Yiğit Cevahir
Korkuyordum, çok fazla korkuyordum. Elif ile uzmanlaştığım bir duygu haline geldi artık korku...
Mahkeme kâğıdını aldığımda kelimenin tek anlamı ile kafayı yedim. Ofisimde bulunan her şeyi camdan aşağıya fırlattım ama hıncım geçmedi. Kapıdan içeri Cem'den başka kimse girmeye cesaret edemedi. Tutmadı o da beni, biraz sakinleşince mahkeme kâğıdının elinde olduğunu ve çatılmış kaşları ile okuduğunu görsem de ses etmedim, edemedim. Hızlıca ofisten çıktığım gibi asansörlerin olduğu tarafa gidip, düğmesine bastım. Beklemek hiç şu an ki kadar işkenceye dönüşmemişti.
"Bekle Yiğit ben de geleyim seninle. Bizim meyhaneye gidelim ne dersin?"
Duydum Cem'i, her zaman ki gibi yanımda, yakınımda olmak istiyordu ama ben hiç kimseyi yanımda istemiyordum. Aklım yerine geri dönene kadar herkesten uzakta kalmak tek isteğimdi ve gelen asansöre binip arkamdan düğmeye bastım. Cem asansöre doğru hareketlense de gözlerimi gözlerime dikip, kafamı sağa sola salladım sadece. O da anladı ki bir adım dahi atmadı bulunduğu yerden. Şirketten kendimi nasıl attım, arabaya nasıl bindim Elif'in evinin sokağına nasıl girdim hatırlamıyorum. Evde olmadığını bile bile, her akşam tekrarladığım rutini bugün bozarak gündüz vakti elimde ki anahtarla eve girip, yatak odasına çıktım. Kokusuna ihtiyacım vardı, onu hissetmeye ihtiyacım vardı. En önemlisi hala benim olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı. Odaya girmem ile ceketimi üzerimden çıkarıp atmam bir oldu ve kendimi Elif'in yumuşacık yatağına bıraktım. Her tarafımı kokusu sararken uykuya teslim oldum.
Ne kadar süre uyudum bilmiyorum ama uyandığımda sakinleşmiş, deli ruhum biraz daha dinginleşmişti. Yataktan ayaklarımı sarkıtarak dirseklerimi dizime yerleştirip yüzümü ellerime gömerek düşünmeye başladım. Nasıl bu işten çıkacağıma, Elif'i nasıl kendime bağlayacağımı, her şeyden önemlisi bu içine sıçtığım duruma sadece Elif'i korumak istediğim için girdiğimi, başka hiçbir amacımın ve günahımın olmadığını Elif'e nasıl inandıracağımı düşündüm. Aldığım karar ile yataktan kalkıp, yatağı biraz toparladıktan sonra evden çıktım.
Elif bunu istiyorsa böyle olacaktı. Bir de bunu deneyecektim. Deneme tahtasına dönen ruhumda Elif'e dair her iz sadece mutluluk veriyor bana ve bir kez daha alacağım darbe için bile şükür dökülüyor dilimden. Duruşma gününe kadar geçen bir ay, koskoca bir ay, Elif'ten uzakta bir ay. Gitmedim gizlice evine, odasına, yatağına... Hissetsin istedim, benim de uzaklaştığımı anlasın acımı, içimin acısını tatsın hissettim.
İlk defa böyle bir duygu oturdu kalbime. Kızgın demirle kalbime basılıyordu sanki. İçimde ki saray yıkıldı gitti de geriye enkazı bile kalmadı. Kalbimi söküp alsam elime belki biraz dinerdi acım. Yetse gücüm yapardım, ama yetmedi. Yine yetersizim Elif'e karşı, her zaman ki gibi eksik. Ruhum çığlık çığlığa Elif'i haykırırken, gururum yapma diye diretiyor. Yapmadım, gururumu dinledim ama duruşma gününe kadar dayanabildim. Adliyenin koridorunda önce topuk seslerini duydum, tok, kendinden emin topuk seslerini duydum, sonra kokusu geldi, kafamı kaldırmam ile karşımda muhteşem güzellikte ki Elif'i görmem ile sarsıldı ruhum. Elif'i görmem ile içimde hapsettiğim hayvan yanım, açlığını gidermek için yapıştı hapsettiğim yerde ki parmaklıklara ve kendini dışarıya atmak için sarstı da sarstı. Direndim, salmadım dışarıya çünkü biliyorum eğer salarsam Elif'i hiç kazanamamak üzere kaybederdim ve asla buna izin veremezdim.
Cem'e Elif'in yanına gitmesini ve nasıl olduğunu sormasını istedim. Güvenliği hat safhada korunsa da evin içerisinde nasıl bilmiyordum. Hala geceleri ağlıyor mu bilmiyorum mesela. Deli ediyor bu uzaklık beni hastalıklı bir adam haline getiriyor beni ama buna da eyvallah demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Mübaşirin adımızı seslenmesi ile giriyoruz, ölüm fermanımın çıkacağı yere. Önce Elif'e soruyor hâkim, hâkimin sorusuna karşı Elif'in verdiği 'evet' cevabı dağlıyor kalbimi. İnsan nasıl canlı canlı kor ateşler de yanar, öğreniyorum. Aynı soruyu bana yönlendiriyor hâkim, sadece tek bir pes etmişlik arıyorum, içimde ki hayvanı salıvermek için tek çıkış noktası bekliyorum. Gözlerimi diktim bakıyorum sadece Elif'e. Ne bir söz ne bir yakarış, sadece bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
General FictionBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...