Bölüm 13

9.3K 684 55
                                    

Telefondan önce yine bir hıçkırık sesi duyuldu, sonra kendini toparlayan Esra, "Necdet..." diyebildi. Sesi kısılıp yok olmuştu. Hemen ardından daha şiddetli ağlamaya başlayınca Sedef'in de sesi kesildi. Soramadı... Yutkunurken Mine de yanına gelip neler olduğunu anlamaya çalışıyordu, nihayet sesini toparladığında "Babama bir şey mi oldu?" diyebildi. Mine o anda, Sedef'in kulağındaki telefonun hoparlöre alacak tuşa zorla da olsa ulaşmıştı.

"Arabasına ateş edilmiş. Neredeyse ölüyormuş. şimdi karakolda ifade veriyor."

"Oh iyi yani?" diyen Sedef'e Mine de eşlik etti, "Çok şükür."

"Ona bir şey olsaydı..." Esra cümlesini tamamlayamamıştı. Sedef lafa girip, "Esra, sakin ol biz dönüyoruz. Biletlerimizi ayarlar ayarlamaz geliyoruz. O arada babam eve döner nasılsa, sen ne olur biraz sakinleş." derken tüm vücudunun titrediğinin farkında bile değildi. Etrafındakilerin hem sesleri kesilmiş hem yüzleri asılmıştı. Kimse tam olarak ne olduğunu anlamadığı için Birsen kısaca anlatmıştı onlara.

Mine, kardeşi konuşurken kendi telefonundan Süheyla hanımı aradı. "Süheyla Hanım, şimdi duyduk olayı. Sen bir papatya çayı yap. Esra'ya verebilirsen bir de uyku ilacı ver. Yok yok uyku ilacı değil şu doktorunun verdiği sakinleştiricilerden ver. Babam gelene kadar biraz rahatlasın. Onu görünce düzelir zaten. Sizlerin gözü hep üzerinde olsun. Üst üste ikinci olay bu ve biliyorsun şu aralar çok güçsüz." Karşıdan talimatları anladığını belli eden kadına iyi akşamlar deyip telefonu kapattı.

Bu kez de babasını aradı ve ifadesinin bittiğini, eve varmak üzere olduğunu öğrendi. Sedef, kardeşinin yaptığı konuşmaların farkında Esra ile konuşmaya devam ediyordu. Amacı onu oyalamaktı. Mine'nin babası ile konuştuğunu ve iyi olduğunu anlayınca o da daha rahat ve neşeli konulara dönmüştü. Esra'ya aldığı elbiseyi anlatıyordu. Türkuaz rengini sevmezse istediği bir renkle dönmeden değiştirebileceğini söyleyince Esra bir an durdu ve genç kızın aslında neden konuyu değiştirdiğini anlayıp "Türkuaz güzel renk." diye yanıtladı. Onun rahatladığını anlayan Sedef, Mine'nin babası ile konuştuğunu, birazdan evde olacağını söyleyince Esra bir kırık dökük bir gülümseme ile teşekkür etti.

Mine babasına o akşam uçak bulurlarsa hemen döneceğini söylüyordu. Necdet Bey de aynı ısrarla gelmelerine gerek olmadığını, olayı polisin araştırdığını ve herkesin iyi olduğunu anlatıyordu. En sonunda Mine'yi dönüş uçağını değiştirmemeleri konusunda ikna etmişti. Telefonlar kapandığında kızlar ne olmuş olabileceğini konuşmaya başladı.

"Babamın şu aralar ters düştüğü biri var mı?"

"Ben hiç anımsamıyorum. Biliyorsun çok gerekmedikçe borçlularla o ilgilenmez. İhale de yoktu bu ara. Olsa zaten bizim burada ne işimiz var? Sedef, acaba bilmediğimiz işleri var mıdır babamın?"

"Sen bilmiyor musun? Babam mafya kızım, dünya kadar bilmediğimiz işi var!"

İtalyanların kulak kabarttığını anlayınca şaşkınlıkla döndü onlara. Sonra mafya kelimesinin onları meraklandırdığını anlayıp güldü. Kardeşi ile dalga geçtiğini söylerken herkesin gülmesini sağlamıştı.

Mine yine de en kötüyü düşünmeye çalışıyordu. Sedef'e kızgınlıkla dönüp,

"Tamam yani biz biliyoruz her şeyi ama yine de bilmediğimiz bir düşmanı olabilir."

"Mine, sen saçmalarsan ben de saçmalarım. Adamın tüm işlerinde ya sen ya ben mutlaka varız. Bizden gizli ancak tuvalette iş görüşebilir. Düşman diyorsan tüm rakiplerimiz aynı zamanda düşmanımız ama kimsenin babamın canına kast edeceğini sanmıyorum. Bence yanlış kişiye ateş ettiler. Adamlar yakalanırsa ortaya çıkar ne olduğu."

Korkutan MirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin