Sessiz sakin bir okuyucu kitlem var galiba ki en çok sevdiğim şeydir bu hayatta sessizlik. Ama sevmedim ben burada ki sessizliği=) Eğer görüşlerinizi önerilerinizi yazarsanız sevinirim ki bu beni mutlu eder ayrıca artık başlıyor Yiğit ve Elif, nasıl olacaklar bakalım yan yana birlikte göreceğiz. İyi okumalar, mutlu kalın=)
Elif BİÇEM
Herkes kadar ben de bir zamanlar inandım; doğa üstü güçlere, büyücülere, aramızda gezinen gücünü saklayan meleklere... Ama galiba deneyim denilen ruhun kaşarlaşması ile unuttum, kaybettim inancımı, her şeyin en doğrusunu benim biricik beynim bilir düşüncesi ile yitirdim her şeye olan inanç hassasiyetimi. Oysa insanı yaşına rağmen çocuk tutan şeyleri ben kendi elimle öldürmüşüm içimde, yeni yeni fark ediyorum kendi çocukluğumun katili olmuşum da farkına varamamışım. Şimdi Yiğit'e baktığım yerde ben nasıl bir iyilik yaptım da bu koruyucu meleği bana gönderdi, gönderen diye düşünmeden edemiyorum. Saf sevgi dedikleri şey ne ya da neye duyulan sevgi bilmem ama ilk defa hayatımda biri beni hiçbir karşılık beklemeden seviyor. Ben bilmiyorum böyle sevgiyi, nasıl karşılık vereceğimi ne yaparsam sevgisini hak edeceğimi düşünüyorum amansızca. Aslında beklemiyor benden hiçbir şey, hiçbir talebi yok. Galiba bu durum tuhaf geliyor karşılıklı sevgiye alışmış kalbime. Hastane yatağında uzanarak onun uyuyan suretini izlediğim yerde bir kez daha hayran kalıyorum yakışıklılığına. Hani derler ya ağzı burnu çenesinin karakteristik özellikleri kalemle çizilmiş diye aynen öyle işte karşımdaki adamda. Adam alenen, net yakışıklı, güçlü yetmezmiş gibi bir de zengin hem de çok zengin.İzlemeye devam ederken en çok dudaklarını merak ediyorum acaba tutkuyla mı öpüşür ya da sırf öpüşmek için mi öpüşür diye ? Ya elleri dokunursa bana nasıl hissederim acaba? Kocasından başkası ile öpüşmemiş hatta başka kişiye karşı böyle bir arzu duymamış bir kişinin bu duyguları barındırması normal mi? Bunun hükmüne bile varamayacak durumdayım. Ben bunları düşünüp Yiğit'i incelerken dudağının kenarındaki kıvrılma ile Yiğit lacivert gözlerini açıp '' Eğer izlemeye devam edeceksen uyumaya devam edebilirim'' sorusu ile karşılaşınca ''Ne münasebet canım ne diye seni izleyeyim, ben uyuyamadım sadece, ameliyatlı yerime de dönemediğim için mecburen yüzüm senin tarafına bakıyor'' diye sıvışınca, ''Ha haa tabi bana da öyle gelmişti zaten'' diyerek ayaklandı.Değerlerimi kontrol ederek kapıdan çıktı. Anlamsızca kapıya bakarken ben, Yiğit doktorla birlikte geri içeri girdi. Doktor değerleri ve yaramı kontrol edip birkaç soru sorduktan sonra odadan gitti. Gözümü açalı daha yarım saat olmamıştı ama yine uykum var ve halsizim kolumu kaldıramayacak kadar güçsüzüm. Bu halimi gören Yiğit '' Hadi uyu biraz daha, çok kan kaybettin normal güçsüz düşmen kahvaltın ve ilaç zamanın gelince uyandırırım seni'' demesi ile kendimi teslim ettim uykuya. Gelen sesler üzerine gözümü açmam ile annemin, babamın ve kardeşlerimin telaşlı