Elif BİÇEM
İnsan vücudunda kaç kemik var ve kaçının ağrı kabiliyeti bu kadar yüksek acaba diye merak etmekten alamıyorum kendimi. Sabah yataktan kalkıp kafamda deli sorular ile banyoya doğru adımlarken. Tanrım kurbanda kesmek için aldığım boğa üzerimden geçmişte beni peşine takıp sürüklemiş gibi hissediyorum. Tamam tamam kabul ediyorum evet abarttım biraz ama ne yapayım her bir tarafım ağrıyor. Ben bu kadar güzel bir birleşmenin bu kadar ağrı vereceğini hiç düşünmezdim ama itiraf etmeliyim ki Yiğit yine yaklaşsa bana yine yine isterim onu aynı şekilde. Galiba Yiğit benim "G" noktam ve onu gördüğüm an hormonlarım tavan yapıyor. Banyomu yaptıktan sonra hazırlanıp aşağıya iniyorum bugün Pazar ve ben kesinlikle mükemmel bir kahvaltıyı hak ettim bence. Sizce de öyle değil mi? Yiğit'i ne çalışma odasında ne de dışarda ve spor salonunda bulamayınca Ayşe Teyze'ye sormak aklıma geliyor. Ayşe Teyze hayatta tek bir kızı olan ve onu da üniversitede okutmak ona istediklerini alabilecek bir hayat sunmak için çalışan güçlü mü güçlü bir kadın. Tam 7 yıldır Yiğit'in ev işlerine o bakıyor ve bunu Ayşe Teyze sanki nobel barış ödülü konuşması yapar gibi '' Yiğitim benden başkasına güvenmez annesi ve ablasını bile o evde yokken bu evde istemez'' diyerek övünerek hani şu gıdığını çıkararak konuşma şekli var ya onu yaparak anlatır da anlatır. Sözün kısası seviyorum Ayşe Teyzeyi hem kadın olarak güçlü duruşundan ötürü hem de samimiyeti ve dürüstlüğünden dolayı. Mutfağa girmem ile Ayşe Teyze'yi yine bir şeylerle uğraşırken bulmam bir oluyor. ''Günaydın Ayşe Teyze, çok acıktım, Yiğit yok mu yine?'' diye sorgulama yeteneğimi ortaya koyunca '' Sensin günaydın, deli kız bu saatte gün mü ayar, gece olacak nerdeyse'' diye azarlayınca aklıma akşam ve Yiğit'in gelmesi ile gözlerimi parmağımda ki mavi elmastan yapılmış olan yüzüğe çeviriyorum. '' Yiğit çıktı kızım seni arayacakmış bugün biraz işleri varmış Cem' de sana Dilara'yı bırakıp o da şirkete geçecekmiş ve ben size şimdi kahvaltıyı hazırlıyorum'' demesi ile kapı zilinin çalması bir oldu '' Ha diğer deli kız da geldi git kapıyı aç sen, ben sizin karnınızı doyurayım olur mu Elifim, güzel kızım benim?'' diyerek beni başından savdı. Ama bu durumdan pek şikayetim yoktu kapıyı yüzümdeki mutlulukla açtım ama ne yazık ki gülümsemem yüzüme dondu gelen Dilara değil, uzun boylu koyu mavi gözlü bir kadındı. Ve ben saniyesinde bu kadını da enerjisini de hiç sevmedim. Bana bakarak '' Elif değil mi? Ahh şu kardeşim ve zevksiz basit zevkleri'' diyerek içeri sanki ben kapı görevlisiymişim muamelesi yaparak üsturupsuz olarak daldı. Koltuğa yayılan kadına tam cevap vereceğim sırada Ayşe Hanım ''Aaa Neslihan Hanım hoşgeldiniz? Yiğit Bey'in haberi var mı geldiğinizden haber vereyim hemen'' demesi üzerine, ''Ayşe Hanım işinize bakın kardeşimin evine de mi izin ile gireceğim.'' Diyerek kadıncağızı azarlaması ile tırnaklarımı çıkardım. ''Ayşe Hanım siz Yiğit' e sevgili ablasının geldiğini haber verin, eminim bu habere çok sevinecektir. Ayrıca bana bir sade kahve yaparsanız sevinirim? Siz bir şey ister misiniz Neslihan Hanım?'' demem üzerine gözlerini kısarak bana bakan kadın, Ayşe Hanıma dönerek ''Bana da bir sade kahve lütfen'' diyerek bakışlarının bana yönlendirdi. '' Bakıyorum da evi ve çalışanları sahiplenmişsin Elif? Bakıyorum da parmağına takılan yüzük sana yavan bir güç vermiş. Ben olsam o yüzüğe de Yiğit'te de çok fazla güvenmezdim. Sonra yine bir yıkım daha atlatmanı istemeyiz.'' Yüzünde sinsi bir sırıtışla bakışlarını bana çevirince ''Ayşe Hanımın tedirginliğinden anlıyorum ki Yiğit o yokken sizin buraya gelmenizi istemiyor ve sizin de sinirlenmenizden anlıyorum ki bu durumu biliyorsunuz. Bu nedenle kahvenizi içtikten sonra Ayşe Hanım size kapıyı göstersin iyi günler benim biraz çalışmam lazım'' diyerek ayaklanınca '' Ne o Elif Hanım haklılığım sebebi ile mi konuşmamayı tercih ediyorsunuz'' deyince daha fazla dayanamadım ve '' Hayır konuşmadım çünkü Yiğit'in o evde yokken bile eve gelmesini istemediği ablasına ne gibi cevap vereceğimi kestiremedim. Malum aramızda ciddi bir fark var sonuçta Yiğit yokken bu evin sorumlusu benim, hatta bir şey daha söyleyeyim mi kasasının bile şifresini sadece bana söyledi. Şimdi hal böyle olunca aramızda kulvar farkı var ve inanın ben sizin seviyeye nasıl inilir bilmiyorum, hayatımın hiçbir döneminde de öğrenme ihtiyacı duymadım.'' Dememle kadının ayağa fırlaması bir oldu. '' Kendini çok akıllı sanıyorsun sen değil mi? Söylesene kocan ölünce de mi böyle hiissettin ya da seni altına alınca ya da tek bir amaç uğruna senden vazgeçince? Sana bir şey söylememe izin ver lütfen! Sen kibirinden gözünün önündekileri gerçekleri dahi göremeyecek kadar körsün kocanın ne olduğunu da kim olduğunu da Yiğit'in sana neler yaptığını da göremeyecek kadar körsün!'' '' Sen kimsin ki benim eski eşimle ilgili bir şeyler bildiğini ima edersin sen kimsin ki buraya gelip de bana hakaret etme hakkını elinde tutarsın?'' diye cırlayınca ben, yüzünde ki sinsi gülümsemeyi gizlemeyerek yanıma yaklaşıp '' Mustafa'nın kasığının oradaki beni bilecek kadar tanıyorum kocanı inan bana, hem de senden daha çok tanıyorum''diyerek beni orada anlamsızca duvarlara bakarak bırakıp çekip gitti. Ve evet Mustafa'nın kasığında bir ben vardı...
Yiğit CEVAHİR
Allah kahretsin, arkamı iki dakika dönmem yetiyor ablamın bana zarar vermesi için. Güya ablam, güya kan bağım var ancak abimin ölüm sebebi olduklarını öğrendiğimden beri ne annemi ne ablamı eskisi gibi göremiyordum ve görebileceğimi de sanmıyordum. Her şey tam yoluna soktum derken yine sarpa sardı yine saçma sapan bir hal aldı. Ayşe Hanımın arayıp berbat bir sesle ablamın eve geldiğini ve Elif ile tartıştıklarını söyleyince duramadım şirkette eve gidiyorum. Kahretsin, sabah evden o kadar hevessiz çıktım ki hiç yalnız bırakmak istemiyordum Elif'i hele de dün geceden sonra, parmağında benim yüzüğümü taşırken hiç istemedim bensiz güne gözlerini açmasını. Ama bu işi Elif'in en az zarar göreceği şekilde bitirmem lazım, dayanamam daha fazla üzülmesine derken düşman arkamı dönmem ile sızdı yine inime. Benim bildiklerimi bilmemeli Elif, yıkılır, ölmüş gitmiş adamın arkasından hiç bu kadar sövdüğümü hatırlamıyorum! Biz bu işten nasıl hasar almadan çıkacağız, Elif'i evliliğe ikna etme çabalarımın doğru olmadığını biliyorum hemen çatmayın kaşlarınızı ama yoktu başka çarem. İşler birbirine girmeye başladı ve ben fırtına çıkmadan önce limanıma sığınmak istedim hepsi bu. Ben bu kıza neden hep kötü haberleri veriyorum, neden yaralarını bir kez bir kez daha kanatıyorum. Neden herifin ölüsü bile huzursuzluk veriyor, ben Elif'e nasıl ulaşacağım bugün! Korkuyorum hem de çok, avucumun içinde ki kuş ya kaçmasın diye sıkıca tutup ölmesini göze alacağım ya da avuçlarımın arasından gitmesine izin verip dönmesini bekleyeceğim amansızca. Galiba risk almak şu anda yapabileceğim tek şey olacak. Düşüncelerle nasıl eve geldim bilmiyorum, daha zile basmadan Ayşe Hanım bir telaşla açtı kapıyı '' Merhabalar Ayşe Hanım, Elif nerede?" dememle ""Elif kızım iki