Onu Öldür- Bölüm 55

6.5K 553 15
                                    


Birazcık şok olacağınız bir bölüm olabilir. Elif değişiyor galiba ne dersiniz? Yaşadıkları ona ağır geldi galiba. Güya bölüm yazmayacağım demiştim ama işte size bölüm=) Ne kadar da sevilesi bir yazar =)) Bayramdan önce bir hediye olsun istedim=) Hadi iyi okumalar size bu arada iyi bayramlar=)


&&&&&&


Yiğit Cevahir

"Son bir aydır böyle Cem. Evden bir kez doktora gitmek için çıktı. İşlerini evden yapıyor, telefondan ofistekiler ile irtibata geçiyor, atılacak imzalar için ofis arkadaşı iki güne bir eve gelip, Elif'ten imza alıyor. İçine kapanmış vaziyette, benimle dahi zorunlu olmadıkça konuşmuyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Neredeyse hiç konuşmuyor, elinde kitap bahçede kitap okuyor veya havuz da yüzüyor. Arada Dilara geliyor onunla da çok fazla konuşmuyor zaten. Neden bu halde neden bu kadar vazgeçmiş bilmiyorum ya da onun bilip de bizim bilmediğimiz ne var onu da bilmiyorum. Bu durum gittikçe canımı yakıyor. Ne yapmam lazım bilmiyorum."

" Yiğit, acaba şey diyorum hani Elif'in bir çocukluk arkadaşı vardı ya Hasan, onu mu arasak? Aralarında çok farklı bir bağ var biliyorsun. Hem o herif tayinini buraya aldırmayacak mıydı ya? Niye gelmedi hala."

"Biz barıştıktan sonra Elif, arayıp düzenini bozmasını istememiş. Kendisini kötü hissediyor insanların hayatına zarar verdiğini düşünüyor. Bilmiyorum Cem, o herifi aslında Elif'in yanında hiç istemiyorum ama biliyorum farklı ve derin bir bağ var aralarında. Hasan bana Elif'e olan aşkını itiraf etti ama onun Elif'e asla zarar vermeyeceğini de biliyorum. Kafayı yemek üzereyim sevdiğim kadını kendine getirebilmek için onu seven adamdan medet umuyorum. Siktiğimin acizliği her yanımı sarmış vaziyette."

"Hop hop dur bakalım Yiğit, Elif hala senin yanında ve seninle. Kızın yaşadıkları basit şeyler değil, belli bir aşamadan sonra kıza ağır gelmeye başladı. Kendine acımayı bırak da kızın yanında durmaya devam et."

"Dinime söven Müslüman olsa Cem! Dilara'nın yaşadığı onca şeye rağmen süper durdun yanında."

"Adamım bel altı vuruyorsun ama yahu! Bizi karıştırma o cadı ile benim adımı aynı cümle de kurma gözünü seveyim."

"Adam olmazsın sen. Ne de güzel tüketiyorsunuz sevginizi inat uğruna, gün gelecek çok pişman olacaksın demedi deme."

"Siktir git Yiğit, ben çıkıyorum. Hiç senin karın ağrını çekemeyeceğim."

"Dur dur Mustafa şerefsizini ne yaptınız. Cem o adamı benden uzak tutuyorsun bari hak ettiğini ver."

"Oğlum iş olsun diye uzak tutmuyorum herhalde. Sen herifi gördüğün an dayanamayıp kafasına sıkarsın. Sonra da Elif'in yüzüne bakamazsın. Ne olursa olsun o herif, kızın sınıf arkadaşı ve bir zamanlar eşiydi. Elif her şeye rağmen adamın zarara uğramasını istemiyor. Kız gereksiz iyi yahu! Hem merak etme işkence üslubu açısından acayip geliştirdim kendimi. Seni aratmıyorum."

"Hadi bakalım o herifi bir kez daha elinizden kaçırırsanız sikerim sizi. Duydun mu Cem, bir başarısızlığa daha tahammülüm yok."

"Aman bir kere hata yaptık ya adımız bir daha düzelmez. Ben gidiyorum vallahi hiç çekilmiyorsun sen bugün. Hadi bana hoşça kal."

"Zevzek git hadi. Dediklerimi de unutma."

Cem'in gitmesi ile ellerim keten pantolonumun cebinde çalışma odamdan bahçeye açılan pencerenin önünden havuzda yüzen Elif'i izliyorum. Elif, normal doğum isteyince doktorun yüzmesinin doğumu kolaylaştıracağını söylemesi üzerine sabah ve akşam birer saat olmak üzere iki saat yüzüyor. Suyu seviyor, tam su kızı meleğim. Sekizinci aya yaklaştığımız için artık ben de zorunlu olmadıkça evden çıkmıyorum. Aslında eve bir doktor almayı önersem de Elif, ev de kalabalık istemiyorum deyip reddetti. Ayşe Hanım, ben ve Dilara nöbetleşe bekliyoruz Elif ile. Bu iş daha fazla böyle olmayacak, daha fazla bu kızın üzülmesine göz yummayacağım. Cebimde ki telefonumu çıkararak istemeye istemeye de olsa telefonda kayıtlı olan ismin üzerine dokundum.

"Hasan, merhaba ben Yiğit."

"..."

