Elif BİÇEM
Heyecanlıyım, sanki ilk defa evlenecekmiş, sanki o gelinliğin içine ilk defa girecekmiş gibi ürkek. Ama tekrar bu duyguları aynı saflıkla yaşamak, aynı masumiyetin tekrar önüme serilmesi işte bu hiç beklemediğim bir haz ve yine bunu da yaratan Yiğit'ten başkası değil. Yiğit'in adının geçtiği yerde aşk harmanlıyor her bir tarafı, zaten öyle aşk için hiç afili laflar edemem, etmem de çünkü bencilim bu konuda, Yiğit ve hissettirdikleri bana özel olmalı, sadece bana ait olmalı. Ne hayır işledim bilmiyorum, ne sevabım veya ödenecek ne kefaretim vardı onu da bilmiyorum ama ne yaşadıklarımı ne de hissettiklerimi hiçbir şeye değişmem. Sonunda bana Yiğit'i kazandıran her olayı, olsa olsa başıma taç bellerim. Ben mutfakta Ayşe Teyze'ye yardım ederken sessizliğimi fark eden Ayşe Teyze, "Elifim iyi misin kuzum?" diye sorması üzerine kendime geliyorum.
"İyiyim Ayşe Teyze, düğünden haberin olduğunu varsayıyorum, nasıl yetiştireceğim diye onu düşünüyordum."
İç çeken Ayşe Teyze "Var kızım var, bu deli oğlan seferberlik ilan etti herkesi perişan etti. Artık çocuğun başına ne vurduysa, bir ay sonra olmazdı sanki bana." Diyerek veryansın etti.
Ayşe Teyze'nin söyledikleri ile kızarmanın tonlarını yaşıyorum yine, ne diye bilirdim ki zaten benim yüzümden yeterince mağdur varken ne açıklayabilirdim.
"Özür dilerim Ayşe Teyze herkesi de perişan ettik, ama işler benim dışımda gelişiyor müdahale etme fırsatım olmadı." Demem ile Ayşe Teyze gelip bana sıkıca sarıldı.
"Oyy Elifim sen bizden farksız mısın sanki? Ben bizim deli oğlana kızıyorum. Ama ne olursa olsun annenle de hemfikiriz, her durumda o kına yapılacak zaten senin de bugünden itibaren burada kalmaman lazımdı ama bizim deli oğlan ayı güneşle yer değiştirir de yine de bırakmaz, onu da biliyorum ya neyse, uzak duracaksın Yiğit'ten o kadar. Düğünden önce bu kadar vakit geçirilmez." Ben biraz önce kızardım demiştim değil mi, yok o kızarma şimdikinin yanında hiçbir şeymiş Ayşe Teyze'nin son söyledikleri ile bu tescillenmiş oldu. Kafamı eğerek bayat ekmeklerle yaptığım yumurtalı peynirli sucuklu pizzaya geri döndüğüm sırada mutfağa gelen Yiğit, "Kızlar yine harikalar yaratıyorsunuz galiba ha?" diyerek belime sarılıp yanağıma bir öpücük bıraktı.
Sinirle bize dönen Ayşe Teyze, içinden çıkan bir amazon ile Yiğit'e yaklaşıp "Yiğit Bey, şu andan itibaren dokunma, öpme, yatağına alma yasağı başladı. Düğüne kadar kızın yanına yaklaşırsan babasını ararım gelir kızı da yanında götürür, düğüne kadar bir daha göremezsin."
"Aman Ayşe Hanım, yapmayın Alla aşkına." Diye Yiğit'in mızmızlanması üzerine tahta kaşığı Yiğit'in benim boynuma sarılı olan elinin üzerine yavaşça vurarak "Hadi bakalım, hadi kızdırma beni, kıza da az dokunma. Zaten ateşin başına vurmuş onu anladık bari izin ver de bazı şeyler geleneklere uygun olsun." Dedi ve ben bittim.
"Şey ben salona geçiyorum, Ayşe Teyze sen bu ekmekleri fırına koyarsın." diyerek kızarmış bir suratla yanlarından hızla ayrılıyorum. Yiğit' in sesinden duyduklarım ise benim yerin dibindeki yerimi garantiliyor.
"Bak Ayşe Hanım, gördünüz mü küçük anneyi utandırdın? Oysa ki benim utanması için daha güzel planlarım vardı."
"Edepsiz seni çık mutfağımdan çık, nimet var burada nimet, konuşulmaz bu tarz şeyler" diyerek Yiğit'i mutfaktan kovaladı.
Kahkaha atarak yanıma gelip koltuğa kendini atan Yiğit belimden tutup beni kendine çekip televizyonda kanalları geçerken daha fazla dayanamadım.
"Yiğit, niye utandırıyorsun beni böyle durumlarda."
"Çünkü Elifim utanınca kızarıyorsun, kızarınca da çok tatlı oluyorsun ve ben bu haline tapıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
General FictionBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...