saattir ağlıyor odanızda ne dediysem olmadı güzel gözleri ağlamaktan küçüldü" diye cevap verdi. Cevap vermeden merdivenlere göneldim Elifime varmam lazımdı, içinin acımasına engel olamasam da yanında olacaktım. Kapıyı vurduktan sonra odama girmem ile Elif'in hıçkırıklarını duymam bir oldu hemen ceketimi üzerimden atıp arkasından sarıldım meleğime. Saçlarını kokladım, sanki cennet kokusuydu ruhuma kokusu. "Elifim bana döner misin? Seninle konuşacaklarım var benden öğrenmen en doğrusu. Ama istersen ağzımı hiç açmayabilirim." Demem üzerine Elif döndü yüzünü, kırgın gözlerini bir umut dikti gözlerime bir kez daha kırılmamak istercesine.Ah güceniğim ah amansızım benim, nasıl kıydılar sana nasıl varlığına ihanet ettiler. " Meleğim anlatacağım şeyler zor, senin için duymak zor, benim için de anlatmak. Saçının teline dünyayı yakacakken şimdi seni ağlatan ben olacağım ve kahrediyor bu beni. Ama başkasından duyma ve ben hep burdayım sakın unutma" dedim elimi kalbinin üzerine yerleştirerek anlatmaya başladım. "Aslında süreci başlatan senin evine balo gecesi yazılanlar oldu. Adamlarıma kimin yaptığını bulmaları emrini verince bana bir isim verdiler: Ali Çentik. Sen de tanıyorsun Mustafa Onur'un katibi aynı zamanda eve de yazıyı o yazmış. Biraz sert yollarla da olsa sebebini öğrenebildik, Ali, ablam adına çalışan biri olarak Mustafa Onur'un yanında işe başlamış çünkü ablam Mustafa'dan her türlü haberleri almak istiyormuş. Ablam ile Mustafa Onur uzun süredir birlikte iş yapıyorlarmış ve bu işler ciddi paralar döndürmeye başlamış zaten Mustafa Onur'un kabarık hesabı da bunu ispatlar nitelikteydi. Sonra ablamla konuşunca bunu doğruladı ve ablam ile Mustafa Onur'un yaklaşık üç yıldır birliktelikleri olduğunu, birbirlerini her yönden tatmin ettiklerini ve Mustafa'nın bu durumdan gayet memnun olduğunu söyledi." Nefes almadan anlattım bir an önce bitsin bu acı istedim ama Elifimin gözlerinden gözyaşları yol bellemişti yanaklarını kendine. Sarılınca ben ona, sindi hemen boynuma '' Mustafa'nın bıraktıklarına da bana uygun gördüklerine de alıştım artık, ben ona hiç iyi bir şey hissettirememişim ki benden o kadar nefret etmiş ki her alanımızı her anımızı kirletmeyi kendine amaç bilmiş, vicdan azabı çekmeden. Yoruldum kirliliğini üzerimde taşımaktan onun bataklığında çırpınmaktan yoruldum. Kendimi sevme şansımı, devam etme olasılığımı bile elimden aldı giderken." demesi ile daha sıkı sarıldım "Meleğim izin ver çıkalım düze birlikte, izin ver tutayım elinden" diye devam edince ben "Nasıl Yiğit, bedeni, ruhu, kalbi acımasızca kirletilmiş bir kadını nasıl temize çıkaracaksın, kaç tas dualanmış su dökmen gerekiyor bedenime, kocamın, sevdiğimi sandığım adamın bedenime hükmetmesini, tecavüzünü çığlıklarımı kaç su yıkar Yiğit, beni ne paklar huzura beni ne ulaştırır aynaya bakınca yaşadığım tecavüzün gözümün önüne gelmemesini nasıl sağlayacaksın Yiğit, seni de çekersem bataklığa nasıl kurtulacaksın." diye hıçkırıkları artınca Elif'in yüzünü avuçlarımın arasına alarak ıslak gözlerine diktim gözlerimi "Sadece seni seveceğim meleğim, seni öyle bir seveceğim ki kirlendiğini düşündüğün bedeninin, ruhunun, kalbinin masumiyetini gözlerinle görmeni sağlayacağım, seni öyle bir seveceğim ki meleğim, ruhunu ruhuma gönüllü tutsak yapacağım, ruhumun sana çoktan tutsak olduğunu bile bile, seni çok seveceğim Elifim öyle bir seveceğim ki pür-i pak yapacağım seni..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
General FictionBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...