"Sakin ol, Elif'e bir şey olmadı. Aslında bazı aksilikler oldu ama neyse acilen buraya gelmen lazım. Gelince anlatırım sana her şeyi. Bak çok zor da kalmasam aramazdım seni tamam mı?"

"..."

"Tamam, yarın sabah görüşürüz."

Uyuz oluyorum bu dallamaya ama denize düşen yılana sarılır misali sarılıyorum ufacık bir umuda. Elifimin kahkahalarını tekrardan duymak için her şeyimi veririm. Daha fazla uzak kalmaya dayanamayarak odadan çıkıp havuza doğru yürümeye başlıyorum. Kırmızı mayosunun içinde, kocaman göbeğine rağmen bu kadın nasıl bu kadar cezp edici olabiliyor. Bir aydır yaklaşamıyorum meleğime ve sanki ona dokunmadıkça daha da uzaklaşıyoruz birbirimizden. Havuza yaklaştıkça önce gömleğimden kurtulup, sonra pantolonu çıkarıp şezlongun üzerine attım. Havuz kenarında suyun içinde soluklanan Elif, gözlerini kısmış vaziyette beni izlerken iç çamaşırımı da çıkarıp kendimi havuza atıyorum. Havuz suyu bile Elif kokar mı? Kokuyordu işte. Ve ben kokusuyla bile erekte olmuş vaziyetteyim. Nefes almadan dipten meleğimin yanına kadar yüzerek suyun üzerine çıkıyorum.

"Yiğit, biri seni görecek adam! Çırılçıplaksın."

"Merak etme meleğim kimse göremez. Ayşe Hanım ve Cem çıktı. Korumalarında bu tarafa geçmesi zaten yasak, duvarın diğer tarafında bekliyorlar. Yani sadece sen ve ben varız. Bir de kızımız."

Gözlerini kısan meleğim ellerini göğsüme koyarak tedbirini alıyor. "Yiğit, uzak dur benden. Biliyorsun yasak artık."

"Elifim çok özledim seni. İçine girmem yasak ki girmeyeceğim ama izin ver sana yaklaşayım biraz. Bu uzaklık bana kafayı yedirtecek."

Cümlemi bitirmem ile meleğim dudaklarıma yapışarak kollarını bana dolayıp beni kendisine çekiyor. Tanrım bu kadın beni bir gün öldürecek. Aramızda ki şiş karnına rağmen olabildiği kadar sokuluyorum meleğime. Dudaklarım önce dudaklarını esir alırken yavaş yavaş çenesi boynunu izliyorum dudaklarım ile. Ellerim rahat durmayıp hamilelikten dolayı iyice belirginleşmiş kalçalarını sıkıştırıyor. Dudaklarımızı bir an ayırarak meleğimin mayosunu beline kadar indirip dudaklarımı göğsüne yapıştırıyorum. Önce öpüp, koklayıp sonra da dişleyip emerek kendinden geçmesini sağlıyorum. İnlemeleri yaptığımın işe yaradığının ispatı olurken daha fazlasını istiyor vücudumun her zerresi. Kolları boynumdayken bacaklarından tutarak belime bağlayıp iyice yukarı çıkarıyorum Elif'i. Ellerimin altında göğsünü harmanlarken dudaklarım, dudaklarını, ağzım inlemelerini esir almışken sağ elimi göğsünden çekip kalçasının altından aşağıya hareket ettiriyorum.

"Çok özledim seni çok, meleğim. Bir daha çocuk falan yok, ben senden bir daha bu kadar uzak olmak istemiyorum."

"Yiğit sadece bir ay oldu."

"Sus Elif, çok önemli bir işim var. Karımın çığlığını dağa tepeye duyuracağım daha."diyerek parmaklarımdan birinin mayosunun kenarından kadınlığına sokup içinden sakin sakin çevirmeye başlıyorum. Saçları ıslak, boynunu aldığı zevkten dolayı geriye atmış, şiş göğsünü önümde sere serpe bırakmış bir Elif, nasıl da seksi nasıl da ulaşılmaz. Bu kadın için Tanrım, bu kadın için varımı yoğumu yoluna heba ederim. Bir saniye düşünmem canımı ayaklarının altına atarım.

İkinci parmağımı da içine sokmam ile birlikte nefesi sıklaşan meleğimin göğsü iyice hızlanıyor. Daha fazla zorlamamak için iki parmağım ile kadınıma kendimi sunuyorum.

"Yiğit dayanamıyorum, lütfen lütfen bitir şu işkenceyi."

Elif'in sözlerini duymam ile benimde ona olan sürtünmem hızlanıyor. Evet, ergenler gibi sürtünüyorum ve ilginç bir şekilde boşalmak üzereyim. Bu kadın beni bakışıyla bile boşaltabilme gücüne sahip.

Ellerimi iyice hızlandırarak hassas noktasına dokunmam ile birlikte ikimiz aynı anda isimlerimizi haykırarak boşalıyoruz. Elif kafasını boynuma koymuş soluklanırken, meleğimin ağzından asla duymayı beklemediğim cümlenin dökülmesi ile bütün reflekslerim özelliğini kaybediyor.

"Yiğit, Mustafa'yı ya adalete teslim et ya da öldür."

GÜCENİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin