Çok kızmayın bana olur mu? Son bölümler de biraz sabrınızı deneyeceğim=(( Yorumlarınızı, eleştirilerinizi oylamalarınızı merakla bekliyorum=) Bölümü yazarken benim enerjim tek kelime ile sıfırlandı. Size de okurken kolay gelsin=) Acımasız yazar ben=)) Hadi keyifli okumalar size=) Mükemmel ve eğlenceli yorumlarından dolayı bu bölüm sana gelsin güzellik=)
&&&&&
Elif Cevahir
Bilincim yavaş yavaş yerine gelirken hem vücudumun son durumunu hem de algımın son halini tespit etmeye çalışırcasına gözlerimi açmadan yokluyorum kendimi. İster savunma biçimi deyin, isterseniz gelecek olan felaketlere hazırlık hali deyin ama ilginç bir şekilde soğukkanlıyım şu anda.
Sesler geliyor kulağıma, anlamadığım bir dil de tartışma sesleri, tuhaf kokan bir yerdeyim. Beynim uyanır uyanmaz zamana ihtiyacım olduğunu hatırlatıyorum hemen, zaman kazanmak istiyorum zira boynumda ki kolye yerinde duruyor ve Yiğit beni bulacak belki de onun rahatlığıdır bu izleniyorum ve ilk defa bu durumdan memnunum.
Galiba yaşadığım felaketlerin sonucunda manyak bir ruh haline bürünmüş vaziyetteyim, ilginç geliyor değil mi size de? Beni yeterince ürpertiyor bu halim. Seri katillerin sahip olduğu vurdumduymazlığa esir bir ruha sahip olduğumu, ne yazık ki deneyimlerimle öğreniyorum.
Ellerim yukarıdan gergin bir şekilde zincire bağlanmış vaziyette, ayakta esir alınan bedenim kendisini bırakarak teslim olmuş bir şekilde etkisiz hale getirilmişim. Nasıl bir manyaklıktır bu, hamile bir kadınım ben, altı buçuk aylık hamileyim. Hareket kabiliyetim zaten sınırlı, Allah aşkına ne bekliyorlar bunlar benden her birini ekarte etmemi falan mı? İster istemez paniklemeye başlıyorum. Bilmediğim bir yer de ellerim yukarıdan bağlı, ayakta tutulmaya çalışırken anlamadığım bir dilde tartışan insanların tanıdık seslerinin kime ait olduğunu anlamak istercesine açıyorum gözlerimi.
Bayılmadan önce bunu kim yapar sorusuna, bilincim kapanmadan aklımın verdiği tek cevap Mustafa Onur idi, yanılmışım görüyorum. Gözlerimi açmam ile tanıdık simayı karşımda görmem, panik halimi arttırıyor. Çünkü ben bu düşmana hiç hazırlıklı değildim, zira ben bu tabloyu hiç aklıma getirmemiştim. Karşımda Aleksander Rezmov ki kendisini bana Mustafa Onur'un ortağı olarak tanıtmıştı ve Yiğit'in ablası Neriman ayakta Rusça konuştuklarını tahmin ediyorum bir tartışma içerisinde anlaşamadıkları belli. Onların yanında ise bir sandalyeye elleri arkadan bağlanmış, yüzü gözü dövülmekten dağılmış her yanı kan ile kaplı Mustafa Onur var. Allah kahretsin burada neler oluyor? Kahretsin benim bu depo denilen insanlar arasında kurbanlık misali ne işim var!
Gözümü açıp etrafı kolaçan ederken Mustafa'nın şişmemiş sol gözü ile bana baktığını görmem ile dudaklarımdan inleme dökülüyor.
"Korkma Elifim kurtaracağım ikimizi de."
"Bak bak kimler uyanmış? Ne o kahraman kocan, seni bulamayınca eski kocana mı umut bağladın Elifçiğim?"diyen Neriman'ın sesini duymam ile sinirlerim iyice tepeme çıkıyor.
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Ben hamile bir kadınım kahretsin, sen karnımda ki bebeğin halasısın bizim kılımıza zarar gelirse Yiğit hepinizi öldürür? Bırakın beni."diye kurduğum anlamsız cümlelerle tek amacım zaman kazanmak ve belki de bir çıkış noktası bulmak.
Yanıma gelen Yiğit'in ablası Neriman, "Bak bak gelin hanıma, kurbanlık koyun gibi asılmasına rağmen nasıl da kafa tutuyor."diye nefretini kusarak elinin tersi ile yüzüme tokadını geçirince bu işin çok da temiz bitmeyeceği beynime işleniyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
Ficción GeneralBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...