Bölüm 30

6.7K 566 51
                                    


İkizlerin; son zamanlarda en büyük destekçileri Jale ve Banu idi. Kızlar, hemen her fırsatta arkadaşlarına geliyor. Havadan sudan muhabbetleri ile ortamı değiştiriyorlardı. Banu'nun orada olduğu bilen Suat da ara sıra uğruyordu. Geleceklerini bildikleri için masa altı kişilik hazırlanmıştı. Bu akşam Yiğit de onlarla birlikte gelmişti. Yemekten sonra bir süre çalışmaları gerekiyordu. Gün içinde yetişmeyen işi akşam bir saatlik sıkı çalışma ile bitireceklerinden emin, salonda oturmuş, masanın hazırlıklarının bitmesini, kızların gelmesini bekliyorlardı.

Masa neredeyse hazırdı. Kapı çalınca "Kaynanaları sevecek, bizimkiler gelmiştir." diye gülümsedi Sedef. Mine de salon kapısına bakıp kızları bekliyordu. Oysa kapıdan giren Fırat idi. İkisi de şaşırmıştı ama en çok Yiğit şaşırmıştı. Onun böyle akşamları geldiğini bilmiyordu.

"Fırat? Sürpriz oldu." diye ayağa kalkan Mine olunca Sedef'in yüzü bozulmuştu. O değil miydi Yiğit'ten hoşlandığı için kardeşine kıskançlık yapan? Şimdi niye Fırat'a samimi davranıyordu? Elbette ki oyunun inandırıcılığı için! Sedef, Yiğit'in yüzüne bakmayı akıl ettiğinde onun asık suratla ikisine baktığını görüp sevindi. En azından Yiğit kimin Mine, kimin Sedef olduğunu biliyor, diye düşünürken ayaktaki ikiliye kendisi de katıldı.

"Hoş geldin Fırat. Ne iyi ettin de geldin. Aç mısın?"

"Akşam üstü bir şeyler yemiştim ama tokum diyemem."

"Tamam, biz de Banu'ları bekliyoruz. Onlar gelince oturacağız." Sonra, mutfak kapısına yakın duran kardeşine dönüp, "Mine, sen söyler misin hemen servis açsınlar." dedi.

Sedef, kardeşinin tepkisini bekliyordu. Kardeşi mutfağa doğru yürürken ikizine yanıt vermekten geri kalmadı. "Söylerim tabii ama ben Sedef'im, Mine."

Sedef o an özellikle iki erkeğin de yüzüne bakıyordu. Fırat'ın yüzünde bir değişiklik yoktu. O zaten Sedef ile Mine arasındaki tüm karışıklığa rağmen kimin kim olduğunu biliyordu. Yiğit'in tepkisi önemliydi. Genç adamın yüzünde çok küçük bir tebessüm yakalamıştı.

Mine, tekli koltuğa oturduğunda, Yiğit'in bakışlarını üzerinde hissetti. Genç adam, söze başladı. "Sizin bu isim karmaşanız şirkette sorun olmaya başlayacak farkındasınız değil mi?" diyen Yiğit gerçek bir sorundan bahsediyordu. Çünkü artık tüm işleri ikisi birden takip ediyor, imzaları atarken birbirlerinin şirketleri için imza atmış oluyordu. Olayı böyle düşündüklerinde çıkmazda olduklarını anlıyorlardı.

"Bu gerçek bir sorun. Biriniz gerçek Mine, diğeriniz gerçek Sedef'siniz ama siz bu isim karmaşasını yaşarken verdiğiniz kararlar sonra büyük sorunlar olarak karşımıza çıkacaktır."

"Çözüm önerin var mı?" Sedef, yanıtı bekliyordu.

"Sen kendini Sedef olarak tanımlıyorsun ama kardeşin de Sedef olduğunu söylüyor. Necdet Bey hayatta olsa bu karmaşayı kesinlikle tek bakışla çözerdi." Kendisinin de çözdüğünü söylemekten son anda vazgeçti. "Ama bizlerin bunu yapabileceğimizi sanmıyorum. Anneniz de yardımcı olamıyor. O zaman tek çözüm kalıyor. Hastane kayıtlarınıza göre sen Mine'sin. Çünkü uzun süre baygın kalan, başındaki darbenin daha büyük olması yüzünden fazladan uyutulan sensin."

Sedef, onun da çözüm için çabaladığını anlıyordu. Hatta belki de Mine'ye neler olduğunu anlattırmak içindi bu konuşmalar. Sedef, işe yaramasını umarak yanıtladı. "Yiğit, benim Mine olmadığımı biliyorsun. Seninle Endonezya'ya gelen ben değildim. Orada yaşanan hiçbir şeyi bilmiyorum. İkinizin arasındaki sorunu da bilmiyorum. Çünkü Mine bana anlatmadı."

O an söze karışan Mine, Sedef'e "Niye şimdi böyle bir konu açtın bilmem ama ben değildim giden. Sen gittin. Bana bir şey anlatmadığın için orada kim ne yaptı bilmeyen benim. Hatta aranızda ne geçti de hala soğuksunuz bunu bile bilmiyorum." diyerek Sedef'in tüm düşündüklerini yerle bir etti. Kardeşi bu inada devam edecekti.

Korkutan MirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin