Elif BİÇEM
"Ne demek Cumartesi günü evlen benimle? Günler torbaya mı girdi Yiğit, hamile halim ile ben bu kadar acele etmiyorum da sana ne oluyor?" diyerek Yiğit'in kucağından kalkmak için hamle yapıyorum ama hala Yiğit içimde hala ben onun üstünde, nefesimi toparlamaya çalışırken pek de başarılı olduğum söylenemez.
" Elif dinle beni, ailenin herkesin haberi var her şey senin istediğin şekilde hazır, kardeşin hayalindeki düğünün ne olduğunu nasıl olması gerektiğini söyledi ve organizasyonun başında da o vardı zaten, bir tek gelinliğin kaldı onu da iki günde hazır edecekler. Sen sadece seçeceksin." Yiğit'in saçma sapan açıklamasını duymam ile cinlerim iyice tepemi attırdı.
"Bırak beni Yiğit,dokunma bana" demem üzerine tedirgince Yiğit kalkmama izin verdi. Yiğit'in karşısında kendimi çırılçıplak hissediyordum, sanki beş dakika önce bana çığlıklar attıran o değilmiş gibi, sanki tüm teslimiyetimle ona aidiyetliğimi sunmamışım gibi. Parçalanmış geceliğim ile üstümü kapatma çabaları içerisinde arkamı dönerek çıkıp gitmek istedim. Ama belimden beni yakalayıp sırtımı göğsüne hapseden Yiğit, hareket etmemi engelledi.
"Yiğit bırak, gitmem lazım çok sinirliyim ağzımı açarsam seni çok fazla kıracağım, lütfen dokunma bana." desem de boşunaydı çabam, daha söylerken farkındaydım bunun.
"Elif bırakmam, beni dinlemeden hiçbir yere gidemezsin" galiba bu tavrı sabrımı taşıran son damla oldu. Kollarından kurtuluş hızla dönerek gözlerinin içine bakarak bağırmaya başladım.
"Ne konuşması ne dinlemesi Yiğit, köpek gibi peşinden geliyorum acaba anlatacak mı olanları acaba bana güvenecek mi diye gözünün içerisine bakıyorum ama sen, her defasında şimdi değil Elif, sonra Elif, sus Elif diye diye erteleyip durdun. Yiğit, bak bana ne görüyorsun! Kafası karmakarışık bir kadından başka bir şey değilim. Eski kocam intihar etti sebebi yok, beni senin ablanla aldattı sebebi yok, defalarca kocamın tecavüzüne uğradım sebebi yok, tehdit ediliyorum malın biri tarafından sebebi yok, haa bir de silahlı saldırıya uğradık sebebi yok, tekrardan evleniyorum haberim yok. Sence bu kadar bilinmezlik fazla değil mi? Sence artık bir açıklamayı hak etmiyor muyum? Benden bir hafta istedin ve doldu artık Yiğit, önceki verdiğim sürelere say eksik kısmı. Şimdi ya benimle her şeyi açık açık konuşursun ya da ben bu kapıdan çıkar giderim ve bir daha yüzümü dahi göremezsin!" gözlerimi Yiğit'e dikerek baktım ama zaten yine gözlerinde almıştım cevabımı, yine konuşmayacaktı yine susacaktı.
Arkamı dönerek kapıya yönelsem de Yiğit'in söylediği şey ile yerimde donup kaldım.
"Mustafa Onur, yasal olmayan yollarla silah taşımacılığı yapan bir örgütün Ankara kolundaki en önemli adamlarından biriydi."önce algılayamadım, sonra kabullenemedim en son da savunmaya geçtim. Neden mi? Çünkü onun bu kadar kirlenmiş olması benim sandığımda da kirli olduğum anlamına gelirdi. Benim çoktan ruhumu şeytana sattığımı ancak pazarlığı bile benim adıma Mustafa Onur'un yaptığı anlamına gelirdi.
"Yalan söylüyorsun, şerefsizin önde gideni olabilir ancak bana çocukları öldüren, kafa kesen, din adına katliam yapan insanlara silah taşıdığını söyleme. Mustafa bu kadarını yapmazdı, ben onu tanıyorum bu kadarını yapmazdı." Desem de biliyordum doğruyu. Hiç tanımadığımı onu mezara gömerken de biliyordum. Gözümden dökülen yaşlarla kendimi Yiğit'in kollarına bıraktım.
"Çocukların katiliyle mi evliydim ben, insanları öldürdüğü elleri ile mi dokundu bana, benim boğazımdan geçirdiği yemeklerin parasını insanları öldürerek mi kazandı" derken hıçkırıklarım daha fazla pişmanlığımı dile dökmeme engel oldu. Beni kucağına alan Yiğit'in ağzından hiçbir şey çıkmıyordu. Hoş ne diyebilirdi, ya da beni nasıl avutabilirdi ki. Kollarımı boynuna dolayarak beni yukarı taşımasına müsaade etmek yapabileceğim yegane şeydi, öyle de yaptım. Yapabileceğim ne vardı ki başka. Salaktım kelimenin tek anlamı ile tanımadığım bir adamı yatağıma alacak kadar salak ve bunu kendime vicdan yapacak kadar da sebepsiz idim.
![](https://img.wattpad.com/cover/50296450-288-k847885.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
General FictionBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...