Bölüm 2

6.8K 169 8
                                    

"Şaka bir yana. Gayet ciddiyim; uslu durursan rahat edersin."

Bu söz zihninde yankılanırken içi daralan Çınar dişlerini sıktı. Sol kolundaki zinciri çekip bağırdı.

Bu adam ondan ne istiyordu? Ne isteyecekti? Adam sadece işini yapıyordu. Asıl sorması gereken onu kaçırtan her kimse, bunu neden yapmıştı? Düşündü. Aklına ne herhangi bir sebep ne de herhangi bir şüpheli geliyordu. Bugüne kadar Çınar'ın takıştığı kimse olmamıştı ki. Çınar kendi halindeydi tek derdi okulu bitirip mesleğini eline almak ve biran önce bir baltaya sap olmaktı. Ama olmuyordu işte. Yine hayat ona yapacağını yapmış tam da mezun olacağı sene bu bok çukuruna tıkılıp kalmıştı.

Çınar daha çocuk yaştayken öğrenmişti bu hayatta tek kurtuluşunun okuyup bir yerlere gelmek olduğunu. On sekiz yaşına yaklaşmış abilerden biri ona oku oğlum, okumazsan senin arkanda kimse yok. Dışarıda hiç kimsen yok. Bunu unutma ve derslerini asla ihmal etme. Yoksa benim gibi sokağa atılan bir it misali kalırsın ortada." demişti. Çınar o gün dertlenip de derdini onla paylaşan çocuğa ne olduğunu hep merak etmişti. O, o çocuk gibi yapmamıştı. Liseyi bitirdikten sonra umutsuzluğa kapılmamış bir şekilde hayatın bir ucundan da o tutmuştu. Ama netice değişmemişti işte. Bu gün o çocuktan da beterdi. Her ne halde olursa olsun biliyordu ki o çocuk bugün özgürdü, o ise kafasında bin bir soruyla bu odaya hapsedilmişti.

Çınar bir kez daha onu bu soğuk duvara yaslanmak zorunda bırakan zinciri çekiştirdi. Kafasını yavaşça duvara vurup gözlerini kapattı. Canını acıtmayacak yavaşlıkta kafasını duvara vurmaya devam etti sonra. Çaresizdi. Zaten kimsesiz büyüyen bir çocuk olarak ne zaman çaresi olmuştu ki? Şu hayatta yarını düşünmeden geçirdiği bir gece sadece bir gecesi mi olmuştu? Olmamıştı. O gün çaresizlikten onunla dertleşen o abinin sözünü dinleyip derslerine asıldığında da üniversiteyi kazandığında da bir yani hep umutsuz, bir yanı hep çaresizdi. Ve bugün kendi kendisini boşa kuruntu yaptığına ikna ettiği o zamanlar aslında ne kadar da haklı olduğunu anlamıştı. Hayata bir kere bir sıfır geride başlamamış mıydı? Ve her geçen gün mağlubiyetinin derecesi artarken öne geçmek ne mümkündü. Her şey yolunda giderken hayatı artık bir düzene girecekken bu başlına gelenler korkularının yersiz olmadığının ispatı değil miydi?

Çınar dolan gözlerini tavana dikip ağlamamak için direndi. Ağlamayacaktı. Bugüne kadar ağlamaktan hep kaçmıştı. Kendini bu şekilde daha güçlü hissediyor, bilinçaltındaki kaybetme korkusunu bu şekilde bastırabiliyordu çünkü.

Çınar göz yaşlarını daha fazla tutamayıp yanaklarından süzülüşünü hissettiğinde gözlerini kapattı ve küçük bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Kimsesiz geçirdiği çocukluğuna, gerçekleştirmesine ramak kala yok olan hayallerine ağlıyordu. Ağladıkça ağladı ağladıkça ağladı ve nihayet yorgun düşünce gözlerini kapattı ve birkaç saat önce aklından geçen şeyi tekrarladı. Ben ne zaman sana isyan ettim ki beni cezalandırıyorsun?"

Evet, Çınar'ın bir yanı hep umutsuzdu ama bir yanı da isyan etmemesi gerektiğini bilecek olgunluktaydı. İsyan insanoğlunun Allah'a karşı yapabileceği en büyük hataydı ve Çınar ona daha çocukluğunda öğretilen bu öğretiye hep sadık kalmıştı. Ama şimdi hepsinin boş olduğunu anlıyordu. Acılarla dolu şu kısa ömrü belki de buraya hapsedildiğini fark ettiği andan itibaren aklından hiç çıkaramadığı gibi pis bir sedyenin üstünde bitecekti. Şu saatten sonra şükredecek bir şeyi kalmamıştı Çınar'ın. Şükür şükredecek bir şeyleri olan insanlar içindi. Onun gibi hayata mağlup olarak başlayanlara göre değildi.

Çınar saatlerce içler acısı haline yandı. Yıllardır şükrettiği yaradanına hiç korkmadan isyan etti. Çıkış yoktu. Bu işin sonu iyi bitmeyecekti. Bundan adı gibi emindi. Neye sabredecekti? Sabrının sonunun selamet olacağı ne vardı bunda? Çınar başı sağa dönük şekilde duvara yaslamış gözlerini kapatmıştı. Odanın içindeki sessizliği gürültüyle açılan kapı kilidi bozarken hemen ardından çok daha gürültülü bir şekilde açılan demir kapının sesi Çınar'ın gergin olan sinirlerini daha çok germiş sıçrayarak gözlerini açmasına sebep olmuştu.

MAHKUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin