Bunca olasılık Çınar'ın başına ağrıtmaktan başka bir işe yaramamıştı. Ne kadar düşünürse düşünsün işin içinden çıkamıyordu. Karşısında sadece aşık bir kadın yoktu. Aşkı için insan aklının alamayacağı deliliklere kalkışmış, tekinsiz bir kadındı karşısındaki. Ve küçük bir hata felaketi olabilirdi. Belki de Çınar kafasında fazla büyütmüştü Esin'i ama, sevdiği adamı kaçırtan ve bu da yetmezmiş gibi kendini de kaçırılmış gibi gösteren birinden her şeyi beklemek normal değil miydi?Çınar artık düşünmekten ağrıyan başını tutamayarak dizlerinin üzerine bıraktı ve sıçrayarak uyandığı uykusuna geri dönebilmek üzere gözlerini kapattı.
***
Yattığı pozisyondan ötürü tutulan boynuna elini götürerek doğrulduğunda Esin'in uyandığını ve onu seyretmekte olduğunu gören Çınar bıkkınlıkla iç geçirdi
"Esin." Dedi Çınar uyku mahmurluğundan kısık çıkan sesiyle.
"Şuradaki koltukta otursana belin tutulacak sonunda. "
Çınar bunları söyledikten sonra gözlerinin içine odaklanmış Esin'in bir saniyede birçok şey anlatan gözlerine baktı.
"Sen bu haldeyken ben rahatımı düşünemem."
Onu bu hale düşüren kadının o bu haldeyken rahatını düşünemeyeceğini söylemesi ironikti. Ama bunu neden yaptığını bir türlü anlayamayan Çınar, Esin'in neden onunla birlikte kendisine de eziyet ettiğini anlayabiliyordu. Seven biri sevdiği acı çekerken sefa süremezdi. Sadistçe seven biri belki bundan zevk alabilirdi ama, Esin her ne kadar psikopatça hareket etse de bir sadist kadar vicdansız değildi. O bu haldeyken Esin'in de yıprandığının farkındaydı. Bu saçma oyunun artık devam etmesinin ona da Esin'e de verdiği zararın farkında olan Çınar cesaretini toplayarak "Esin." dedi.
"Efendim."
"Sana bir şey sorabilir miyim?"
"Tabii ki sorabilirsin."
Esin'in merakla parlayan gözlerine daha bir dikkatlice baktı Çınar. Çınar nasıl bir salaktı ki bu kızın ona olan aşkını bugüne kadar hissetmemişti. O Esin'in ona her zaman arkadaşça yaklaştığını düşünmüştü. Ona göre bir kız ile bir erkek iki yakın arkadaş olabilirdi. Bir kızın yakınlığında illaki art niyet aramaya gerek yoktu.
Çınar sınıftaki anlaştığı arkadaşlarından biri olarak gördüğü Esin'e anlayışla bakarak,
"Seni anlıyorum." dedi.
Esin, Çınar'a anlamayan gözlerle baktı. Neyi anlamıştı ki Çınar? Kalp atışı hızlanan Esin,
"Ne konuda?" diye sordu kaşlarının istemsizle çatılmasına engel olamayarak.
"Sen." dedi Çınar elini Esin'in çenesine götürerek. Birkaç saniye parmakları Esin'in çenesinde gözleri gözlerinde bekledi. Elini çekerken içini çekti ve gözlerini iki üç saniyeliğine kapattı.
"Sen." dedi tekrar. Söyleyecekleri boğazına düğümleniyor, kelimelere dönüşüp dudaklarından dökülemiyordu. Her ne kadar söyleyeceklerinin sonuçlarından korksa da bunu yapması gerekiyordu. Hiçbir şey olmamış gibi davranıp da Esin'in gönlünü beklerse kim bilir daha ne kadar burada tıkılıp kalacaktı. Çınar bunu istemiyordu. Ne kadar zaman geçtiğini tahmin edemese de bir aydan fazla zaman geçmişti belki de. Ve bu devamsızlıktan sene kaybettiği anlamına geliyordu. Son senesinde, tam da mezun olacakken bir yılını kaybetmesi de değildi tek mesele. O özel bir okulda burslu okuyordu ve derslerinden kalması demek bursunu da kaybetmek demekti. Çınar'ın özel okula verecek parası yoktu. Bırak özel okula verecek parası olmasını okula devam edemezse kalacak bir yer kiralayacak parası bile yoktu. Ona destek olacak bir ailesi yoktu. Okul arkadaşları vardı bir tek. Onlar buradan kurtulduğunda ona yardım edebilirlerdi. Belki ona burs da sağlayabilirlerdi ama, kendi bileğinin hakkıyla kimseye bel bağlamadan mezun olmak varken birinin merhametine muhtaç olmaya ne gerek vardı ki. Esin hayatını mahvetmişti. Hem onun hem de kendisinin sene kaybetmesine sebep olmuştu. Belki her şey için geç değildi. Hesaplarına göre vizelere girme şansını çoktan kaybetmişti ama belki finallere yetişebilirdi. Daha önceden hiç devamsızlığı yoktu. Belki her şey için geç değildi daha. Belki her şeyi öğrendiğini söylerse buradan kurtulabilirdi ve mezun olabilirdi. Üniversite tercihlerinde güzel bir okul olduğu için özel okul seçtiğine pişmandı şimdi. Devlet üniversitesini kazanmış olsaydı en azından sadece sene kaybederdi. Şimdiyse bursunu kaybetme ihtimali de vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM (TAMAMLANDI)
Mystery / Thriller"Konuşmanın ona bir faydası olmayacağını anlamıştı Çınar. Patlamış bir kaş, yüzüyle vücudundaki morluklar ona konuşmanın burada bir işe yaramadığını öğretmişti." "Söyle adi pislik." Adamın gözleri Çınar'ın bu sözlerinden sonra büyüdükçe büyüdü ve h...