bakışlarını görmem bir oldu. ''Ne oldu yine bir vukuat mı var'' deyince ben, olayı aydınlatan annem oldu ''Dilara'nın babası bulunmuş, Cem ve Yiğit, emniyete gittiler'' deyince hemen ''Dilara nerde aradınız mı iyi mi?'' diye soruları sıralayınca ben, bu sefer babam ''Kızım bir sakin ol, başladın yine meslek hastalığına, hiç Dilara'yı yalnız bırakır mıyız sence? Dilara akşam bizle birlikte senin evdeydi, sabahta okula gitti dersi varmış'' deyince omuzlarımdaki gerginlik bir anda sona erdi. Dört gün boyunca hastane kokusunda harmanlanmış bir hayat sürecini devam ettirdim. Acaba bu hastane kokusunu seven var mı? Ohh ne güzel bir koku bu diye içine çeken? Sinir oluyorum hastane kokusuna ve ben kokusunu sevmediğim hiçbir yemeği yiyemem, hiçbir ortamda bulunamam, hiçbir insanı yanımda barındıramazken bu koku bu hastane hakikaten hasta ediyor beni. Doktorumun içeri girmesi ile düşüncelerimden sıyrılarak '' Ne zaman çıkarım çok sıkıldım 4 gündür buradayım'' diye isyan bayrağını çekince doktor gülümseyerek ''Sakin ol şampiyon, yarın çıkış için onay vereceğim ama bir hafta daha evde dinlenmeni istiyorum'' deyince imkanım el verse sarılacaktım doktorumun boynuna. Son kontrolleri yapıp çıktıktan sonra annemle babamı da eve gönderip biraz dinlenmelerini istedim. Zaten Dilara yanımdaydı ve onunla henüz hiçbir şey konuşamamıştık ve bu durum beni fazlası ile geriyordu. Dilara' ya dönerek ''Öt bakalım Cem ile ne oluyor aranızda'' deyince Dilara'nın kademe kademe kızarmasını izledim. ''Ayy çok hoşsun Dilara gören de ilk sevgilin zanneder'' deyip pis pis sırıtınca ben Dilara daha fazla dayanamadı '' Yaa Elif dalga geçme öyle değil, bu farklı çok farklı güveniyorum Cem'e bütünleşiyorum sanki yanında onunla, daha hiçbir şey değiliz, sadece vakit geçiriyoruz. Ama bana geçen gün siz şirketin kuruluş balosuna gittiğinizde sen benimsin bunu kafana sok sadece bana alışman için zaman tanıyorum dedi ve ben kafaları yemekteyim. Ne demek bu sen benimsin lafları ya anlamıyorum vallahi hiçbir şey'' diye bitirince kahkahayı koyuverdim. ''Ayy hakikaten safsın Dilara ne olacak işte istesen de kaçışın yok, zaten gördüğüm kadarı ile kaçmak gibi bir isteğinde yok. Canım adına çok ama çok seviniyorum, Cem çok iyi biri sana da değer veriyor her halinden belli, gözünü seveyim kendine zehir etme zaman ne getiriyorsa yaşa gitsin olur mu? Hatırım için sakın kapatma yine kendini yine'' deyince ben Dilara'nın gelip boynuma sarılması bir oldu. ''Seni çok seviyorum Elif, çok korktum sana bir şey olacak diye. Hep yanımdasın ailem sensin benim, sakın bırakma beni olur mu?'' deyince bende ''Cem ile sevgili olunca hatırlatırım bunu'' deyip yanağına öpücük bırakırken Cem ve Yiğit elleri poşetlerle dolu olarak içeri girdiler. Hemen Cem '' Ooo bize yok mu bizi de sarılın bizi de alın ya aranıza bak yemek getirdik hem size'' demesi ile ikimiz aynı anda ''Çok beklersin'' diye cevap verdik Dilara ile. Yiğit' teki sessizlik içeri girer girmez çekti dikkatimi bir problem vardı ama çözemedim, yanlış anlamasın diye de üstelemedim. Sessizlik içinde pizzalarımızı yedikten sonra ilacımı almamla tekrardan gözlerimin kapandı. Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama Cem, Dilara ve Yiğit'in konuşma seslerini duyunca gözümü açmadan dinledim. Neden böyle bir şey yaptığımı sorgulamayın çünkü konusu geçen bendim ve konuşan Yiğit iken siz ne yapardınız, sakın bana dinlemezdik demeyin, imkanı yok inanamam size. ''Bilmiyorum Dilara, Elif' e tapıyorum ben tanıdıkça daha fazla aşık oluyorum ve bunun sınırı var mı bilmiyorum. Ama korkuyorum çok korkuyorum bir şeyleri yanlış yapacağım, beni yanlış anlayacak diye. Gözlerine bakınca kayboluyorum, ağzımdan mı alıyordum nefesi burnumdan mı veriyordum onu bile karıştırıyorum. Ama o beni hiç görmüyor, anlıyorum onu da ya da en azından anlamaya çalışıyorum ama ümitsizliğim artıyor her geçen gün. Bu saatten sonra vazgeçemem ondan bırakamam gidemem ondan ve gitmesine de izin veremem benden. Ama engel de olamam ki kalbinin başkasına başka birine kaymasına. Beni istemedikten sonra ne yapabilirim ki ben, sadece kabul edebilirim kararlarını'' ''Oğlum saçmalama kıza biraz vakit tanı zor zamanlar kötü olaylar geçirdi. Sadece sabret'' diye Cem Yiğit'i rahatlamaya çalışınca Yiğit'' yapabileceğim başka hiçbir şey yok zaten'' dedi ve ''Hadi siz gidin Elif'le ben kalacağım bu gece '' dedi Dilara itiraz etmeye kalkışsa da Cem' i ve Dilara'yı odadan postaladı Yiğit. Ayakkabılarını çıkarıp yatmaya hazırlanırken Yiğit, gözümü açmam ile dudaklarımda firar eden soruya ben bile şaşırdım ki siz bir de Yiğit'i tahmin edin. ''Bu gece yanımda yatar mısın Yiğit?''
Yiğit CEVAHİR
Elif'in sorduğu soruyu duyunca gaipten sesler duyduğumu, beynimin bana oyun oynadığını düşündüm. Ama Elif'e dönüp bana bakan gözlerini görünce cevap veremedim kısa bir süre. Yatağa yaklaşıp Elif'le göz göze gelecek şekilde dizlerimin üstünde çöktüm. Ben inanamaz gözlerle Elif'e bakınca, utanarak gözünü çekti. Elif'in çenesini nazikçe tutarak bana bakmasını sağladım ''Benden gözünü kaçırma bir tek orası seni anlayabildiğim yer, bunu benden esirgeme.'' diyerek derin nefes alıp devam ettim ''Emin misin Elif? Çünkü o yatağa girersem eğer kokunu kokum yaparsam bir daha çıkmam yatağından kimse uzak tutmaz seni benden. Sen bile uzaklaştıramazsın, emin misin Elif?'' diye sorunca ben, Elif gözünü gözümden bir an çekmeden yatakta sağa doğru kayarak bana yer açıp üzerindeki çarşafı kaldırdı. Bitmişti o saniyeden sonra bütün şüphelerim, bütün korkularım. Yanına yatıp sardım kollarımla kokusunu içime çekerek ''Benimsin Elif, kimse seni benden alamaz. Ve bugünden tez yok sensiz uyumam bensiz uyumana da izin vermem'' diyerek soludum nefesini,yine şükürler dudağımda iken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜCENİK
Fiction généraleBen cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim. "Hep senin yüzünden, oğlum senin...