Bölüm 9

3.9K 172 7
                                    

Büyük ceviz kaplama masanın bir ucunda Esin, diğer ucunda Serhat oturuyordu. Deri koltuğa oturmaktan çok yayılmış olan Esin, Serhat'a bitkin, aynı zamanda öfke dolu gözlerle bakıyordu. Bir eli koltuktan sarkmıştı, diğer eliyle de şakaklarını ovuşturuyordu. Bir gözü morarmıştı, dudağındaki yarıktan akan kansa kuruyup dudağına yapışmıştı. Ayrıca çıplak kollarında fazla sıkılmaktan ötürü oluşmuş zorluklar vardı.

"Bana öyle bakma."

"Nasıl bakmamı isterdin?"

"Söyler misin lütfen? Sen bu çocuğun her ne olursa olsun senin yanında olmasını istediğini söylenedin mi?"

"Söyledim."

Sesi fısıltıyı andıracak kadar kısık çıkmıştı. Konuşacak hali kalmamıştı.

"O değil de merak ediyorum. Sen hiç bu çocuğa açılmayı denedin mi?

"Sana ne?"

Serhat teslim olduğunu göstermek için iki elini de havaya kaldırdı.

"Haklısın, haklısın. Beni ilgilendirmez. Ellerini indirip masanın üstüne koydu ve bedenini masaya daha da yaklaştırıp Esin'e baktı."

"Benim için fark etmez.Ben parama bakarım.Yalnız inandıcı olmak için biraz canını yakmış olabilirim. Küsmedik değil mi?"

"Bu kadar sert olmana gerek yoktu. Öleceğim sandım."

Esin'in bu sözlerinden sonra Serhat'ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Bu gülümseme yerini yavaş yavaş alaycı bir sırıtışa bırakırken aniden ciddileşip konuşmaya başladı.

"Ben rol yapmam güzelim. Her şey sahicidir bende."

"Burada... İyi bak etrafına. Sahici bir şey görebiliyor musun?"

Serhat gözleriyle Esin'i işaret etti.

"Tam karşımda duruyor."

"Anlamadım."

"Senin daha zeki bir kız olduğunu zannederdim. Yüzündeki morluklar boya değil farkında mısın?"

Esin gözlerini önüne indirmişti.

"Boşuna bana kızma.Bu olanların müsebbibi sensin. Sen istedin, ben yaptım.Bana geldiğinde sana ne söylediğimi hatırlıyor musun?"

"Hatırlıyorum." Sesi kuru ve duygudan uzaktı.

"Sana tehlikeli bir adam olduğumu söylemiştim. Bana emir verilmesinden hoşlanmadığımı da söylemiştim, değil mi?"

"Evet."

Bu evet, içinde korkuyu da barındıran bir evetti. Bu adamdan korkuyordu. O gün korkusuz biri gibi gözükmeyi başarmıştı; ama oraya korkarak gitmişti.Babasının paralarını hesabından usulsüzce çekerken de korkuyordu.Ama başarmıştı. Tabii babasının işinin eğli, kurnaz muhasebecisi sayesinde. Aile şirketinde arada sıra da olsa çalışması işe yaramıştı. Annesinin dediği gibi her şeyde bir hayır vardı.

"Peki sen ne yaptın? Benim işime burnunu soktun.Sonuç? Az kala yakalanıyorduk."

"Ama yakalanmadık."

"Duymuş olabilirdi? Mecburdum. Seni bu hale getirmeye mecburdum. Aksi takdirde bana emirler vermeye kalkan psikopat kız imajın ortaya çıkacaktı."

"Ben psikopat değilim."

"Hı hı. Tabii ki değilsin."

"Değilim. Sadece çok seviyorum onu."

"Aslında ben de sadece işimi yapar; kimin beni neden tuttuğunu sorgulamam. Öldür derler öldürürüm, işkence et derler ederim. Bir nevi maşa görevi görürüm anlayacağın. Ama unutma. Gün gelir o maşa onu tutan elleri de yakar."

"Onu gayet iyi anladım. Ama sen de şunu unutma sakın. Ben sana mecbur değilim."

"Öyle mi?"

"Öyle."

"Mecbursun hayatım.Benim gibisini bulamazsın öncelikle. Hadi buldun diyelim; bu kişi güvenilir biri mi olur? Sanmıyorum.Neden bu kadar popülerim sanıyorsun. Yanlız şunu söylemeden edemeyeceğim . Senin gibi acemi biriyle çalışmak gerçekten sıkıcı."

"Bu benim umurumda mı sanıyorsun?"

Esin iyice sinirlenmeye başlamıştı. O an pencereden dışarıyı seyretmekle meşgul olan Serhat, gözlerini tekrar Esin'e çevirdi.

"Ama bir yandan da böyle güzel bir kızla çalışmak ilgimi çekmiyor değil."

Esin elinde olmadan gülümsemişti. Keşke Çınar'ın da ilgisini çekebilsem diye düşünmeden edememişti.

"Söylesene Esin. Onu kendine aşık etmek için başka bir yol bulamaz mıydın?"

"Denedim. Denemedim mi sanıyorsun?Başka birini seven birini kendine aşık etmek kolay mı zannediyorsun? Kolay değil. Hiç kolay değil hem de.Kendimden verdiğim tavizleri tahmin bile edemezsin. Ama olmadı işte. Fark ettiremedim kendimi. Bu kararı almak hiç kolay olmadı benim için. Aileni, arkadaşlarını, sevdiğini kandırmak kolay mı? Ama mecburdum.Ben onsuz yapamıyordum. Yatarken onu düşünüyorumdum, kalkarken onu düşünüyordum. Yolda yürürken bile onu düşünüyordum. Kaç kere arabanın altında kalma tehlikesi atlattım bilemezsin."

Kolundaki morlukları gösterdi.

"Evet canım acıyor, ama inan o yokken canım çok daha fazla acıyordu."

Esin'i sonuna kadar dinleyen Serhat başını evet anlamında sallamıstı.

"Anlıyorum. Sen nasıl istersen. O zaman oyuna devam?"

Esin biraz düşündükten sonra kendinden emin bir ses tonuyla yanıtladı Serhat'ı.

"Tamam, oyuna devam edelim."

MAHKUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin