak açtı.
Kapının önünde saçları yüzüne düşmüş, zayıfça ,siyah dizüstü bir elbise giymiş bir kız duruyordu. Kızın hemen arkasındaysa onu burada haftalardır alıkoyan psikopat herif duruyordu. Adamın yüzüne baktı Çınar. O da ruhsuz açık mavi gözlerle Çınar'ın bakışlarına karşılık vermişti. Çok kısa bir an dişlerini gösterdi ve kızı Çınar'a doğru itti. Kızdan kısa ve tiz bir ses çıkmıştı. Hemen ardından da Çınar'ın önüne düşmüştü zaten . Saçlarını geriye atıp Çınar'a baktığında kızın da Çınar'ın da gözleri büyümüştü. Kız adama dönüp ters ters baktı. Adamın bu bakışlara cevabıysa sadece umursamaz bir omuz silkiş olmuştu.
" Nasıl yani?"
Çınar bu soruyu kendi kendine sormuştu; ama adam soruyu üstüne alınarak Çınarn sorusuna karşılık verdi.
"Sana bir arkadaş getirdim Çınar. Tek başına sıkılmışsındır diye düşündüm."
"Ama bu..."
"Beğenmedin mi? Ne güzel kız işte. Anlamadım, sen nasıl bir şey bekliyordun acaba? An.."
"Kes! Sen kimsin ha, kimsin! Kendini ne zannediyorsun? Bizi niye kaçırdın? Esin'in burada ne işi var?"
Adam alayla karışık gülümseyerek konuşmaya başladı.
"Anladığım kadarıyla yeni evine alışmış olmalısın Çınar."
"Neden bizi kaçırdın ha, neden?"
"(...)"
"Cevap versene! Esin de ben de aynı sınıfta okuyoruz... Seni kim tuttu söylesene."
"Ahh."
Derin bir nefes aldı adam. Sıkılmış gibi bir hali vardı.
"Ne önemi var?"
"Ne demek ne önemi var?"
"Bunu bilmenin sana ne faydası var? Hayır öğrenince ne olacak?"
"Söyle adi pislik!"
Adamın gözleri Çınar'ın son sözlerinden sonra büyüdükçe büyüdü ve hızla Çınar'ın yanında bitti. Tek eliyle kızı duvarın diğer ucuna fırlattı ve Çınar'ın suratına sert bir yumruk indirdi. Yere diz çöküp yumruğuna yenilerini eklemeye başladı sonra. Karnına , göğsüne , kafasına. Hızını alamayıp ayağa kalkıp gelişigüzel Çınar'ı tekmelemeye başlamıştı ki korkudan emekleyerek yanlarına gelen Esin adamın bacağına sıkıca sarıldı.
"Ne olur yapma. Yalvarırım yapma."
Ağlıyordu.
Biraz olsun sakinleşen adam, ayağını silkerek Esin'den kurtuldu.
Saçlarını geriye atıp yerde yatan Çınar'a baktı.
"Ben sana demiştim. Benimle saygılı konuş diye uyarmıştım seni."
Kapıya doğru gidip, aniden geri döndü. Bir Esin'e bir de Çınar'a baktı. Burnundan soluyordu. Esin'e doğru ilerledi ve cebinden çıkardığı iple Esin'in tüm direnmelerine rağmen ellerini birleştirip bağladı. Çınar'ın aksine onunkiler arkasından bağlanmamıştı.
Adam ayağa kalktığında bu sefer Esin konuşmaya başlamıştı.
"O haklı. Neden bizi kaçırdın?"
"Senin haberi yok değil mi?"
Derin bir nefes alıp, yavaşça nefesini serbest bırakan adam devam etti.
" Sizi ben kaçırmadım..."
Gülmeye başlamıştı. Kahkahalarla gülüyordu. Öyle ki konuşmaya çalışmasına rağmen konuşamıyordu.
"Sizi...Sizi... Ayy bayılacağım."
