Sürpriz! Bölüm 20

11.7K 835 18
                                    

Elif BİÇEM

Hayatımın hiçbir döneminde mutsuzluklarla hayatta kalan, mutsuzluklarımı çoğaltan bir insan olmadım. Hiçbir dönemde gülmek yerine ağlamayı tercih etmedim. Hayat bu bize ikisini de sunar diye düşündüm ve bulduğum her fırsatta kahkahalarımı serbest bıraktım. Ama bu odadan çıkmadığım iki gün boyunca kahkaha atmak, gülmek , mutlu olmak neredeyse genlerime işlenmemiş kodlar gibi hissediyorum. Yani anlayacağınız damarlarıma kadar mutsuzum. Her bir hücrem Yiğit diye ağıtlar yakarken mantığım biraz kendimi uzak tutmam gerektiğinin, ruhumu dinlendirmem gerektiğinin komutu ile yönetiyor beni. Kapadokya'da eski tarz şeklinde inşaa edilmiş lüks bir otel odasında konaklıyoruz. Aslında oda çok güzel, eski mobilyalar yöresel işlemelerden oluşmuş yatak örtüsü, pencereden bütün Kapadokya'yı ayaklarının altına alan manzarası ve odasında küçük bir yüzme havuzu var, Yiğit'te görseydi kesin çok severdi demekten kendimi alamıyorum. Odanın içinde küçük bir yüzme havuzu bile var düşünebiliyor musunuz ve ben her fırsatta suya atıyorum kendimi, sakinleştiriyor beni su. Her bir hücrem su ile buluşmanın mutluluğunu yaşıyor. Dilara 'da benimle birlikte, o da pek çıkmıyor yanında bilgisayarı ve yakınlardaki bir kitapçıdan aldığı birkaç kitap ile takılıyor sessiz sedasız. Telefonum kapalı, evet biliyorum Yiğit kafayı yemiştir, annemleri ve kardeşlerimi arayıp birkaç gün bana ulaşamazlarsa merak etmemelerini söyledim, daha fazla insanın üzülmesini istemiyorum artık, yeterince yıprandılar zaten bu süreçte. Çıplak olarak girdiğim havuzda her bir tarafımı sarsın istiyorum suyun masumiyeti, iyileştirici etkisi işe de yarıyor. Kafamı suyun içine daldırıp ne kadar süre kalacağımı test ederken, kafamı kaldırmam ile suya bir erkek yansıması vurunca panikleyerek yuttuğum suları püskürtüp sudan atıyorum kendimi. Nefes düzenimi sağlamaya çalışırken yüzünü ilk defa gördüğüm adam "Hımm manzaram tek kelime ile mükemmel, şimdi Elif Hanım bana kalsa bu manzara karşısında oturup kahvemi içmek isterim ancak sizi götürmem gereken bir yer var ve oldukça da acelem var" demesi üzerine gözlerim Dilara'yı aradı, adamın biri kafasına silah dayamış kulaklarına bir şey fısıldarken gözlerinden dökülen göz yaşlarını görmem ile iyice panikliyorum.

