Akşam iş çıkışına yakın Mine'nin telefonu çaldı. Bora arıyordu. Akşam için bir yerlere takılalım, biraz laflarız diyordu. Sedef'e bakan Mine ondan olumlu yanıt alınca kabul etti.
Babasına haber vermek üzere telefonu kaldırdığında kapıları çalındı ve içeri Yiğit girdi. Yanında onun boylarında ve yaşlarında kumral saçlı bir erkek ile Ayça Buldan duruyordu. Ayça'nın yüzündeki aşırı gülümseme Sedef'in dikkatinden kaçmamıştı. Bu adam keyfini yerine getirmiş gibiydi.
Günlerdir şirket içinde farklı bölümlerde elemanlarla görüşen genç kadının işini çok iyi bildiği ve personelin nelere ihtiyaç duyduğunu kavradığını düşünüyordu. Yine de yüzündeki bu ifadeye ilk kez şahit oluyordu. Bakışlarını bunu sağlayan erkeğe çevirdiğinde genç kadının neden böyle parladığını anladı. Yiğit çok yakışıklıydı. Gerçek bir çekim gücü vardı. Ama yanındaki erkek ondan da yakışıklı ve çekiciydi. Üstelik kendilerinden tarafa bakarken yüzünde oluşan gülümseme bu çekiciliği arttırmış gibiydi. Koyu kahverengi saçları, buğday teni ve sarı olamayacağını düşündüren açık renk gözleri vardı. Kesin uzaktan göz rengini yanlış gördüğünü düşünmüştü Sedef. O bu genç adamı süzerken kardeşi çoktan elini uzatıp tanışmıştı. Sıra kendisine geldiğinde tüm düşüncelerinden uzak, sakin bir sesle adını söyleyip elini uzatmıştı.
Yiğit ortamda olanları fark etmemiş gibi, "Kusura bakmayın, çıkmadan yakalamak istedim sizleri. Yeni eğitim politikamızın gerçek mimarı Fırat Çetin ile tanışmanızı istedim. Ayça ile başladığımız çalışmaları artık daha detaylı yürüteceğiz. Önümüzdeki haftadan itibaren birlikte çalışıp programları hazırlayacağız. Sizlerin de kendi bölümleriniz için önerileriniz olabilir." Yiğit bunları söylerken Fırat Çetin kızlar arasındaki benzerliği hayretle inceliyordu. Sersemlemişti. Ayça çok benzediklerini defalarca söylemiş ama bu kadarını asla tahmin etmemişti.
"Sizleri ayırt etmenin güç olduğuna dair o kadar çok şey duydum ki. Ama inanın hepsini şehir efsanesi sanıyordum. Meğer az bile anlatmışlar." Konuşurken sağ elini kumral saçlarının arasından geçirince sarı sandığı gözlerin harika bir bal rengi olduğunu gördü Sedef. Konuşurken gülümsediği için sert yüz hatları yumuşamış gibiydi. Biraz fazla sert hatlara sahipti. Sedef, o yüz hatlarından hoşlandığını fark edip gülümserken Mine de "Şehir efsanesi tanımını sevdim." dedi.
Yiğit ikilinin konuşmasını dinlerken Mine'nin biraz fazla sıcak gülümsediğini görünce içinde uyanan duyguları bastırmaya çalıştı. Ne ilk ne son olacaktı bu. Mine, yakışıklı bir erkekle tanışırken ya da konuşurken her seferinde böyle hissediyordu. Artık kabulleniyordu. Ona olan duyguları gelip geçici değildi. Aksine her geçen gün biraz daha derinleşiyor, biraz daha can yakıcı oluyordu. Oysa artık kendi işlerine bakmalı, hedefine odaklanmalıydı. Patronun kızına... Hayır 'patronun kendisine' aşık olmak çok da akıllıca değildi. Necdet Bey kadar yetkili sayılırdı kızlar. Bu durumda onlar da patronuydu. İlişkileri patron çalışan ilişkisinde olmasa da gerçek buydu.
"Siz çıkıyor muydunuz?" diye sorup ikilinin konuşmasını kesti. Hem bu gereksiz samimiyeti sonlandırmış hem de onların işlerini engellememek için böyle davranıyormuş havasını yaratmıştı.
Fırat da durumu anlayıp hemen uzaklaşmıştı. "Sizleri tutmayalım, nasılsa artık uzun süre şirkette olacağım. Yine görüşür, konuşuruz. Derslerimize de bekleriz." dedi. Genç kızların olumlu yanıtlarından sonra izin isteyip odadan çıktılar.
Ayça ile Fırat kapıdan çıkarken Sedef, Fırat'ın yardımcısının kolunu dirseğinden tuttuğunu görüp öylece kaldı. İkisi arasında bir ilişki olabilirdi. En iyisi biraz dikkatli izlemek, diye düşünürken çantasına tabletini atıp ceketini almak için askıya döndü. Bunları yaparken arkasında olanların farkında değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkutan Miras
General FictionBüyük bir holding ve onun başında babasından devraldıklarını devam ettiren Necdet Söğüt Genç eşi Esra ve ilk evliliğinden olan aynı zamanda birlikte çalıştığı ikiz kızları... Milyarlarca dolar değerindeki şirketin başı belada... Tehditlerin ardı ark...