Sersemlemiş halde yerde yatan Çınar zorla doğruldu. Adamın bu hali onu iyice sinirlendirmişti.
"Ahh, tamam ...Kendine gel Serhat."
Biraz daha güldükten sonra konaya devam etti.
"Bak güzel kız. Bu çocuk var ya."
İşaret parmağıyla Çınar' ı gösterdi.
"Haftalarca onu kimin kaçırdığını düşünüp durdu."
Yavaşça Çınar'a doğru ilerledi.
"Ben kaçırdım seni. Kimse ama hiç kimse tutmadı beni. Okulun etrafında dolaştım aylarca. Sonra gözüme seni kestirdim Çınar. Aradığım kriterlere en iyi uyan aday sendin Sonra araştırdım seni. Seni en çok seven kişiyi aradım."
Çınar şaşkınlıkla Esin'e baktı.
"Ne o, şaşırdın mı? Tabii ya , senin gibiler gider bir halta yaramayan bir kızı seçer kendine sevgili olarak ve kendilerini sevenleriyse gözleri hiç görmez. Biliyor musun Çınar, sen kaybolduğunda en çok bu kız ağladı . O , neydi adı? Ha, hatırladım. Dilek. Üç beş gün ağladı, sonra unuttu gitti seni. Dersler ,sınavlar derken unutulup gittin be. Hala en yüksek puanları yine o kız alıyor biliyor musun? Bu nasıl yassa artık."
"Sen nerden biliyorsun bunları? Hem sana ne beni en çok seven kişiden."
"Üzümünü ye, bağını sorma diyelim."
Esin'le Çınar'a baktı ve devam etti.
"Diğer soruna gelince bunu yakında anlayacaksın. Size ne yapacağıma gelirsek bunu zaman gösterecek. Size düşen..."
Yine gülmeye başlamıştı.
"Hay aksi. Neyse... Buradan bakıldığında çok tatlı gözüküyorsunuz biliyor musunuz? Ve bir o kadar da masum gözükyorsunuz. Olacaklardan habersiz, masum birer küçük çocuk gibisiniz."
Çınar ona öfkeyle, Esinse korkuyla bakıyordu.
"Bu arada Çınar. Sözüm söz. Eğer uslu olursan sana iyi davranırım. Ama bu küçük kıza öyle bir söz verdiğimi hatırlamıyorum".
Esin'e bakıp kocaman elleriyle Esin'in keçesinden tutup yüzünü kendi yüzüne doğru çevirdi.
"Ama bana sorun çıkarmazsan, bu kız için de bir şeyler düşünürüz."
Çınar'a yönelttiği bakışlarını tekrar Esin'e yönelterek konuşmaya devam etti.
"Bu arada küçük kız, her ne kadar uslu durmana karşılık sana herhangi bir ödül vermeyecek olsam da bu hatalarının karşılığını almayacağın anlamına gelmiyor. Senin ödülün Çınar'ın hareketlerine bağlı."
Bakışlarını tekrar Çınar'a doğru yöneltti ve Esin'i serbest bıraktı.
"Sizi yalnız bırakayım. Küçük kızımız da biraz dinlensin. Hem sen de az da olsa toparlanırsın. Sana tavsiyem biraz uyu hayatım. Çünkü artık yan gelip yatma zamanın bitti. Oyunun ikinci etabına geçtik bile."
Merhaba, Tutkun adlı kitabım kitapyurdun'da satışta. Sizler için yüzde 40 indirim yaptım. Alıp okumak isterseniz diye :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM (TAMAMLANDI)
Gizem / Gerilim"Konuşmanın ona bir faydası olmayacağını anlamıştı Çınar. Patlamış bir kaş, yüzüyle vücudundaki morluklar ona konuşmanın burada bir işe yaramadığını öğretmişti." "Söyle adi pislik." Adamın gözleri Çınar'ın bu sözlerinden sonra büyüdükçe büyüdü ve h...