"Siz kimsiniz ne oluyor burada?" demem üzerine " Elif Hanım o sudan isteğinizle mi çıkarsınız yoksa sizi zevkle tutup çıkarayım mı?" deyince "Arkanızı döner misiniz lütfen adamınız da aynı şekilde" ya sabır diyerek adam arkasını dönünce hızlıca havluya sarılıyorum. Adam bir hışımla dönerek "Şimdi benimle geleceksiniz Elif Hanım ilk yanlışınız da Dilara Hanıma yazık etmiş olursunuz" tehdidi üzerine "sizinle neden ve nereye geliyorum" tedirgince sorularımı yönlendirmem ile " Ne soru soracak ne de cevabı hak edecek durumda değilsiniz şimdi yürüyün."diyerek konuşmanın bittiğini belirterek beni odanın çıkışına yönlendiriyor. Diğer adam ise Dilara'yı kapının dışına sürüklemiş yan tarafından emniyeti açılmamış silahı tehdit unsuru olarak yönlendiriyor. Kapının ağzına gelince beni yönlendiren ve yüzünde kocaman bir yara izi olan adama dönerek "en azından spor ayakkabılarımı giyseydim" demem üzerine " Ya fesuphanallah" diyerek içeri yönlenmesi ile Dilara'nın yanında bulunan ve bacakları ayrık duran adamın kasık bölgesine sert bir tekme atmam bir oluyor. Adam inleyerek iki büklüm olunca Dilara'ya "kaç" dememle koşmaya başlıyor. Diğer adam küfederek hızlıca kapıya yönelince tam kafasına denk gelecek şekilde hızlıca kapıyı çekince adamın aldığı darbe ile dengesini yitirmesini fırsat bilerek bir taraftan havlumu tutarken bir taraftan koşmaya çalışıyorum. Dilara'nın elini tutmam ile hızlanmamız bir oluyor tam koridorun sonuna geldiğimizde arkadan gelen silah sesi ile çığlık atarak merdivenlerden inmeye çalışıyoruz. Merdivenlerin sonunda çıkışa doğru dönerken iki bedenle çarpışmamız ile çığlıklarımız tekrarlanıyor. "Elif" ,"Dilara" isimlerimizin şaşkınlıkla Yiğit ve Cem'in dudağından döküldüğünü duymamız ile "geliyorlar" diyerek Cem ve Yiğit' i çekiştirmeye başlıyoruz. O sırada ilerden koşma sesleri gelince Yiğit ve Cem de durumu anlaşmış olacak ki ellerimizden tuttukları gibi sürüklemeye başlıyorlar. Kapıdan çıkmamız ile silah seslerinin dört bir tarafımızı sarması bir oluyor. Dilara ve ben çığlık atarak kulaklarımızı kapatırken iki grup arasında çıkan çatışmadan kurtulmaya çalışıyoruz. Daha yeni farkediyorum Yiğit ve Cem'in elinde silah olduğunu ve onlarında ateş ettiğini. Bizi kovalayan adamların ön kapıdan çıkması ile Yiğit ikisine de rastgele ateş ederek etkisiz hale getirince bu kadar yakınımda meydana gelen ölüm kalım sinirlerimi yıpratınca gözlerimden ne zaman aktığını bilmediğim yaşların sıcaklığını hissediyorum. Yiğit "Cem, sen Elif'le Dilara'yı götür arabaya, ablukaya alınmadan çıkmamız lazım buradan" demesi üzerine "olmaz bırakamayız seni" deyince ben, "Meleğim söz veriyorum geleceğim lütfen git ve seni sevdiğimi asla unutma" sanki veda konuşması gibi yaptığı konuşmayı duymam ile hıçkırıklarım artarken Cem "Saçmalama Yiğit, asla seni yalnız bırakmam" diye tartışırken önümüzde siyah zırhlı bir aracın durması ile Yiğit ve Cem silahlarını aynı anda yönlendiriyorlar araca. Ancak açılan kapıdan Yiğit'lerin şirketten tanıdığım Hasan çıkıyor atlayın demesi üzerine Cem önce Dilara'yı sonra beni arkaya yönlendirerek Yiğit'e dönüp "Hadi Yiğit" demesi üzerine "Cem bin sen geliyorum" diyerek ateş edenleri püskürtmeye çalışıyor. Cem'in de ön koltuğa binmesi üzerine kafalarımızı eğmiş Yiğit'i beklerken Yiğit arabaya yanıma kendini atması ile Hasan'ın kullandığı araç hızla harekete geçiyor. Hıçkırarak boynuna sarılmam ile "Geçti meleğim korkma geçti, bak hepimiz iyiyiz" demesi üzerine "ne oluyor ya kim bunlar bizden ne istiyorlar, hem siz bizi nasıl buldunuz" diye sıralayınca ben, Cem, Hasan ve Yiğit sırıtarak bana döndüler "ne var ya strese girince soru sormaya başlıyorum ne yapayım huy, hem siz onu boşverin de kim bunlar ya?" demem üzerine Yiğit "Sonra Elifim sonra, önce sizi şu cehennemden çıkaralım" diyerek Cem'e dönüp " Çeçenler bizden önce nasıl buldular Cem ve Hasan adamları ara toplanıp geri çekilsinler hemen" diyerek bir defa daha beni kolları arasına çekip saçlarımı koklarken "Seni kaybedeceğimi sandım Elifim" demesi üzerine her şeyi unutmuştum o an sindim kolları arasına sımsıkı sarıldım. Saçlarımı koklayıp öperken beni, bir taraftan da havludan açılan bacaklarımı örtmeye çalışıyordu. "Yiğit Allah aşkına biz ne derdindeyiz sen ne derdindesin?" diye sinirlenmem üzerine "Ne var ya benim olanı herkesin görmesini istemiyorum" , "Yavaş Yiğit Bey, yavaş buradaki hiç kimse sana ait değil hele ben hiç değilim" diyerek uzaklaşmaya çalışınca ben Yiğit iyice beni sarmalayıp "Gitme" dese de debelenmeye devam ettim. Yiğit kıskacından kurtulmak için sol kolundan tutmam ile elime bir sıcaklık yayılması bir oldu elimi çekince elimde ki kanı görünce dudaklarımdan yine bir haykırış yükseldi. "Kan bu Yiğit, Yiğit kanaman var vurulmuşsun" diyerek ağlamaya başlayınca ben, beni yine sarıp sarmalayıp "Meleğim hafif sıyrık yok bir şey" desede hıçkırıklarım artarken Cem'e dönüp "Cem hastaneye gitmemiz lazım lütfen" diye yalvarırken Yiğit'in kollarına yığıldım. Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım ve kolumda ki serum iğnesi hafif hafif sızlatıyordu. Gözlerimin netliğine kavuşmasını beklerken kafamı sağa sola hareket ettirmem ile koltuktaki Yiğit'in ayağa kalkarak "Gözünü açtın mı Meleğim, bir baygınlık geçirdin ve Kayseri'de hastanedeyiz şimdi. Dilara koltukta uyuyakaldı, doktor birazdan sonuçlarını getirir ama yorgunluktan olduğunu düşünüyorlar" deyince ben "Yiğit kolun?" sorusunu yönlendirdim ve o an benim durumumun hiçbir önemi yoktu gözümde "Bir şey yok sıyrık, doktorlar ilgilendi meleğim sen beni düşünme"diyerek gelip alnımdan öptü. O sırada içeri giren genç doktor "Hastalarımız nasılmış bakalım" diyerek değerlerime bakarken "Kendinizi nasıl hissediyorsunuz" diye gözlerimin içine bakması üzerine gülümsemeye çalışarak "Yorgun, halsiz" diye cevap verince ben, "Normal halsizliğiniz, hamileliğin ilk ayları halsizlik yapar" demesi üzerine Yiğit ve benim dudaklarımdan aynı naralar döküldü "Ne!"...

&

Merhabalar arkadaşlar, güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Beni çok ama çok mutlu ettiniz. Bu Wattpad şeysini pek bilmediğim ve hayatımda ilk kez bir şeyler yazmaya başladığım için hem çok heyecanlıyım hem de acemi. Ama ilginize alakanıza çok teşekkür ediyorum. Ben daha fazla insan sayısına nasıl ulaşılır inanın bilmiyorum pek de önemsemiyorum bu konuyu olacağı varsa olur nihayetinde su akar yolunu bulur:) bazı yazar arkadaşlar da yazmak için beğeni ve yorum şartı koyuyor ya inanın anlamda veremiyorum. Ama mutlaka vardır bir bildikleri, benim bildiğim tek şey içimden geldiği için beni mutlu ettiğim için yazıyorum, ben zevk alıyorum umarım siz de alıyorsunuzdur önemli olan da bu=)

Son bir kısım uzunca bir süre bölüm gelemeyebilir biraz iş yoğunluğum var bu aralar. Gerçi ben dayanamam ya yine=) Bir hatamız olduysa affola bir sonra ki görüşmeye kadar hoşça kalın...

GÜCENİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin