Dilek'in dedektifle görüştüğü ilk günden bu yana yaklaşık olarak üç hafta geçmişti. Dilek bu adama güveniyordu. Bu adamın Çınar'ı bulacağından adı gibi emindi. Başlarda içinde önüne geçemediği bir şüphe vardı. Ama dedektifin kendinden emin ses tonu, bakışları, sözleri içindeki şüpheyi silip süpürmüştü. Ne var ki netice değişmemişti. Kendinden emin dedektif şimdi ona Çınar'ın izini bulamadığını söylüyordu. Çınar'ın yolu üzerindeki kameraları incelediğinde, Çınar bir yerden sonra gözden kaybolmuş. Yolu üstündeki bakkalın kamerasının bir haftalık kayıtları yokmuş. Kamera bozulmuş ama adam bunu fark etmemiş bile. Sırf onun ihmalkarlığı yüzünden Çınar'ı bulamamış.
Dilek karşısında ona derdini anlatmaya calışan kendinden emin dedektifi daha fazla dinlemek istemeyerek ayağa kalktı.
"Bu bahaneler umurumda değil. Siz bana Çınar'ı bulacağınızı söylediniz. O yüzden Çınar'ı bulana kadar aramaya devam edeceksiniz."
"Dilek Hanım söylüyorum size. Kameralardan bir şey çıkmadı. Son bir ay boyunca neler yaptığını inceledim. Şüpheli bir şey kanıt bulamadım diyorum size."
"Bu beni ilgilendirmez."
Dilek avazı çıktığı kadar bağırmıştı.
Dedektifse ona, onu anladığını belli edecek şekilde bakarak devam etti.
"Dilek Hanım, size anlatmak istediğim şey bu işin biraz uzun sürebileceği."
"Daha ne kadar uzun sürebilir üç hafta oldu."
"İpucu yok. Hesabından hiç para çekmemiş. Ortalıktan kaybolduğundan beri onu gören yok. Bu onun başına bir iş geldiğii ihtimalini arttırıyor. Ama nasıl ve kimin yaptığını bulanıyorum."
" Bulun Ahmet Bey, bulun!"
Sesi bitkin, aynı zamanda da itaatkardı.
-Yalnız emin olamadığım bir şey var.
"Nedir o, neden söylemediniz bana?"
"Bir kız var. O da uzun süredir okula uğramıyormuş."
Dilek merakla Ahmet Bey'i dinlerken gözlerini ondan ayırmadan yavaşça az önce kalktığı koltuğa oturmuştu. Karşısındaki adamın her söylediği kelimenin ayrı bir önemi vardı onun için."
" Nasıl yani? Ne demek istiyorsunuz?"
"(...)"
Dedektif elindeki dolma kalemi çevirerek söyleyeceklerini kafasında tartarak Dilek'e baktı.
" Yoksa o kızla.."
Sesi titremişti. Aklındakileri dile getirmekten korkuyordu. Dolmaya başlayan gözleriyle dedektifin ona diktiği ela gözlerine bakarak söyleyin, dedi titrek sesiyle.
"Dilek Hanım, ben de başta sizin gibi düşündüm ve araştırmamı bu doğrultu da yürüttüm. Maalesef müspet bir sonuç elde edemedim. Esin Hanım, yurtdışına tatile gitmiş."
Ailesiyle de konuştum. Esin Hanım son birkaç yıldır depresyondaymış. Kızlarının kafasını dağıtmak için dünya turuna çıkmak istemesine başta karşı çıksalar da kızlarının içinde bulunduğu depresyondan çıkması için bir yol olur diye kabul etmişler."
"Yani, o zaman?"
"Sorun şu ki..."
Dedektif elindeki kalemi masaya bırakıp ayağa kalkmıştı. Omuzlarına değen kırlaşmaya başlamış saçlarını geriye atıp hemen arkasındaki pencereye doğru dönmüştü. Elini çenesine götürüp ele gelecek kadar uzun sakallarıyla oynamaya başlayıp derin bir nefes aldı.
" Çınar'ın okuluna gittim ve sınıf arkadaşlarıyla görüştüm. Başta biraz endişelendiler ama; sağ olsunlar yardımcı oldular bana. Esin'in arkadaşlarıyla da görüştüm. Esin'in Çınar'a deli gibi aşık olduğunu söylediler."
"Ne?"
"Aslında bu tabiri sadece Demet denen kız kullandı, diğerleri onun Çınar'dan hoşlandığını söylediler. Bunu onlara bizzat söylememiş ama onlar böyle olduğuna inanıyorlarmış."
"Demet..."
"O, Esin'in Çınar'a haddinden fazla değer verdiğini söyledi. Öyle ki bir keresinde intihara kalkışmış. Seninle onu ilk gördüğü zaman. Neyse ki Demet,son anda arkadaşına yetişip onu bu düşünceden vazgeçirmiş."
"Nasıl yani? Ama siz kızın yurt dışında olduğunu söylediniz."
"Evet, mantıken kızın Çınar'ın kaybolmasıyla ilgisi yok gibi duruyor ama; biz sadece Çınar'ın kaybolması üzerinde durduk. Nereden biliyoruz Çınar'ı öldürmediğini?"
" N.. Ne... Ne de...diniz siz. Öldürmek derken?"
Dedektif yüzünü Dilek'e dönmüştü.
"Dilek Hanım... Çınar'dan herhangi bir iz yok. Çınar ile ilgili herhangi bir kayıt bulamadım. Hiçbir şey satın almamış, hiçbir yere gitmemiş. Onu gören kimse yok. Kimseyle konuşmamış bile. İnanın her ihtimali değerlendirdim. Hem de her ihtimali. Yok, elle tutulur hiçbir kanıt yok elimde. Bu nedenle sezgilerimi dinlemekten başka çarem kalmadı."
"Ne diyor sezgileriniz?"
Dilek'in sesi yine titrek, yine umutsuzdu.
"Bence bu kızın izine düşmeliyiz. Böyle insanlar var. Yani saplantı derecesinde birine aşık olup, onu elde edemeyince de aşık olduğu kişiye zarar veren tipler var."
"Düşün o zaman peşine."
Dedektif, Dilek'in yanına kadar gelmişti. Elleri cebinde karşısındaki genç kıza bakarak;
"Düşeceğim. Bu güne kadar Esin Hanım'a ulaşmadım ama polis bir arkadaşım var. Esin Hanım'ın telefon sinyallerini takip edebilmek için bana yardımcı olacaktır. "
"Lütfen Çınar'ı bulun. Ona bir şey olmamış olsun." dedi ellerini birleştirip dudağına götürerek duasını gözlerini kapatarak devam etti.
"Ne olur ona bir şey olmasın. Dayanamam. Ben buna dayanamam."
"İnşallah Dilek Hanım. Çınar'ı bulacağım. Temennim ona sağ salim ulaşmak. "
"İnşallah." dedi Dilek, Ahmet Bey'in gözlerine içindeki korkuyu gizleyemeyerek baktı. Çınar'ın ölmüş olma ihtimalini duyduğu andan beri içine düşen ateşle gözlerini bir kez daha kapattı ve Allah'a yakardı.
"Lütfen, lütfen ona bir şey olmamış olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHKUM (TAMAMLANDI)
Misterio / Suspenso"Konuşmanın ona bir faydası olmayacağını anlamıştı Çınar. Patlamış bir kaş, yüzüyle vücudundaki morluklar ona konuşmanın burada bir işe yaramadığını öğretmişti." "Söyle adi pislik." Adamın gözleri Çınar'ın bu sözlerinden sonra büyüdükçe büyüdü ve h...